"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
İki türü var bunların bir sarı kafalı bitler bir de siyah kafalı bitler... Bu iki grup da birbirini hiç sevmezler, hiç de çekemezler... Durmadan her gördükleri yerde birbirlerine saldırırlar... Milattan Önce üçüncü yüzyılın ortalarında ''Bu böyle olmayacak bu dünya size de bize de dar gelin düello yapalım aramızda kim yenerse diğeri öbürüne itaat etsin.'' diye aralarında anlaşmışlar... Offf bak ben bile şu bitleri yazarken pirelendim de kaşınmaya başladım hay Allah! Neyse lafı uzatmayalım sarı kafalı bitler ile siyah kafalı bitler eşit biçimde saflarına geçmişler... Her iki tarafta da bir trilyon sekiz yüz yetmiş iki milyar yedi yüz on beş milyon dokuz yüz seksen üç bin beş yüz altmış dört tane bit sıralanmış... Bir şimşek çakması ile bunlar birbirine bir girmişler pir girmişler... Sabah başlayan mücadele akşam güneş batana kadar devam etmiş... Her iki tarafta milyarlarca kayıp vermiş. Neticede sarı kafalı bitler siyah kafalı bitlere üstünlük sağlayınca, siyah kafalı bitler de ''Bundan sonra artık bizim bağrımıza taş basmak düşer ve adımızda Bityenikleridir.'' diyerek sarı kafalı bitlere itaat eder olmuşlar... Bu arada yenik bitlerin bir sözcüsü de ''Biz yenildik ama hem de ezildik. Ezilmedik dersek yalan olur. Dünya yuvarlak biz de güçüçüğüz. Keser döner sap döner gün gelir hesap döner.'' diyerek insanların her işte bir bityeniği aramasının doğru olmadığını söylemiştir... Tabi bu bitlerin yenilmiş ve ezilmişliği, onların insanlar ile uğraşma huyunu da asla geriletmemiş, daha da bir hırslandırmıştır...Ta ki nereye kadar? Onu da aşağıda anlatalım... Ta ki o kutunun içinde düğmesine bastığınız zaman fısssss fıssss diye ses çıkarıp da bizim üzerimize boca edildiği zaman işte biz o gün hepten yenik sayıldık hem sarı kafalı bit yenikleri olarak hem de siyah kafalı bit yenikleri olarak... Bundan sonrada hep yenik olarak devam edeceğiz hayatımıza... Buradan insanata pardon insanoğluna hatta kızına sesleniyoruz. Artık her işin altında da bir bityeniği aramayın. Nedir bu bizim sizden çektiklerimiz yahu! Kendiniz edip bir sürü haytalığı sonra da yok efendim bunda bir bityeniği var diye bizim soydaşlarımızı karalıyorsunuz... Vallahi İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapacağız ama, çekincelerimiz var, bitiz diye güççücüğüz diye bizim başvurumuzu da kesin kabul etmezler....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |