Asırlardır Soykırımına Uğrayan Bir Millet….
Acaba,asırlardır Türk varlığına kasdetmiş olan bu ülkelerin insanları ,nasıl olursa bir olayı “Türk Soykırımı” olarak kabul edeceklerdir? Mesela;
"Gerçek, her sabah uyandığımda beni şaşırtan bir şeydir. Çünkü her zaman olduğundan daha garip görünür." - Salvador Dalí"
"Gerçek, her sabah uyandığımda beni şaşırtan bir şeydir. Çünkü her zaman olduğundan daha garip görünür." - Salvador Dalí"
Acaba,asırlardır Türk varlığına kasdetmiş olan bu ülkelerin insanları ,nasıl olursa bir olayı “Türk Soykırımı” olarak kabul edeceklerdir? Mesela;
Dilini kelimelere, yüreğini hayata korkak alıştırma.
Cemal Süreya’yı dinlerken, gereksiz safralardan arın.
Mesela, şair utancını duvara asar, sen önyargılarını as, şair kuralları masaya koyar, sen kuşkularını masaya yatır. Bırak orada kalsın. Cemal Süreya öyle yapıyor, sen de yap. Masumiyet çağının “esas oğlanlarıyla”, “esas kızlarının”
YZ
güneşli havalarda bulutların, her an ve farklı farklı güzellikte hiçbir ressamın hayal dahi edemeyeceği ve çizemeyeceği sayısız resimler oluşturması, insana sınırsız bir özgürlük duygusu verir. Yaz gecelerinde gökyüzü ışıl ışıldır. ay a eşlik eden yıldızlar en parlak, aydınlık ve güleç yüzleriyle bu topraklardaki insanlara göz kırparlar...
Kemal Tahir
yağmur çiselerken, güneş; taşı toprağı, ağacı otu, çatıyı bacayı, ırmağı tepeyi, böceği kuzuyu çimeni avuyu velhasıl yaylayı koyulaşan kızıla boyuyordu. sonra kurşuni bir şal olup dağları, ormanları örtüyordu.
cagimiz siir(!)ine panoromik bakissal aci..
“Hadisene Seval. İlerle. Arkada upuzun bir kuyruk senin ilerlemeni bekliyor”. Ne mümkün. Nabucco heykellerine aşık olmuş fani olarak yüreğimden vurulup kalmışım oracıkta. Nutkum tutulmuş. Ağzım hala iki karış açık heykellere bakıyorum. İlk defa orada bir opera dekorunun “sahneyi süslemekten” öte başka bir şey olduğunu hissettim. Evet, sahne sanatları
Anne ve babalar oğullarına tosunum derler. Bilmezler mi tosun büyüyünce öküz olur. Yine anne ve babalar çocuklarına aslanım derler. Sonra niçin insanlığın var olmadığından şikayet ederler. Önce çocuklarınıza insan gözüyle bakın, sonra orman kanunlarından nasıl çıkıldığını göreceksiniz. Kuzum veya kuzucuğum denildiğinde ise, büyüyünce koyun olur çocuklar.
Ağaçtan yapılmış bir ihtiyar surat. İhtiyar Adam, ilk önce çöp kovası ile ilgilenir. Sonra Avare’nin yanına gider ve onunla arkadaş olmaya çalışır. “Ben Açım” yazısına bakar. Avare’nin yanına oturur. Önüne benzer küçük bir siyah tabela yerleştirir. “Ben de”. Avare ortaya çıkan bu yeni komşudan hiç memnun değil. Onu
Şahsiyetleri mekanlar oluşturur. Coğrafya kadar şehirler de etki eder insanın kişiliğine. Doğulu insan ile batılı insanın macerası biraz da bu mekanların macerasıdır.
Tavuklar pirinç yer; ama hiçbir zaman düşünmezler ilerde pilavlı tavuk olabileceklerini. Bir insan da tavuk gibi sindirilmeye çalışıldığında ya yere kapaklanır ya da yumurta fırlatır. Yumurta eylemlerinin psikolojinde de sindirilmeyi hazmedememek ya da yenilip yutulmak korkusu vardır.
Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Sanatçısı Ertaç Hazer’in “Uğur Böceği” isimli eseri geçtiğimiz günlerde Yeşil Barış Hareketi Yayınları arasında tüm okuyucuların beğenisine sunuldu.
Engin Geçtan