Çiçekleri Ruhuna Armağan Et
Şimdi yastık altına sakladığım senden habersiz anılarımla, avuçlarımda tuttuğum kendimi büyütüyorum.Sen yoksun,sonsuz bir deniz var önümde
Şimdi yastık altına sakladığım senden habersiz anılarımla, avuçlarımda tuttuğum kendimi büyütüyorum.Sen yoksun,sonsuz bir deniz var önümde
Çevre kirliliğinden daha vahimdir insan kirliliği....!!!!
Bir ağacı budamak onu kökünden etkiler mi? Bir derenin önüne taş koymak suyu engeller mi?
Hayatımızda birçok sorun yaşamaktayız. Bu sorunları geçici çözümlerle önleyebiliriz belki ama bir gün o sorunların yeniden yeşerdiğini ya da yeni bir kaynaktan önümüze çıktığını görürüz. Öyleyse yapılması gerek şey sorunun köküne
Her yere yetişilir / Hiç bir yere geç kalınmaz ama / Ahmet Abi beni bağışla
Diyor şairin biri, mendilindeki kan seslerine eşlik ederken. Bir diğeri Bu dünya beni çirkineştirmeden yok olma yollarını öğrenmeliyim.
Ve Yine aynısı Tek tutkun o kenti bırakıp gelmek olmalı /
Ya geç kalıyorsundur yaşamın tazeliğine, ya erken düşüp yollara kayboluyorsundur tuhaf yolculuklarda. Kimi zaman dünyaya gelişinde bile bir zamanlama hatası ararsın. Serseri bir mayın gibi patlamışsındır istemeden yaşam tomurcuğunda.
Bir kedinin, kuyruğunu yakalama çabasıydı aşk dediğimiz..Aslında bizim bir parçamız, her an bedenimizde taşıdığımızdı ama nedense oyun oynamak istediğimizde hep kovalayıp yakalayamadığımızdı aşk..
Geçmiş bir acıdan arta kalan hüzünlü bakışlar ! Serzenişlerim vurur yalnızlığa ; vurduğu yerde biten gül değil, içli bir ağlayışın hıçkırıkları sadece...Acıyla yoğrulmuş sevdaların lokmaları kalır boğazımda düğüm düğüm. Kesilir nefesim ve başka bir acının mayasından başka bir işe yaramaz.
'hayat,ölümdür; ölüm ise, yerine konulanlarla gerçekleşen sonsuzluktur' dedi sevinerek...
susuyordu ölüm! ...
''..............Biri çiçeklerle oynuyor. Biri çiçek oluyor.
Bide böcekler var kedilerle oynaşan.Anlamıyorsun tabi sen şimdi.''Gözbebeklerimden fırlayan yabancılığım kendime.Vazgeçmekten bıkmadığım metaforlar,dizginlenemez atasözleri,yerli yersiz gülüşmeler,kurallar,kendine uğramamış binlerce prensip.
Boğazında yutkundukça büyüyen o düğüm,gökyüzüne sabitlediğin bakışlarla daha bir büyüyor,boğulma krizlerini atlatan bedenin büyük bir savaştan çıkmışçasına yığıyor geçmişinde ne kaldıysa hayatına.Sonra konuşman için seni çığlıklarınla uyandıran düşler hediye ediyor.Yüreğin açıyor sen kendine acımayı öğreniyorsun.
Parçalanmış bir bedenden geriye sağlam bir çift papuç kalması pek mümkün olmasa da; belki mayın toplayan masum çocukların lastik papuçlarından biri olabilir... Yada bir gelinin veya damadın daha nikah masasında başlatılan anlamsız üstün gelme didişmelerinin izi vardır üzerinde. Belki de gitmemesi gereken bir yere doğru ayakları sürüklenirken kendi
Keşke demeden önce olmalı her şey insanın hayatında
Öyle yaşamalı ki hayatı keşkelere yer olmamalı...
Kana kana kanadım, duyuramadım. Kavramları silkeleyip atarken bir kenara silkinip atıldığımı duyumsadım, engel olamadım. Kendi Tanrıcılığımı oynarken kendimi deneysel süreçlerimin deneği yaptım. Hırpalandım.
Okşuyordu duvarı, sen susuyorsun…
Sus!
Fırtına yaratma, ne yapmalı sorma…
Yoksa,
sevgilinin her gece ölüşünün resmine bakabilirmisin…