Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
İllaki her çocuk belli bir yaşa geldiği zaman anne ya da babasına sorar mutlaka ''Anne baba ben nasıl dünyaya geldim?'' Anne de baba da, soğuk terler döker, nasıl cevap verse bir türlü bulamaz. ''Yetişiiiiiin leylekleeeer.'' der ve yetişir leylekler annenin de babanın da imdadına... ''Seni leylekler getirdi evladım.'' ba ba ba ba ba ba ba ba! Neden leylek? Güvercin değil, serçe değil, papağan hiç değil, karga zaten olmaz, illa leylek de leylek. Hayır leylekler ne diyor acaba bu büyük iftiraya? Leyleklere sorsalar ''Ulan geri zekalılar bir çocuk doğdu mu en az üç beş kilo biz nasıl taşıyalım kilometrelerce uzak diyarlardan o bebekleri, düşer gagamızdan zaman zaman, o zaman da düşük yapılır, hanımlar bizi mi suçlayacaklar, kabul etmiyoruz bu suçlamaları, bebekler uyanın, hepiniz hastanelerde dünyaya geliyorsunuz, biz ne sizi ne de başkalarını getirmiyoruz gagalarımızda. Boşuna iftira atmayın bize.'' derler, mutlaka derler bunu... Anneler babalar vazgeçin artık bu kuyruklu yalandan. Anlatın çocuklara münasip bir dille dünyaya nasıl geldiklerini, bir sevginin tezahürü sonucunda kız ya da erkek olarak dünyaya merhaba dediklerini kafalarına anlayacakları şekilde sokun... Bir de çocuklar tamda beyinlerinin olgunlaşmaya başladığı bir zamanda yalanla, saptırmayla hayata başlarlar ve öyle giderse, sonrasında çocukların doğruyu bulması da zor olacaktır... Hiç bir şey diyemiyorsanız ''Biz sevdik birbirimizi, sarıldık birbirimize ve sonra siz dünyaya geldiniz.'' deyin bunu basitçe kafalarına sokun, inanın anlayacaklardır... İnsan olarak bütün leyleklerden özür diliyorum. Sevgili kuşlar, leyleklerimiz yaz aylarında ülkemize geliyor, bir müddet burada kaldıktan sonra kilometreler aşarak başka başka sıcak ülkelere gidiyorsunuz. Bizler Türk Milleti olarak sizleri çok seviyoruz, her zaman gelin başımızın üstünde yeriniz var. Çocukları getirme olayını da kısa zamanda akıllı anne ve babalarımız sağduyularıyla çözecektir mutlaka emin olun ki...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |