Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana |
|
||||||||||
|
Siz iki bacağınız ile hava basarken millete onun sesi çıkmıyor hiç. Nasıl çıksın ki? Öyle masum bir şekilde orada duruyor. Siz bazen dengenizi kaybetseniz bile, onun başına kötü bir şey gelmedi mi hep dengeli bir yaşam sürer o... Ne o yoksa kıskandınız mı? Kıskanmayın canım, niye kıskanacaksınız ki? O sizi kıskanıyor mu? Çoğu kere beraber olursunuz onunla, o güzelim bacaklara sürtünür durursunuz, hissedersiniz onun bacaklarınızı, kendi bacaklarınızın yanında... Sonra çekip gittiniz mi bir yerlere o kendi bacakları ile yine yalnız takılır durur evinizin içinde... Yok efendim Müjde Ar'ın bacakları şöyleymiş. Vay anam babam Ebru Şallı'nın bacakları böyleymiş. Aman Efendim Rihanna'nın bacakları bir afetmiş... Boş ver sen onları, onu diyenler halt etmiş... Sütun gibi bacakların yanında onların bacaklarının hiç bir hükmü olmaz... Benimkinin bacakları ile kimseler aşık atamaz. Onu baştan peşin peşin söyleyeyim de, sonra küsmece, darılmaca olmasın. Siz de evime gelip bir görseniz o güzelim bacakları, mutlaka bana hak vereceksiniz, garanti ederim... Kırk yıldır aynı yastığa baş koymadıysanız bile aynı eve bacaklarınızı koymuşsunuzdur. Ha, siz iki bacağınızı koymuşsunuzdur, o da dört bacağını koymuştur. Güzelim albenili masanız dır o yılların eskitemediği... Ne misafirler ağırlamış, ne güzel sohbetler yapmışsınızdır onun ve ayaklarını üzerinde kim bilir? Yapan usta adeta bir heykeltıraş titizliği ile dört bacağına ayrı ayrı şekil vermiştir. Her ne kadar şimdiki zamanda böyle klasik ve güzel bacaklı masalar kalmadıysa da, geçmiş ustaların, zanaatkarların ellerinden böyle nadide mobilyalar insanların hizmetine titiz çalışmalarla sunulmuştur... Nasıl ayrılacağız ki senden, kırk yıla sığan, kırk yıldır devam eden bu birlikteliğe nasıl son vereceğiz? Eskimemek diye bir şey eşyanın tabiatına aykırı haliyle... Sen de eşya olduğun için, senin tabiatına da aykırı haliyle... Yine de seni asla unutmayacağız sevgili masamız... Hatıralar, senin başında yaptığımız gece gündüz sohbetler, hep kulaklarımızda çınlayıp duracak sen gittikten sonra, inan buna...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |