..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Düşünce dilden, dil düşünceden doğar. -Platon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Ahmet Savaş




5 Ekim 2001
Tanrı'nın Güldüğü An  
Ahmet Savaş
Tanrı'nın güldüğü andır, bir çocuğun güldüğü an..Oysa, yüzyıllardır yaşayan bir ihtiyar insan kadar yaşlı doğuyor artık çocuklar..


:CFAJ:
Tanrı'nın güldüğü andır, bir çocuğun güldüğü an..
Oysa, yüzyıllardır yaşayan bir ihtiyar insan kadar yaşlı doğuyor artık çocuklar..

Gülümseyen çocuk yüzlerini kartpostal tezgahlarına koyduk.. Dekolte giyimli kadın artist ve arka sokaklarındaki dramların gözükmediği şehir fotoğrafı kartpostallarının hemen yanı başına..
O kartpostal şehrin sokaklarında artık gökyüzündeki yıldızlar kadar kimsesiz çocuk var..
Yıldız dedim de, o çocuklardan birinin öyküsü geldi aklıma.. Taksim' de avarelik yaptığım günlerden birinde bir tinerci çocuk yaklaştı yanıma.. Birbirine kenetlediği ellerine nefesini üflerken " Abi paran var mı? " dedi.. Cebimden para çıkartırken hiç huyum olmadığı halde nedense sordum, " Tiner alacaksın değil mi? ".. Baygın gözlerle baktı, " Tinerimiz var abi, polisler bizim Yıldız'ı dövmüşler, ona ağrı kesici alacağız. " dedi..
Birlikte gittik eczaneye, eczacının bakışlarından zaten yanında ben olmasaydım ilacı alamayacağını anlamıştım.. Sonra biraz çekinerek beni Sıraselviler caddesinin arka sokaklarından birindeki yarı yıkık bir ahşap eve götürdü.. Onu gördüğümde, Taksim'in kim bilir kaç yıkım görmüş bu yarı yıkık eski Rum evinin tahtalarına sinmiş olan o vazgeçmişlik duygusunu hissettim.. Halbuki Yıldız henüz on beş yaşındaydı.. On beş yaşında, üç on kuruşa babası, dedesi yaşındaki insanlarla birlikte olmak zorunda kalan, tinerci küçük bir fahişeydi Yıldız.. On beş yaşındaki bir kızı bu hali ile altlarına alan insanların, aslında nasıl hayat fahişeleri olduklarını düşündükçe midem bulandı..
Adı Yıldız'dı o kızın.. Anne ve babası, kim bilir hangi ünlü yıldızdan etkilenip, doğan kızları da kendi dünyalarının yıldızı olsun diye koymuşlardı bu adı ona.. Yıldız, bazı geceler gökyüzünde rastladığım kayan, yaşamını söndüren on binlerce yıldızdan sadece biriydi..Ama ne yazık ki yaşadığı hayatın karanlık gecelerinde ışığını çoktan yitirmişti.. Gökyüzünde bir yıldızın kayması nasıl heyecan ve coşku veriyorsa insana, tam tersine çok acı veriyordu, yeryüzünde bir insan hayatının yitip gitmesi..

Bu kadar zulüm ve karanlığın yaşandığı yeryüzünde, Tanrı'nın tek güldüğü andı, bir çocuğun güldüğü an..

Şimdi, düşünün biraz..
Bunca doğa felaketi neden oluyor sanıyorsunuz?..
Dünya neden giderek mavisini yitiriyor sanıyorsunuz?..

Tanrı, gülmüyor artık..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hadi bana yalanlar yaz

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Ateistin Duasını Duymak İsterdim
Farz edin ki bu gece son
Siz gidin, ben gelmiyorum
Benim kelimelerim
Beni evcilleştiremeyeceksiniz
Bir kedinin kuyruğunu yakalama çabasıydı aşk
Yağmur ağladı melekler
Tükendik
insan ey!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Anne, toprağın üşümesin [Öykü]
Mektepli [Öykü]
Mahur Beste [Öykü]


Ahmet Savaş kimdir?

Bu satırların sahibi "hiç kimse olmak isteyen" bir adamdır. Yaşamın sadece kalbin iki atışı arasındaki zaman olduğunun farkındadır ve hayatı ciddiye almadan yaşamaktadır. Zaman ona elinde sadece kelimelerin, fotoğrafların ve anıların kalacağını öğretmiştir. İşte hepsi bu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Bana güzel bir masal anlatan herkesi severek okuyorum..


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet Savaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.