..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Tıp > Muhammed Rıdvan Kaya




29 Aralık 2024
Gerçeklik Algımız: Beynimizde Yaratılan Dünyanın İnandırıcılığı  
Muhammed Rıdvan Kaya
Caddedeki kalabalık, arabalar, korna sesleri, mağazalar, binalar... Bir caddeye baktığınızda gördüğünüz bu tablo size oldukça net ve gerçek gibi gelir. Bu nedenle, birçok insan gördükleri bu tablonun aslında beyinlerinde meydana geldiğini anlayamaz ve hepsini gerçek zannederek yanılır. Ancak, bu algı o kadar mükemmel bir şekilde yaratılmıştır ki, bunun dış dünyanın kendisi değil, zihnimizde oluşan bir kopya görüntü olduğunu anlamak neredeyse imkânsızdır. Görüntüyü bu kadar inandırıcı ve etkileyici yapan unsurlar mesafe, derinlik, renk, gölge, ışık gibi detaylardır. Bu unsurlar o kadar kusursuz bir biçimde kullanılmıştır ki, beynimizde üç boyutlu, renkli ve canlı bir görüntü haline gelirler. Sonsuz sayıdaki ayrıntının bu görüntüye eklenmesiyle, farkında olmadan tüm ömrümüz boyunca gerçek zannederek içinde yaşadığımız, aslında sadece zihnimizde muhatap olduğumuz bir dünya oluşur. Araba kullanırken kendinizi düşünün. Direksiyonu kendinizden bir kol mesafesi uzaklıkta, trafik lambalarını ise birkaç yüz metre ileride görürsünüz. Önünüzdeki araba yaklaşık 10 metre uzakta, ufuktaki dağlar ise kilometrelerce mesafededir. Ancak bu tahminlerin hepsi yanlıştır. Ne dağlar, ne de önünüzdeki araba o kadar uzaktadır. Aslında bütün görüntüler beynimizde, bir sinema perdesindeki gibi iki boyutlu bir yüzeyde yer alır. Gözümüze yansıyan görüntüler, televizyon ekranındaki görüntüler gibi iki boyutludur. Öyleyse, bu mesafe ve derinlik duygusu nasıl oluşur? Görüntülerde mesafe ve derinlik hissini uyandıran unsurlar; perspektif, gölge ve harekettir. Optik biliminde "mekan algısı" olarak adlandırılan bu algı, oldukça karmaşık sistemlerle sağlanır. Aslında gözümüze gelen görüntü sadece iki boyutludur; yüksekliği ve genişliği vardır. Ancak, her iki gözümüzün aynı anda farklı açılardan aldığı görüntüler beynimizde birleştirilir ve derinlik hissi oluşturulur. Bu durumu daha iyi anlamak için basit bir deney yapabilirsiniz: Sağ kolunuzu ileri uzatın ve işaret parmağınızı kaldırın. Gözlerinizi parmağınıza odaklayarak sırayla sağ ve sol gözlerinizi kapatıp açın. İki göze farklı iki görüntü geldiği için parmağınızın yer değiştirdiğini fark edeceksiniz. Aynı şekilde, gözlerinizi sırayla kapatarak yakındaki ve uzaktaki nesnelerin yer değiştirme derecesini gözlemleyebilirsiniz. Yakındaki nesneler daha fazla kayarken, uzaktaki nesneler daha az kayar.


:BB:
Caddedeki kalabalık, arabalar, korna sesleri, mağazalar, binalar... Bir caddeye baktığınızda gördüğünüz bu tablo size oldukça net ve gerçek gibi gelir. Bu nedenle, birçok insan gördükleri bu tablonun aslında beyinlerinde meydana geldiğini anlayamaz ve hepsini gerçek zannederek yanılır. Ancak, bu algı o kadar mükemmel bir şekilde yaratılmıştır ki, bunun dış dünyanın kendisi değil, zihnimizde oluşan bir kopya görüntü olduğunu anlamak neredeyse imkânsızdır. Görüntüyü bu kadar inandırıcı ve etkileyici yapan unsurlar mesafe, derinlik, renk, gölge, ışık gibi detaylardır. Bu unsurlar o kadar kusursuz bir biçimde kullanılmıştır ki, beynimizde üç boyutlu, renkli ve canlı bir görüntü haline gelirler. Sonsuz sayıdaki ayrıntının bu görüntüye eklenmesiyle, farkında olmadan tüm ömrümüz boyunca gerçek zannederek içinde yaşadığımız, aslında sadece zihnimizde muhatap olduğumuz bir dünya oluşur. Araba kullanırken kendinizi düşünün. Direksiyonu kendinizden bir kol mesafesi uzaklıkta, trafik lambalarını ise birkaç yüz metre ileride görürsünüz. Önünüzdeki araba yaklaşık 10 metre uzakta, ufuktaki dağlar ise kilometrelerce mesafededir. Ancak bu tahminlerin hepsi yanlıştır. Ne dağlar, ne de önünüzdeki araba o kadar uzaktadır. Aslında bütün görüntüler beynimizde, bir sinema perdesindeki gibi iki boyutlu bir yüzeyde yer alır. Gözümüze yansıyan görüntüler, televizyon ekranındaki görüntüler gibi iki boyutludur. Öyleyse, bu mesafe ve derinlik duygusu nasıl oluşur? Görüntülerde mesafe ve derinlik hissini uyandıran unsurlar; perspektif, gölge ve harekettir. Optik biliminde "mekan algısı" olarak adlandırılan bu algı, oldukça karmaşık sistemlerle sağlanır. Aslında gözümüze gelen görüntü sadece iki boyutludur; yüksekliği ve genişliği vardır. Ancak, her iki gözümüzün aynı anda farklı açılardan aldığı görüntüler beynimizde birleştirilir ve derinlik hissi oluşturulur. Bu durumu daha iyi anlamak için basit bir deney yapabilirsiniz: Sağ kolunuzu ileri uzatın ve işaret parmağınızı kaldırın. Gözlerinizi parmağınıza odaklayarak sırayla sağ ve sol gözlerinizi kapatıp açın. İki göze farklı iki görüntü geldiği için parmağınızın yer değiştirdiğini fark edeceksiniz. Aynı şekilde, gözlerinizi sırayla kapatarak yakındaki ve uzaktaki nesnelerin yer değiştirme derecesini gözlemleyebilirsiniz. Yakındaki nesneler daha fazla kayarken, uzaktaki nesneler daha az kayar.
İki boyutlu bir retinada derinlik hissinin oluşumu, ressamların kullandığı tekniklere çok benzer. Ressamlar, perspektif, gölge, doku değişimi gibi unsurlarla iki boyutlu bir yüzeyde derinlik ve gerçeklik hissi yaratırlar. Örneğin, doku değişimi derinlik algısında önemli bir rol oynar. Yakındaki yüzeyler daha detaylı, uzaktaki yüzeyler ise daha silik görünür. Başarılı ressamların tablolarında gölge, ışık ve perspektif unsurlarını kullanarak elde ettikleri gerçeklik hissi, beynimizin algı mekanizmasıyla birebir benzerlik gösterir. Tren raylarının ufukta birleşmesi ya da uzaktaki ağaçların daha küçük çizilmesi gibi yöntemlerle mesafe hissi yaratılır. Beynimizde de benzer şekilde derinlik algısı oluşur; ışık, gölge ve ayrıntılar ne kadar detaylı işlenirse görüntü o kadar gerçekçi olur ve duyularımızı aldatır.
Beynimizdeki görme merkezi, bir kredi kartı büyüklüğündedir. Buna rağmen binlerce kilometre uzaktaki yıldızlar, Ay, Güneş ya da elinizdeki bardak gibi tüm görüntüler bu küçük alana sığdırılır. Örneğin, ufukta kaybolan bir gemi, aslında sizden kilometrelerce uzakta değildir; beyninizin içindedir. Aynı şekilde, evinizin önündeki ağaç ya da denizde yol alan bir gemi de beyninizdeki görme merkezinde, tek bir yüzey üzerinde yer alır. Bu gerçeklik, rüyalarda da açıkça görülür. Rüyalarınızda, tamamen hayali dünyalar içinde yürür, nesnelerle etkileşime girersiniz. Ancak bu dünyaların hiçbir maddi karşılığı yoktur; her şey zihninizde oluşur. Rüyanızda gördüğünüz beden bile tamamen zihninizin ürünüdür.
Algılarımızın dış dünyadaki maddi bir karşılığa dayanması gerekmez. Simülatörler ve rüyalar, bu gerçeği kanıtlar. Örneğin, görme engelli bireyler üzerinde yapılan bir deneyde, görüntüleri titreşimlere dönüştüren cihazlar kullanılmıştır. Bu cihazlar aracılığıyla görme engelli bireylerin beyinleri, dış dünyadan uyarılar alarak görüntüler oluşturmuştur. Bu kişiler, görüntüler büyüyormuş gibi hissettiklerinde refleks olarak kendilerini koruma davranışları sergilemişlerdir.
Sonuç olarak, algıladığımız dünyanın, zihnimizde oluşan bir kopya olduğunu anlamak zor olabilir. Ancak bilimsel bulgular, gördüğümüz, duyduğumuz ve hissettiğimiz her şeyin beynimizde meydana geldiğini ve dış dünyanın bir "yansıması" olduğunu göstermektedir. Gerçek dediğimiz dünya, aslında zihnimizde oluşan bir algılar dünyasından ibarettir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın tıp kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnsanı İnsan Yapan Şey: Ruh ve Bilinç Arayışı
Beynimizde Oluşan Dünyanın Gerçekliği: Algı ve Gerçek Arasındaki Sınırlar
Evrende Işık, Renk ve Ses Var mı?
Algı, Gerçeklik ve Materyalist Paradoks: İnsan Bedeninin Sorgulaması
Görme Algısının Bilimsel İncelemesi

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ruh, Varlık ve İlahi Hakikat
Haeckel’in Recapitulation Teorisi ve Bilimsel Çöküşü
Maddenin Gerçek Mahiyeti ve Allah'ın Kudreti
Hücrenin Kompleksliği ve Evrim Teorisinin Açıklama Yetersizliği
Kuantum Fiziği Perspektifinden Algılar: Gerçeklik ve Beynin Yorumlama Mekanizması
Evrim Sürecindeki Sorunlar ve Balıkların Kara Hayatına Geçişi Üzerine Tartışmalar
Evrim Teorisinin Eleştirisi: Bilimsel Geçerliliği ve Tartışmalı Noktalar
Evrim Gerçekten Bilimsel Bir Temele Dayanıyor Mu?
İnsan Evrimi: Çelişkiler ve Bilimsel Bulgular
Zaman Algısı ve İzafiyet: İnsan Bilincinin Gerçeklik Üzerindeki Rolü

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Şirk ve Aşkın İzdüşümleri: Bir İnsanlık Draması [Deneme]
Sadakat: İman ve İhlasın Gücü [Deneme]
İbadetin Dili: Anlam ve Farkındalık Üzerine Bir İnceleme [Deneme]
Yılbaşı ve İslam Perspektifi [Deneme]
Firavun’un Sihirbazlarla Pazarlığı: Demokrasi ve İktidarın Maskesi [Deneme]
Namaz Vakitleri ve Kolaylıklar: Kur'an Perspektifinden Bir İnceleme [Deneme]
İnsan ve Yaratıcı Arasındaki İlişki [Deneme]
Buhârî ve Pavlus: İslam ve Hristiyanlık Üzerindeki Etkileri [Deneme]
Şükür ve Şeytanın Engelleri: İnsanın Allah’a Yakınlaşması İçin Bir Yol [Deneme]
Modern Dünyada Cinsellik: Değersizlik ve Tüketim Üzerine [Deneme]


Muhammed Rıdvan Kaya kimdir?

Merhaba ben Muhammed Rıdvan Kaya 2014 yılından 2021 yılına kadar çeşitli platformlarda dini paylaşımlar yaptım. Birgün Herkes Etik Hacker Olur, Yapay Zekayı Herkes Öğrenir, Herkes Prompt Mühendisidir, 2024 YKS TERCİHLERİ İÇİN REHBER KLAVUZ kitaplarının yazarıyım.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Muhammed Rıdvan Kaya , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.