Biten Bir Aşkın Can Damarını Kestim Ben
Biten bir aşkın can damarını kestim ben...Sense, susarak uğurladın beni senden
"Yazmak, aslında, 'Bunu ben de yazabilirdim!' diyenlerin yazamadığı şeydir." - Franz Kafka"
"Yazmak, aslında, 'Bunu ben de yazabilirdim!' diyenlerin yazamadığı şeydir." - Franz Kafka"
Biten bir aşkın can damarını kestim ben...Sense, susarak uğurladın beni senden
Hayat çorbası çatlaktan sızıyor ; soğuyor . Üzerinde bağlayan kaymak gibi kırışıyor tenimiz ve titriyor ellerimiz . Sonra biz dört ölümü fark etmeden ve hatta bazısını çoğu zaman isteyerek yaşarken birileri beşinciye ağlıyor bizim yerimize .
Yüreğime “iyilik yağmurları” yağdırmayı bırakalı çok oldu... Mevsim artık hüzün çıkmazında… Şimdi acılar biriktiriyorum, kaçak yüreklerin yıkım çalışmalarında... Dokuz şiddetindeki depremler bile destekleyemiyor kayıp giden yüzünün -iha
''..............Biri çiçeklerle oynuyor. Biri çiçek oluyor.
Bide böcekler var kedilerle oynaşan.Anlamıyorsun tabi sen şimdi.''Gözbebeklerimden fırlayan yabancılığım kendime.Vazgeçmekten bıkmadığım metaforlar,dizginlenemez atasözleri,yerli yersiz gülüşmeler,kurallar,kendine uğramamış binlerce prensip.
Biliyorum dedim ya, bilmezken yazmayı, ya da yazmamaya dair söylediklerimde, açık kapıların aralığında sıkışıp kalmışlığım gibi, (gibisi fazla, mahsuru var mı) yüzüm kızarmaz benim...
Dipsiz kuyularda kaybolduğum, yitik aşklarımın suyunda boğulduğum oldu, hayat öpücüğünü kendim koyduğum oldu dudaklarıma…
Arsız bir iştahla yediğim can simitlerimin susamları ağzımda duruyor bak hala…
\--Şampuan efendi senin buzdolabında ne işin var. On gün önce de aramıştım seni, demek buradaymışsın. Bir sıkımlık canın kalmış zaten. Elimde kalacaksın bir gün. Dua et saçım daha fazla kaşınmasın
Sevgilim bana düşecek ilk uçaktan yer ayırır mısın, cehenneme gitmem gerekiyor. Ekonomi sınıfı olsun lütfen, lükse verecek cinnetim yok!
Bu satırları okumayacağını bile bile, yine de sana yazıyorum görüyorsun. Hani demiştin ya"yazanlar çoğu zaman kendileri için yazarlar, kimsenin okumayacağını bilseler bile... " Bak ben bu kez kendim için yazmıyorum, herkesle paylaşıyorum. Sırf seni yal
İkimiz de uyumsuzduk ve bu dünyadan değildik. Evet bir başka dünyadandık biz ama yine de dünyalarımız farklıydı. Birleştiremedik, ortada buluşmayı beceremedik.
Perdeleri açık pencereden rüzgarla sallanan ağaçlar görünüyor. Hele bir kuru dal var ki! Siyah bir cadı pençesine benziyor...
Çok yakında etrafta hiç 'disconnectus erectus' türünün örneklerini göremeyeceğiz. Yabancılaşma mağduru insan sayısı azalıyor. Sanki herkes er ya da geç pes edip sisteme giriyor istese de, istemese de. Sanki uyumsuzların hepsi intiharı seçiyor veya deliklerinden çıkmıyor, çıkamıyorlar. Nesilleri mi tükeniyor acaba? Fakat her şeye rağmen etrafımızda görebildiğimiz bazı
Bak ruh!
Orada bir ışık yok ne de bir karadelik...Çöl gibi bir yerdesin. Dudakları çatlamış bedeninin. Susamışsın. Çok hem de... Bir yudum belirginlik ve netlik için uzun yoldan gelmişsin. Anlam ve amaçlarından doğan çocukların öksüz kalmış.
Fakir Baykurt