..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Paranız varsa toprak alın. Artık üretmiyorlar. -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Özgürlük ve Eşitlik > Mehmet Sinan Gür




28 Kasım 2002
Kamu Alanında, Özel Yaşamda Türban  
Mehmet Sinan Gür
Neyi neden savunduğumuzu bilerek davranmalıyız.


:BJFC:
Ülkemizde yıllardır tartışılan soruna kendi açımdan açıklık getirmek istiyorum. Belki bu tartışma artık son bulur.

Türkiye Cumhuriyeti, temelinde Müslümanlık olan bir devlet değil, çoğunluğu Müslümanlardan oluşan laik, demokratik bir devlettir. Devletin temel taşında bu vardır. Ülkemizde din ve devlet işleri birbirinden ayrılmıştır. Devletimiz Müslüman bir devlet olsaydı, meclise ve okullara yalnız türbanla girilmez, Cumhurbaşkanlığı makamına da İran’da olduğu gibi sakallı, cüppeli bir adam oturabilirdi. Devletimizde kamu alanlarına dini eğilimi belli eden takılarla girmek yasaktır. Çünkü devlet her dine -ve dinsizliğe de - eşit şekilde yaklaşmaktadır. Çünkü insanlar dili, dini, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun yasalar önünde eşittirler.

Konuya tek taraflı baktığımı sananlar varsa bu doğru değildir. Diğer taraftan bir örnek vereyim. Rusya’da sosyalizm varken o ülke laik bir devlet değildi ve dini baskı altına almıştı. Dini ve dindarları taciz ederek ortadan yok etmeye çalışıyordu. Laik bir devlet olan Türkiye böyle davranmadığı gibi, burada ibadet özgürlüğü olduğu için kişilerin dini inançları da güvence altındadır. Bundan başka Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarında uygulanan kıyafet devrimi bugün uygulanmamaktadır. Bireyler sivil yaşantılarında istedikleri gibi giyinmektedirler. Herhangi bir baskı yoktur. Bana göre de normal olan budur.

Türkiye’de din çatışmaları da, mezhep çatışmaları da yoktur. Çünkü laik bir devlet olan Türkiye, beyin yıkama amacı gütmeyen, devleti yıkmaya çalışmayan, bu konuda bir faaliyet göstermeyen bütün dinleri ve mezhepleri güvence altına almıştır. Laiklik ilkesi dindar olanlarla dindar olmayanların, Müslümanlarla gayrimüslimlerin barış içinde yaşamasını sağlamaktadır.

Türban dini bir sembol müdür yoksa dini olmayan bir sembol müdür? Türban takan birinin dini inancı dışarıdan bakıldığında anlaşılır mı? Size saçma gelen bu sorunun yanıtı türbanın neden kamu alanlarında takılmaması gerektiğinin yanıtıdır.

Özgürlükler yanlış anlaşılıyor. Özgürlük istenen yerde istenen şeyi yapabilmek, istenen şeyi giyip, takmak değildir. Kişisel olarak hiç kimse hiç kimsenin giyimine kuşamına karışmamalıdır. Ancak bu kural kamu alanları dışında geçerlidir. Kamu alanlarında türban takılmasının yasaklanması özgürlüğün kısıtlanması anlamına gelmez. Ancak takılması laiklik ilkesinin delinmesi anlamına gelir. Askerlikte üniformadan başka bir şey giyerek askerlik yapılabilir mi? Takım, kravat veya kot pantolonla içtimaya çıkan asker gördünüz mü? Askerlikte nasıl bir üniforma giyileceği kesin olarak belirtilmişse, kamu alanları için de askerlikte olduğu gibi aynı şekilde giyim kuşam kuralları konmuştur. Oralarda da isteyen istediği şekilde giyinemez. Madem öyle, Müslüman olmayan milletvekilleri de göğüslerinde haç, başlarında takke ile meclise gelsinler. Bireyler ancak özel yaşantılarında istedikleri gibi giyinebilirler. O zaman bile sınırsız özgürlük yoktur. Örneğin sokağa çıplak çıkılamaz. Balkona bile değil çıplak atlet donla, bikiniyle, mayoyla çıkmak sorun yaratabilir.

Laiklik ilkesi Türkiye Cumhuriyetinin temelinden sökülebilirse, o zaman kamu alanlarında türban takmak da serbest olur. Ancak laiklik ilkesi kalkınca devletin yönetimi nasıl olur, onu düşünmek istemiyorum. Bu bakımdan sürekli olarak türbanı gündeme getirmek, yasaları zorlamak, sonunda herkes için ve Türkiye için zararlı sonuçlara yol açabilir.

Buradaki sözüm türbanın takılmasını gerçekten demokratik bir hak olarak görenler için. Yoksa bu konuyu kaşıyarak devletin temeline dinamit koymak isteyenler için değil. Ben size mükemmel olanı, olması gerekeni söyledim. Uygulamada başka türlü olabilir. Orasını bilemem.

Kendinize şu soruları sorun: Güçlü olan güçsüz olanı ezmeli mi? Yoksa güçlü olan da güçsüz olan da birlikte, barış içinde yaşamasını öğrenmeli mi? Burada söz konusu olan aynı bir ülkede yaşayan insanlar. Şimdiye kadar olanları karışıklık diye nitelemiyorum. Ama gerçek bir karışıklık çıkacak olsa ülke ne hale döner, hiç düşündünüz mü? Sonuç olarak bu karışıklıktan kim yararlanır? Hiç mi tarih okumadınız?

28.Kasım.2002



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın özgürlük ve eşitlik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Düşünmek Yasaktır!

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayşe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuş
Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi
Empati Kelimesinin Anlamını Hrant Dink'ten Öğrendim
Sezen Aksu Konserinin Düşündürdükleri
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaşı
Boykot Bütün Dünyada Yayılıyor
İngilizce Eğitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoğlu

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.