Benim yaradýlýþýmda fevkalade olan birþey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Araplar özellikle Ýngilizlerin yardýmýyla baðýmsýzlýklarýný kazandýlar. (Avrupalýlarýn politikalarý gereði hiçbir zaman bir bütün devlet olamadýlar) Kürtler savaþ sýrasýnda Türklerle birlikte canla baþla savaþtýlar. Doðudaki Ermenilerin bir kýsmý ise savaþtan yararlanarak baðýmsýzlýk istedi. Osmanlý Devleti o sýrada fýr dolayý bütün çevresinde savaþmakta idi. Karadeniz, Çanakkale, Filistin, Suriye, Irak, Yemen, Muþ, Sarýkamýþ’ta canýný diþine takmýþ, bir savaþ kazanmak için deðil, yaþamak için savaþýyordu. Tam bu sýrada Ermeniler baðýmsýzlýk savaþý baþlattýlar. Tehcir göç ettirmek anlamýna gelir. Hicret, tehcir, muhacir hepsi ayný köklü kelimelerdir. Baðýmsýzlýk isteyenlerin bulunduðu yer Rus sýnýrýna yakýndý. Devlet o bölgede yaþayan Ermenileri daha güneye, göçe zorladý. Ordu Ruslarla savaþ halindeydi. Göç sýrasýnda bölgenin daðlýk olmasý, kýþ þartlarý yüzünden birçok kimse yollarda öldü. Devletin soykýrým diye bir politikasý yoktu. Hiçbir aklý baþýnda devlet böyle bir politika güdemez. Fakat belki de devleti temsil edenlerin içinde bu eylemi yapanlar oldu. O yýllara kadar barýþ içinde yaþayan uluslar ondan sonra birbirlerine düþman oldular. Örnek olarak, Kayseri’nin yarýsýnýn savaþtan önce Ermeni olduðu söylenir. Mimar Sinan Ermeni asýllý bir Kayserilidir. Türkler Anadolu’ya 1071 yýlýnda girdi. Demek yaklaþýk 800 yýl bir arada yaþayabilmiþler. Ne oldu da iki ulus birbirine girdi? Sebep karþýlýklýdýr. Ýki tarafta da ulus bilinci uyanmýþtý. Osmanlý Devletinin zayýflamasýný isteyen Avrupalýlar da bunu körüklediler. Ermenilerin Taþnak örgütü ve Ruslarýn yardýmýyla düzenli ordular kuruldu. Ruslar Ardahan’ý iþgal ederken bu ordular da Van’ý iþgal ettiler. Tehcir ve bireysel soykýrýmdan Atatürk’ün söylevinde söz edilmektedir. Söylev (Nutuk), Sayfa 172 Belge 160 “Toplanacak olan Mebuslar meclisi üyeleri arasýnda... ...tehcir ve kýyým iþleriyle yurdun ve ulusun gerçek çýkarlarýna aykýrý baþka kötülüklerle lekeli olan kimselerin bulunmasý doðru olmadýðýndan...” 22 Ekim 1919 Bahriye Nazýrý Salih Hulusi Burada konu dolaylý olarak alýnmýþ da olsa böyle bir olayýn varlýðý kabul edilmiþtir. Diyor ki toplanacak meclise tehcir ve kýyým iþlerine karýþmamýþ insanlar katýlsýn. Nermidil Erner Binark’ ‘Þakir Paþa Köþkü’ adlý kitabýnda Osmanlý devletinin çýkardýðý ‘Tehcir Kanunu’ndan söz eder. (Remzi Kitabevi, Þakir Paþa Köþkü, S.45, 46) 700bin Ermeni göç ettirilmiþ. Yazarýn annesi 1914’te 18 yaþýnda iken Antep yakýnlarýnda Gavur Daðlarýndan atlý araba ile geçiyormuþ. Buz gibi havada yürüyen kadýn, çocuk ve ihtiyarlar görmüþ. “Bir kadýn, ‘Kulun kölen olayým, bilmem ... yiyeyim beni al’ diye arabama saldýrdý. Ýnsanlar yürüyerek ölüyordu. Gece çadýrlardan çocuklarýn ‘mayrik’ (Ermenice anne) diye aðlayan sesleri duyuluyordu. Manzara feciydi. Ermeni göçünün tam ortasýna düþmüþtük.” Atlas Dergisi Haziran 2001de ‘1915, En Uzun Yýl’ adý altýnda özel bir sayý çýkardý. Tehcirle ilgili fotoðraflar, Hamidiye Alaylarý ve ondan önce Ruslarýn desteklediði, Ermenilerin kurduðu düzenli ordular açýk seçik görünüyor. Söylendiðine göre soykýrýmdan en çok Hamidiye Alaylarý sorumlu tutuluyormuþ. Bu alaylar bölge insanlarýndan oluþan, baþýnda binbaþý rütbesinde bir aþiret reisi bulunan yarý sivil yarý askeri bir güçmüþ. Onlar gibi baþka bir fotoðrafta da düzenli Ermeni güçlerini Van’da resmi geçit yaparken görüyoruz. “107 yaþýndaki Hacý Mehmet Þaar Van’ýn Ermenilerin eline geçmesiyle muhacir (göçmen) olmuþ. Neredeyse bütün ailesi göç yollarýnda ölmüþ. ‘Dünya ateþe düþmüþtü, kim iyi kim kötü belli deðildi.’...” (Atlas özel sayý Haziran 2001 S.32) Sonuç olarak diyebilirim ki, savaþ zamanýydý ve her iki taraf da birbirine kötülük yaptý. Olay hiçbir þekilde Avrupalýlarýn dediði gibi tek taraflý olmadý. Bir þey daha, ne olduysa Osmanlý devleti zamanýnda oldu. Türkiye Cumhuriyeti zamanýnda deðil. O yüzden bu konu ile ilgili Türkiye Cumhuriyetinin dileyeceði bir özür yoktur. Ben kendimi bu konu ile ilgili olarak zerre kadar suçlu ve sorumlu hissetmiyorum. Ama olayýn iyi bir þey olduðunu da söylemiyorum. Kimse de söyleyemez. Doðuda kiþisel olarak olaylara karýþmýþ olanlar, hayattaysalar hala olaylarý yaþýyor olabilirler. Cumhuriyetten sonraki olaylar için (Varlýk vergisi, 6-7 Eylül olaylarý) ayný devlet örgüsü içinde suçluluk ve sorumluluk hissetmek olabilir. Nitekim Amerikalýlarýn geçmiþte yaptýklarý Kýzýlderili katliamlarýndan sonra 2002 Kýþ Olimpiyatlarýnda bayraðý göndere Kýzýlderililere çektirmeleri bir özür niteliðindedir. Belgeler göstermektedir ki o yýllarda hiç de masum olmayan olaylar yaþanmýþtýr. Bununla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünkü yöneticilerinin Cumhuriyetten önce yaþanmýþ olaylarý neden kabul etmediklerine aklým ermiyor. Böyle bir olay olmadý demek, Osmanlý Devleti zamanýnda geçen olaylarý da üstlenmek, kabullenmek demektir. Bu ise daha vahim sonuçlar doðurur. Bildiðim kadarýyla ben bir Osmanlý vatandaþý deðilim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Osmanlý Devletini yýkarak kurulmuþtur. Zaman zaman iki taraf güçleri birbirleriyle çarpýþma bile yapmýþtýr. Ýnsanlýk tarihindeki olaylara bakarsak baþka bir ulustan özür dilemeyecek hiçbir ulus bulamayýz. Ben suçluysam eðer, benim suçum her ulustan insanýn iþlediði suç kadardýr. Yalnýzca bu nedenle, insan olarak suçluluk ve eziklik hissederim ve ediyorum. Bundan sonra ne yapmak gerekir? Bir kere zamanýn 1915 olmadýðýný, 2002 olduðunu anlamak gerekir. Aradan geçen 87 yýl içinde çok þey deðiþti. Dünya yeni yönlere doðru gidiyor. Vurmak için kimsenin etnik kimliðine bakmayan bir kriz geçirdik. Bugün Türkiye’de birilerinin beli bükülüyorsa, kötü duruma düþenlerin aralarýnda etnik bir ayýrým olmuyor. Doðudaki ne kadar eziliyorsa batýdaki de o kadar eziliyor. Demek ki ortada bir çeliþki varsa bu Türklerle Ermeniler veya Kürtler arasýnda deðildir. Bu da Türkiye’de yaþayan bütün insanlarýn çýkarlarýnýn ayný olmasý demektir. Daha iyi bir ülkede, daha iyi bir dünyada yaþamak istiyorsak ortak çýkarlarýmýz için birlikte davranmamýz gerekir. Bu saatten sonra böyle þeyleri körüklemek hiç kimsenin iþine yaramaz. Herkes bilmeli ki böyle insanlar iki tarafýn da zararýna çalýþmaktadýrlar. Gelecekte 1915’te olmuþ olaylar gibi olaylara meydan vermemek için bu anlayýþtaki kiþiler ve düþüncelerle mücadele etmelidir. Yoksa Türkiye’nin baþýna yalnýz kriz deðil daha büyük felaketler gelebilir. Destekleyici bilgi olarak, okumadýysanýz lütfen “Türkiye’nin Belkemiði” kütüphanesindeki yazýlarý da okuyun.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |