..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Mehmet Sinan Gür




31 Temmuz 2004
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuş  
Mehmet Sinan Gür
AYDINLANMANIN TEZGAHINDAN GEÇENLER VE GEÇMEYENLER


:GBCG:
30.Temmuz .2004 gecesi Ceviz Kabuğu programında Hulki Cevizoğluı ve yazar Alev Alatlı tarihi sayılabilecek bir söyleşi yaptılar. Programın görünürdeki nedeni Alev Alatlı’nın yazdığı ‘Aydınlanma Değil Merhamt’ adlı son kitabı. Kitap Rus aydınlarını inceliyor ancak Türkiye’ye göndermeler var ve tarihi süreç içinde Rusya ve Türkiye arasındaki paralellikler söz konusu ediliyor. Aynı zamanda Rusya’da yapılan devrimin ‘yanlışları’ göz önüne seriliyor.

İnanması güç ancak son söylediğim tümcedeki ‘yanlış’ sözcüğünü ‘tümüyle yanlış’ olarak değiştirebilirim.Çünkü devrimin düşünce temellerini atan ve uygulayan kişilerin mason oldukları gerçeği ile karşı karşıya bulunuyoruz. Karl Marx 33 kademeli mason örgütlenmesinin 32inci kademesine kadar yükselmiş. Aynı şekilde V. İ. Lenin ve yakın arkadaşları Troçki ve Stalin de birer mason üyesi imiş. Marx’ın Yahudi olduğunu biliyoruz. Lenin’in de Yahudi olduğu, daha sonra adını değiştirdiği iddiası var.

Bunun nasıl böyle olduğunu anlamak için biraz daha gerilere bakmak gerekiyor. 1789 Fransız devrimine ve onun bir anlamda şartlarını sağlayan Voltaire’e. Aydınlanma. Bu sözcüğün konuşulması ve neredeyse bir fikir akımı olarak yayılmaya başlaması o döneme denk geliyor. Bir bakışla toplumları kralların, zorbaların ve ruhban sınıfının baskısından kurtarmak için onları aydınlatmak, bilgilendirmek anlamına gelirken, başka bir bakışla bu amaç doğrultusunda henüz devlet yönetimlerine hakim olmamış burjuvazinin bir sınıf olarak ortaya çıkması ve toplumlara sözde önderlik etmesi anlamına geliyor.

Gerçi masonluğun geçmişi çok daha öncelere gider ancak bu noktada belki yeni dünya düzenine aysak uydurma zorunluluğundan, belki de işlerine öyle geldiği için masonların anlayışında bir değişiklik olduğundan söz ediliyor. Bu anlayış, -ruhban sınıfın devlet yönetiminden uzaklaştırılabilmesi için- din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Bu görüşü Alev Alatlı kitabında din ve Allah merkezli bir yönetim anlayışından tümüyle bu dünyaya ait, insan merkezli bir yönetim anlayışına dönmek biçiminde açıklıyor. Böylece devlet yönetimindeki boşluğu burjuvazi dolduruyor.

!917 Rus devrimi sırasında ise hemen hemen benzer şeyler oluyor ve aradan 80 yıl geçtikten sonra Rusya’nın serbest ekonomi düzenine geçişi yanılmıyorsam böyle açıklanıyor. Birinci amaç Çarı devirmek, köylülüğe son vermek, ülkeye makineleri sokmak ve son olarak yönetimi ele geçirmek. Rus devrimi sırasında Alev Alatlı ülkeyi üç gruba ayrılmış olarak kabul ediyor. Rusçular, batıcılar ve masonlar. Masonlar her iki tarafa da insan transferinde bulunuyorlar. Hangi taraf kazanırsa kazansın sonuçta masonlar kârlı çıkıyor.

Benzer süreçler bütün ülkelerde, bu arada Türkiye’de de yaşanıyor. Bu bakımdan Alev Alatlı başka bir konuya daha değinerek Türkiye’deki insanları batıcı ve Türkçü olarak ayırmak yerine AYDINLANMANIN TEZGAHINDAN GEÇENLER VE GEÇMEYENLER olarak ikiye ayırıyor.

Konuyu bu biçimde ortaya koyunca ben dahil birçok kişinin değer yargılarını, bugüne kadar öğrendiklerini, doğru kabul ettiği düşüncelerini önüne koyup bir kez daha düşünmesi gerekiyor. Örneğin daha önce Rus devrimindeki dinsizlik ve masonluğun nasıl bağdaşabileceğini aklım almıyordu. Şimdi anlıyorum. Söyleşide Alev Alatlı bir örnek verdi. Doğru hatırlıyorsam Napolyon’a kurulan yeni devlet düzeninde Allah’ın rolünü sormuşlar. O da benim böyle bir sorunum yok demiş. Yani Rusya’da ya da başka bir yerde devlet işleri yürürken artık Allah’a danışılmayacak, gönderme yapılmayacak demek oluyor bu.

Başka bir noktaya daha değinmek istiyorum. Bunları bilmek iyi. Gerçi solcular çok sarsılır ancak bu düşünceleri Türkçü olsun, şeriatçı olsun sağ görüşlü bir kişi kendi düşüncelerinden ve saplantılarından taviz vermeksizin tümüyle kabul edebilir. Hatta biz yıllardır bunları söylüyorduk bile diyebilirler. Bana göre ise konunun hâlâ eksik bir ayağı var. O yüzden bir tarafa doğru devriliyor. Ben geleceği ve doğruyu geride değil ileride görüyorum. Geçmiş geçmiştir ve bir daha geri dönülemez. Sorunlar çözülecekse yanıtlarını gelecekte aramalıyız.

Söyleşide Alev Alatlı Türkiye aydınlarını da eleştirdi. (Bu arada ‘Aydın’ sözcüğü aydınlanmadan gelmekte) Atilla İlhan da, Aziz Nesin de eleştirmişti.

Haksız değiller.

M. Sinan Gür
31.Temmuz.2004

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ...yazıklar olsun(olumsuz eleştiri)...
Gönderen: Emre TOKAR / Konya/Türkiye
20 Nisan 2006
Bu iddia ve bunu ortaya atanları ben değil tüm tarih yargılayacaktır... Bu böyle biline... Marks'a mason diyenler önce kendi kimliklerini yargılasınlar... Marks bir önderdir. Teorilerin babasıdır, fikrimce... Herkese saygılar ve saygılı olmaya davetler...

:: Artık bıktırdı be!...
Gönderen: okan çil / İzmir/Türkiye
20 Şubat 2005
Ya nedense; bir önderi, bir düşünce sistemini yok saymaya kalkışan akıllılar (!) tarafından, böyle asılsız iddialara maruz kalmışlardır hep düşünen, yenilikçi, gerçekçi insanlar... Neymiş? Marx, mason'muş... Bak bak bak... Zaten reddetmek istediklerine hemen: "Bu böyledir, bu şöyledir..." diye yargılamalara alıştık. Marx'ı, en iyi Marx anlatır. Ve Marx'ı okumadan, onun hakkında "böyledir, şöyledir" diye yorumlar yapmak küçüklüktür...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Anlaşmazlık Komedisi
Kadınların Korkulu Rüyası: Çarşaf ve Türban
01 09 Demokrasi Kavgası
Padişah Bahçesinde (Göztepe Parkı) Pijamayla Keyifli Saatler

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayşe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi
Empati Kelimesinin Anlamını Hrant Dink'ten Öğrendim
Sezen Aksu Konserinin Düşündürdükleri
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaşı
Boykot Bütün Dünyada Yayılıyor
İngilizce Eğitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoğlu
Cola Turka Üzerine

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.