Þiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Ýþ belli olduktan sonra iki mimarla birlikte uçakla Diyarbakýr’a gittim. Mimarlarýn biri Mimar sinan Üniversitesi öðretim üyelerinden Prof. Nihat Güner, aslen Siverekli, ancak 1950’de Ýstanbul’a gelmiþ, (geliþ o geliþ) Kürtçe bilmeyen bir kiþi. Diðeri, tanýnmýþ mimarlarýmýzdan Turgut Toydemir’in genç mimar oðlu Mehmet Toydemir. Ýhaleye iki grubun katýlacaðý söyleniyor, ancak rakibimizin kim olduðunu bilmiyoruz. Power Point ile bir sunuþ hazýrlanmýþ. Ortaklarýmýz, Ýstanbul’dan Piramit Mimarlýk, Amerika’dan Cannon Design, mühendislik hizmetleri için Ankara’dan Tümaþ. Erbil’de havaalaný var ancak iki nedenle kullanýlamýyor. Biri, Türkiye Kuzey Irak’taki yönetimi tanýmýyor. Ýkincisi oralarda dolaþan bir sivil uçak kolaylýkla düþürülebilir. Sabah altýda baþka bir ulaþým þansý olmadýðý için uluslar arasý kayýt yaptýrmýþ iki taksi ile Habur sýnýr kapýsýna doðru yola çýktýk. Habur’a ulaþana kadar geçen dört saat içinde yollarda kilometrelerce uzayan 01’den 81’e kadar plakalý tanker, TIR, kamyon kuyruklarý gördük. Tankerler boþtu fakat kamyonlar ve TIRlar tepeleme yükle doluydu. Yollar yetersizdi ama anlaþýlan sýnýr hizmetleri de yetersizdi. Yolda üzücü bir olay oldu. Þoförümüz tam yetiþkin olmamýþ bir köpeði aptalcasýna ezdi. Orada aðlayacaktým ama kendimi tuttum. Arabanýn radyatörü patladý. Taksi deðiþtirmek zorunda kaldýk. sisler içindeki eski Mardin’de mola verip salaþ bir yerde sabah çorbasý içtik. Burada bize bir mimar daha katýldý. Yol boyu gördüðümüz kasabalarýn, köylerin periþanlýðýný, çamurlu yollarý, bezgin yüzleri saymazsak, baþka önemli bir olay olmadan Cizre, Silopi üzerinden sýnýr kapýsýna vardýk. Çýkýþýmýz Yeþilköy havaalanýnda uçakla çýkýþa benzemiyordu. Taksilere öncelik tanýnmasýna raðmen 5-6 kontrol noktasýndan geçtik. Söylendiðine göre bazý polis memurlarý, gümrükçüler öðlen yemeklerinde iþi býrakýp bazen iki saat dönmüyorlarmýþ. Gereksiz yere zorluk çýkarýyorlar ve insanlara iyi davranmýyorlarmýþ. Aramýzda bundan þikâyetçi olanlar vardý. Ben eskiden pasaport almak için 1 ay beklendiðini, bu iþlerin de zamanla düzeleceðini söyledim. Eþyalarýmýz askerler ve gümrükçüler tarafýndan ayrý ayrý arandý. Gümrükçü üniformalarý gözüme çok garip göründü. Adamlarda saç sakal birbirine karýþmýþ, gömleklerin altý dýþarýda, sanki hiç bilinmeyen, alakasýz bir ülkenin (örneðin Sýrbistan) insanlarýymýþ gibi bir görüntü vardý. Gümrük yapýlarý gecekondu gibiydi. Türkiye’ye hiç yakýþtýramadým. Uluslar arasý taksiler sýnýr geçebiliyor. Bütün iþlerimiz tamamlandýktan sonra Habur çayýný geçip karþý kýyýya vardýk; yani Irak’a, yani –þimdilik öyle söyleyeyim- Kuzey Irak Kürt Özerk Bölgesine. Burada da yapýlacak iþlemler vardý. Bizi bir yapýda bekleme odasýna aldýlar. Burada çay ikram ettiler. Gözüme çarpan ilk þey Arapça yazýlar ve Barzani’nin resimleri oldu. Her yerde silahlý kiþiler var. Buradakiler kendilerine Iraqî Kurdistan diyor. Bana söylendiðine göre Türkiye resmi olarak bu söylemi ve Kürt bölgesini bir devlet olarak kabul etmediði için pasaportlarýmýza iþlem yapmadýlar. Onun yerine mühürlü imzalý bir bilgisayar çýktýsý verdiler. Ýþlemler bittikten sonra Zaho yakýnlarýnda arabalarý deðiþtik. Kürt þoförler geldi. Hep Kürtçe müzikler dinliyorduk. Þoför beni düþünerek bir Türkçe kaset çalmaya baþladý. Burada yine yol boyu Türk tankerlerine, TIR’larýna kamyonlarýna rastladýk. Her yerde Arap harflerinin yanýnda Türk firmalarýnýn ilanlarý, reklâmlarý, Türkçe yazýlar görünüyordu. Dohuk’ta Cesur Restaurant’ta yemek molasý verdik. Burada bir kiþiye üç kiþinin yiyebileceði kadar porsiyon geliyor. Ne kadar týkýnsanýz yemek bitmiyor. Burada Hasan Alagöz isimli bir Iðdýrlý ile tanýþtýk. Bu kiþi -herhalde HADEP’ten- Iðdýr belediye baþkanlýðýna aday olmuþ, kaybetmiþ. Yanýlmýyorsam seçimi MHP kazanmýþ. O da seçime hile karýþtýrýldýðý gerekçesi ile dava açmýþ. Þimdi 5300 seçmenin ifadesine baþvuruluyormuþ. Söylediðine göre bu dava Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük davasý olmuþ. Detayýný, bu kiþinin nasýl biri olduðunu bilemem ancak, “Ben,” diyor Hasan Alagöz, “Türkiye’nin bölünmesini kesinlikle istemem. Öyle bir niyetim yok. Açtýðým dava tümüyle demokratik, yasal haklarým içindir.” Bu sözün samimiyetine inanmak için küçük bir hatýrlatma yapayým. Bulunduðumuz yer Türkiye deðil, Dohuk, Kuzey Irak Kürt bölgesi, benden baþka herkes Kürt. Dohuk’tan Erbil’e giden bir otoban varmýþ. Ancak güvenli olmadýðý için, anladýðým kadarýyla Kürt bölgesinden çýkmamak için daha kötü olan tepelik yollara saptýk. Bütün kent, kasaba giriþ çýkýþlarýnda kontrol noktalarýndan geçiyoruz. Bazý kentlerde trafik ýþýklarý ve polis arabalarý var. Bunlardan çevrede bir baþýboþluðun olmadýðýný, bir düzenin varlýðýný anlýyoruz. Tepe yollarýnda hiçbir iþaret, yer çizgisi yok. Yüzey bozuk ve dar. Büyük bir kaza gördük. Trafiðe yeni çýkmýþ bir Amerikan cipi ve bir Japon arabasý çarpýþmýþ. Birbirlerine çok hýzlý girmiþler. Herhalde kesin ölü vardý (Bu Vizontele’de Yýlmaz Erdoðan’ýn sözü). Erbil’e ulaþtýðýmýzda hava kararmýþtý. Yeni açýlan Sheraton Oteli’nde yer olmadýðý için Chwar Chra (Çar çýra okunur, dört ýþýk anlamýna gelir, kapýsýnda dört tane gaz lambasý resmi vardý) Oteli’nde kaldýk. Chwar tavlada bildiðimiz cýhar, çýra, çýra. Otele giriþte eþyalarýmýz ve üstümüz arandý. Kapýda kalaþnikoflu, sivil giyimli adamlar vardý. Ben gülümseyince onlar da gülümsediler. Resepsiyon görevlisi Türkçe biliyordu. Otele yerleþtik. Odada Vestel marka bir televizyon vardý. Klima da Vestel marka idi. Fiþler Ýngiliz malý prizlere uymadýðý için zorluk yaþanýyordu. Lavaboda Arko sabunlar vardý. Aþaðýda, genel tuvaletinde Serel marka pisuarlar... Ertesi gün bizim seminer sunuþumuzu yapmak üzere Üniversiteye gittik. Giriþte yine arandýk. Birçok kiþi kýyýsýndan köþesinden Türkçe biliyordu. Sunuþ, sorular, yanýtlar Ýngilizce oldu. Ancak Kürtçe de konuþuldu tabi. Üniversite ve öðretim üyeleri bizim ODTÜ benzeri idi. Kesinlikle baðnazlýk, ilkellik yoktu. Kahve molasýnda ve yemekte çok iyi iliþkilerimiz oldu. Kürtçe bilmediðim için Ýngilizce konuþtum. Bazen Siverekli, Kürtçe bilmeyen mimarýmýza çevirmenlik yaptým. Kentte korkulan ve sevilmeyen kiþiler, Araplar. Çünkü Saddam yanlýsý, kökten dinci oluyorlar ve canlý bombalýk yapanlar onlarýn arasýndan çýkýyor. Genel olarak bir sýkýyönetim yaþantýsý sürdürülüyor diyebilirim. Öðleden sonra rakibimiz grubun seminerini izledim; Tepe Ýnþaatýn. Türkiye’nin en büyük inþaat firmalarýndan biri. Ancak konumuz yalnýzca tasarým üzerine. O yüzden kazanma ümidimiz ve þansýmýz var. Tepe Ýnþaat Süleymaniye kentindeki üniversite ihalesini kazanmýþ; 300-400 milyon dolarlýk bir iþ. Bakalým ne olacak. Ertesi gün dönüþ için sabah 6’da kalktýk. Lobide beklerken aralýklarla biri kadýn, ikisi siyah derili, üç ABD askeri aþaðý indi. Bizi ‘Hello’ diye selamladýlar. Kadýn asker baþýnda miðferi, çelik yeleði ile, tam teçhizatlý idi. Þimdi düþünelim. Gümrükte Türk yönetimi bizi baþka bir yönetime gönderdi. Yani anarþiye yer yok. Ýki tarafta da güvenliðimiz bir güç tarafýndan saðlanýyor. Bir kara parçasýnda (büyüklük önemli deðil) hakim durumdalar. Polisler var, trafik ýþýklarý var. Askerler, kontrol noktalarý var. Bir yönetim var. Bir yerde verilen bir kâðýt ve basýlan mühür baþka bir yerde geçerli. Barzani “Talep etmedik ama devlet hakkýmýzdýr” demiþ. Barzani’nin Türkiye üzerinde emelleri olduðu söyleniyor. Böyle bir þey mümkün mü? Türkiye Kuzey Iraklý Kürtlere dost elini uzatmalýdýr. Kesinlikle eminim ki dostlukla karþýlýk alacaktýr. Burada iþleri yokuþa sürerek, düþmanlýk kazanarak her iki taraf için de yararlý bir sonuca ulaþýlabileceðini sanmýyorum. Bu niyette olan kiþiler bütün yaygaralarýna karþýn azýnlýktadýr. Þu anda Türkiye resmi olarak Kürt yönetimini tanýmadýðý için böyle davranýyor olabilir. Bunda garipsenecek bir durum yoktur. Ancak deðiþmesi de mümkündür. Yönetim tanýnýr, olur biter. Çok basit bir deðiþiklik. Türkiye'ye getireceði artýlar olacaktýr. Buna karþýlýk bazý devlet yöneticileri Kürtler devlet ilan ederlerse savaþ sebebi sayýlacaðýný söylüyor. Kimle ve neden savaþýlacak? Þu anda Kuzey Irak Kürt bölgesinde sayýsýz Türk firmasý iþ ve para kazanmak peþinde koþuyor. Dediklerine göre yýlda 15 milyar dolarlýk bir ticaret kapasitesi varmýþ. Burada kýsa sürede reklamlarýný, mallarýný gördüðüm firmalarý, kuruluþlarý size sayayým: VESTEL, BEKO, ÜLKER, SEREL, ARKO, LASSA, ETÝ, HAYAT SU, Antakya Boru, Tigris Müh., PÝRAMÝT Ltd., TEPE Ýnþaat, Hazal Yapý, Sözer Ltd., sayýsýz nakliye firmasý, sayýsýz bireysel taþýyýcý... Türkiye’nin en büyükleri, Koç Sabancý, Çukurova, Zorlu Holding vs. hepsi orada. Olmayanlar gitmek için can atýyorlar. Daha bilmediðim, görmediðim ne firmalar vardýr. Bir de bunlarýn üzerine bunlarýn aracýlýðý ile karný doyan insanlarý düþünün. Milyonlarý geçer. Bunlarý düþününce, býrakýn savaþ gibi iðrenç bir olaya girmeyi, ucunun kime dokunacaðý açýkça görünüyor. Irak büyük ölçüde ABD’nin, büyük ölçüde Saddam Hüseyin’in yüzünden bu hale geldi. Saddam Hüseyin bir diktatördü. Kötü duruma düþtüðünde halkýndan destek göremedi. Bizim bazý aklý evvellerin ‘Dayan Saddam’ diye yazýlar yazýp resimlerini basmalarý gerçeði görmekten ne kadar aciz olduklarýnýn bir göstergesi. Halkýn desteðini almadan nasýl dayanacaktý? Þimdi yeni yöneticilerin akýllarý varsa birbirleriyle iyi geçinirler. Irak’ta seçimler yapýldý. Duyduðum kadarýyla Þiilerle Kürtler anlaþamamýþlar. Ama anlaþabilmeleri gerekir. Sýrada Sünni Araplar ve Türkmenler var. Onlarla da anlaþýlmalý. Zor mudur? Zordur, ama olanaksýz deðildir. Bunlar deðil, asýl büyük düþman tezgâhý kurmuþ, neler olacaðýna bakýyor. Herkesin birbirini doðramasýný umuyor.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |