..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yazar yazı yazmayı başka insanlara göre daha zor yapan insandır. -Thomas Mann
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Tarihsel Olaylar > Hulki Can Duru




13 Mayıs 2012
Kraliçeler ve Sultanlar  
“Harem kişiye özel damızlık bir genelevdir”

Hulki Can Duru


Doğu-İslam toplumlarında “kraliçelik” gibi bir kurumun olmayışı kadının dinsel gerekçelerle aşağılanmasının en önemli göstergelerinden biridir. Padişah anaları ya da karılarının Osmanlı sarayında çevrilen dolaplarda bir hayli etkili olduğu doğrudur. Ancak, bu Osmanlı’nın iç ve dış politikasını kapsamaz ve haremdekiler Valide Sultan mertebesine bile yükselseler Batı’daki “kraliçeler” kadar etkin ve saygın konumda olamazlar.


:BJEA:
Özellikle Hristiyanlığın Roma İmparatorluğunun resmi dini olarak kabul edilmesinden sonra ve Meryem Ana’nın azize olarak yüceltilmesiyle Avrupa’da Kralların ’ın yanı sıra Kraliçeler de büyük yetkilerle donatılmış, ülkeleri yönetmişler, dünya siyasetinin belirlenmesinde önemli roller üstlenmişlerdir.

Böylece Avrupa’da erkek egemen toplum düzeni kısmen de olsa kırılmış, bilim, sanat, edebiyat ve siyasette bir çok kadın en az erkekler kadar –hatta bazan onlardan da başarılı- yetenekli, bilgili ve başarılı olunabileceğini ortaya koymuşlardır.

Doğu-İslam toplumlarında “kraliçelik” gibi bir kurumun olmayışı kadının dinsel gerekçelerle aşağılanmasının en önemli göstergelerinden biridir. Padişah anaları yada karılarının Osmanlı sarayında çevrilen dolaplarda bir hayli etkili olduğu doğrudur. Ancak, bu Osmanlı’nın iç ve dış politikasını kapsamaz ve haremdeki kadınlar Valide Sultan mertebesine bile yükselseler Batı’daki “kraliçeler” kadar etkin ve saygın konumda olamazlar.

Bu gerçek “Muhteşem Yüzyıl” isimli TV dizisinde de açıkça ortaya çıktı. Evli olup olmadıklarına bakılmaksızın fetih, yağma ve çapul ile Avrupa’dan toplanan ve köle statüsüne indirgenen tamamı gayrimüslim kızlarla oluşturulan, sadece padişah ve şehzadelere tahsis edilmiş bulunan, ve bunlar dışındaki tüm erkeklerin hadım edildiği “harem” in nevi şahsa mahsus bir “damızlık genelev” den başka bir şey olmadığını ve Osmanlı hanedan erkeklerinin haremdeki kadınlarla istedikleri gibi gönül eğlendirdiklerini, takiye, ikiyüzlülük ve riyanın prim yaptığını gördük.

Haremdeki kızlar şark usulü cilve yapmasını öğrendikten sonra salt cinsel cazibelerini kullanarak ve kadınsı entrikalar çevirerek padişahın gözüne giriyor, onun gözdesi oluyor, bazen de köle konumundan çıkıp güya “özgür” oluyorlar, bir sürü çirkin ve kirli oyunun içine giriyorlar.

Böyle bir yaşam tarzı da -yani köleci feodal toplum düzeni- Türk toplumuna neredeyse ideal bir yaşam biçimi olarak sunuluyor, ve bir çok erkek, kız ve kadın harem hayatının hayalleri ve Osmanlı tarzı bir yönetim şekli ile yanıp tutuşuyor. Ne kadar acıklı bir durum olduğunun farkında değil miyiz hanımlar, beyler ?

MUHTEŞEM SÜLEYMAN VE MUHTEŞEM GATSBY
Muhteşem Süleyman’ın haremdeki Rus bir köleye aşık olması, onu has kadını ve sultan yapması, ona özgürlük verip onunla evlenmesi ve erkeğin istediği an kadının boynunu vurdurma yetkisi olması…. Yani tüm bunlar yüz kızartıcı, etik ve ahlak dışı değil mi? Bundan daha büyük bir ahlaksız olur mu? Osmanlı’nın her şeyinin palavra, özenti, taklit ve kopya olduğu gibi Osmanlı’nın aşkı da palavradır, içi boştur, seviyesizdir, ikiyüzlüdür, uçkura endekslidir, ahlak dışı çıkar ilişkilerine dayanır. Osmanlı hiçbir zaman romantik olamamış, romantik aşkın ne olduğunu bilememiş, anlayamamıştır. Tabi doğu toplumları da.

Scott Fitzgerald’ın ünlü “Muhteşem Gatsby” (The Great Gatsby) romanındaki Gatsby, Ferhat gibi dağları falan değmez. O tüm servetini ve yaşamını sevdiği kadını elde etmek için feda etmeyi göze almıştır. Sonunda onun uğruna ölümü göze alır ve sevdiği kadının işlediği ağır suçu da üstlenerek kendi sonunu hazırlar.

OSMANLI SENDROMU
Bir koyup iki alacağız mantığıyla ülkeyi I. Dünya Savaşına sürükleyen Osmanlı Hükümetinin beyin takımı Başbakan Talat Paşa, Milli Savunma Bakanı Enver Paşa ve Donanma Bakanı Cemal Paşa, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından iki gün sonra, 2 Kasım 1918de, Alman denizaltılarıyla apar topar yurt dışına kaçtılar. 1923 yılında ise Osmanlı hanedanlığı bir İngiliz savaş gemisiyle bu toprakları terk ediyordu.

Osmanlı Devletini savaşa sürükleyen paşaların Alman denizaltılarıyla nasıl kaçtıklarını, Hanedanlığın da bir İngiliz zırhlısıyla ülkemizi nasıl terk ettiğini unutmayalım. Onlar arkalarında mağlup, perişan, baştan başa yanmış, yıkılmış, aç sefil insanlarla dolu bir ülke bırakmışlardı. Atom bombalarıyla savaştan yenik çıkan Japon devlet adamları ise harakiri yaptılar. Yoksa onur, erdem ve aşk konusunda Osmanlı'yı mı örnek alsalardı?




.Eleştiriler & Yorumlar

:: tsk
Gönderen: Bilal Birûni / , Almanya
15 Mayıs 2012
avrupanin yazdigi ilk roman bir ifsadan ibarettir, bütünn romanlar öyledir. m.yüzyil da ifsa üretmek icin uyduruyorda uyduruyor. zaten bugüne kadar bir tek kaliteli yapimi yoktur türkiyenin. yani bukadar olur dedirtiyor... Ayrica Muhteşem Gatsby de kesinlikle abartili bir bicimde sevmistir, örnek teskil etmez bence gercek ask icin..

:: sert
Gönderen: Levent Ölçer / , Türkiye
13 Mayıs 2012
Yine sert yazmışsınız Hulki Bey. Vura vura huzur kaçırıyorsunuz, olmadık şeyleri gözümüze sokuyosunuz :) İyi ki varsınız. Elinize sağlık.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın tarihsel olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tevfik Fikret'ten Teröre Övgü
Cumhuriyet Devrimleri ve Müzik

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Paganlıktan Gelme Bir Tapınma Şekli: Namaz (2)
Mevlana'nın Kimyası
Cinsel Saldırı Suçu ile Tecavüzden Yargılananların Hadım Edilmesi Yasa Tasarısı
Mevlana ve İslam
Paganlıktan Gelme Bir Tapınma Şekli: Namaz
Köpekliğin Aşkı ve Varoş Kültürü
Çağdaş Gericilik: Postmodernizm
Dinin Ahlaksızlığı, Yahut, Ahlaksızlığın Dini
Ka, Kar ve Kars
Haksızlığa Kesinlikle Karşıyım

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Elsa'nın Gözleri [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan - II [Şiir]
Albatros [Şiir]
Yeryüzü Rüzgarları [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan [Şiir]
Op. 11 Piyano Ezgileri, Arnold Schönberg [Şiir]
Malta Şahinlerine [Şiir]
Uçan Ayakkabı [Şiir]
Havanın Ölümü [Şiir]
Her Ocak Hiddetle Tütüyor… [Şiir]


Hulki Can Duru kimdir?

Başlıca yapıtları: Eski Kule Müziği (şiir) Geometrik Aydınlık (şiir) Havanın Fen Noktası (şiir) Tartaros Paradigması (eleştiri) Teslis Sendromu (eleştiri) Nano Kutsallık (eleştiri) Sevgili Kutlu Yaşam (öykü) Kuşku Bilinci ve Eleştiri (eleştiri)

Etkilendiği Yazarlar:
Montaigne, Descartes, Russell, Tolstoy, N. Hikmet, Dostoyevski, Nietzsche, Freud, Darwin, Marx, Engels, Lenin, Bakunin, Kropotkin, Voltaire, Diderot


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.