Bunlar Yapılsın!
Deprem kuşaklarında olan ülkelerde ölümcül, yıkıcı sonuçlar olur. Önceden sağlam önlem alınmazsa can kaybı, yıkım artar.
"Yazmak, aslında, 'Ben buradayım, bakın ne kadar da yalnızım!' demenin kibar yoludur." – Franz Kafka"
"Yazmak, aslında, 'Ben buradayım, bakın ne kadar da yalnızım!' demenin kibar yoludur." – Franz Kafka"
Deprem kuşaklarında olan ülkelerde ölümcül, yıkıcı sonuçlar olur. Önceden sağlam önlem alınmazsa can kaybı, yıkım artar.
Pythagoras :Altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir.
Refik Halit Karay : kadın eliyle açılan gönül yarasını yine bir kadın eli sarar.
Refik Halit Karay : Tek ayna icat edilmemiştir ki kadına 'sende iş kalmadı' desin.
Rochebrune : kadının namusunu erkeklere
TBMM Hükümeti Lozan Konferansı'na katılarak Misakı Milliyi gerçekleştirmeyi, Türk topraklarında bir Ermeni devletinin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı planlıyordu. Anlaşma sağlanamazsa görüşmeler kesilecekti. Nitekim, 20 Kasım 1922'de başlayan görüşmeler çıkmaza girince savaş rüzgârları yeniden esmeye başlamıştır.
Sanırım Nihat Hatipoğlu Hoca'ya böyle soru sorma cesaretini gösteren arkadaşımız, ya dalga geçmek için bu soruyu soruyor ya da gerçekten saf delikanlılardan birisi... Sen şimdi tutup da ''Uzaylılar Müslüman mı?'' diye sorarsan, başka bir Hristiyan Genç de ''Uzaylılar Hristiyan mı Hristiyan ise Katolik mi Protestan mı, Gregoryan mı,
Ey teknoloji, sen nelere kaadirmişsin? Eskiden babam ve arkadaşları çoğunuzun bildiği köy odalarında mırra eşliğinde sohbet ederlerken, köy yaşlılarının meclisi küçük oda bakla sofa bir mekanda bu mevzular da anlatılır bende bu konuşmaları can kulağıyla dinler sonra bunları hafızama kayıt etmeye çalışırdım.
şiirlerinde Fuzuli'yi örnek almış sanki. Onun gibi aşk acısı var şiirinde. Acı, ayrılık, gam, keder, ateş gibi sözcüklere sılça yer verilmiş. Aşk ve sevgi şiirlerinin ana teması.
Söz konusu plan, yetkili kişiler tarafından da açıklandığı gibi sadece Ehl-i Sünnet alimlerini kapsamdığını, Caferi/Şii kitleyi de içine aldığını belirtiyor
Oyunda içinde yaşadığımız düzenin yanlış işletilmesi eleştiriliyor. Dönen çarkın nasıl döndüğünü, sağlıksız bir döngünün içinde olduğumuz anlatılıyor. İnsanların zayıflıkları, geçmişteki yaşananlar, insanların görevlerini nasıl kötüye kullandıklarını ve bunun ortaya çıkardığı olumsuz etkiler ele alınıyor.
“Bornage’daki korkunç kış mevsiminde durmadan eskiz çizdim. Eskiz fabrikası gibi çalıştım. Mesela şu süpürgeli kızı tam beş kez, tohum eken adamı üç kez çizdim. Beğenmezsem bir daha çizerim. Gözlerimi eğitmem gerek. Perspektife daha çok çalışmalıyım. Çalışmalıyım. Çizgilerim daha keskin olmalı. Bir çizdiğimi bir defa daha çiziyorum. Bazen aynı
Üç sıradan ev kadını, üç farklı hayat. Bu kadınlar, bir “seks dükkanında” mahsur kalırsa ne olur? “Kırmızı Dükkan”, komedi ve dramı ustalıkla harmanlayan bir oyun. İnce dengelerin hakim olduğu oyun, tabular, gelenek görenekler, iki yüzlü ahlak anlayışı ve bastırdıkları cinsel kimlikleri arasında sıkışıp kalan kadınları konu ediyor.
Hiç gecikmeyeceksin
Öcünü almasına aracılık edeceksin.
Bulmak istediği ne varsa, O´na
Getireceksin.
Nasılsa unutmuştur mutluluğun
Yeğenim Murat Yozcu ve Değerli Eşi Gülşah ile birlikte tek çocukları olan Abdullah da var. Onlar Bursa’dan geldiler. Biz de Kıbrıs’tan gelip Susanoğlu’nda buluştuk. Hep birlikte bir gezi planı hazırlıyoruz. Hedefte Limonlu var.
Burada Kayacı Vadisi denilen yer müthiş bir güzelliğe sahip. Burayı görünce, bunu çok