geçip gidiyor ömür dediğin. yoksul omuzlarına yorgun kuşlar, ağaran saçlarına hırçın sonbahar tünüyor. Penceresine kör, sağır ve dilsiz yıllar, arsız ve hoyrat hatıralar vuruyor. Sokakları tenha, kaldırımları yabancı, hanesi ışıksız, çocukları sevinçsiz. Güneş pervazlara yitip giden günlerin, sönüp biten aşkların, akşam sarısı kederlerin, yağmurlu ve sabıkalı sokakların, sevgiliye adanan bakışların küllenen hatırasını nakşederken, en derin hüzünlerin en mazlum sinelere çekildiği, en melül yüreklerin en mahzun saatlere sığındığı zaman ve mekan. İnsanı iliklerine ve hücrelerine kadar sığlaştıran bir tebessüm bırakıyor yaşam. Kırılgan ve nazenin yüreğini, dünyayı sığdırdığı gözlerini, uykularına dar gelen düşlerini saklıyor çocuk. Gazozsuz, resimsiz, adsız ana ve babasız bayram anıları, Resimli sakızlar, uzamış yağlı saçlar, ayağından büyük ayakkabı, rengi ağarmış önlük, yaklaştıkça uzayan okul yolları.Babanın zamanı çatlatacak yıldızları bir bir avuçlayıp söndürecek sabrı ve kahrı . Umudu çiftkanatlı kırlangıç, hüznü kuyruğunu yitirmiş uçurtma, tebessümü beyhude, yaprakları sararmış, mevsimi hazan.Yol meçhul, yolcu tedirgin .Sırtlanlar, devedikenleri, ömür tacirleri şehrin en işlek caddesine kurmuşlar tezgahlarını. Ne alırsan bedeli ömür. Merhamet; kalbin titrediği an.Yeryüzü bir yanında hicran, bir yanında rahmet. Yeşil bir vadiye açılır düşler. Binlerce kuş uçuşur, binlerce çiçek tomurcuğa durar. Gülümserdi; gülümserlerdi Ağlardı; ağlarlardı. Bir yanı uçurum olurdu, sırma saçlılar gülümseyen yüzler için. Bir yanı vaha; kırılgan insanlara, ömrünü tüketen şehre, umudunu pazarlayan çocuklara, şikayetsiz kuşlara, çocuksuz annelere, penceresiz hanelere, minaresiz camilere, O yorgun, o eski ve yoksul gözlerini hayatın ve merhametin sırça sarayını çatlatan düşlerini, şehir şehir dolaştırıp, mutlu, kaygısız ve merhametsiz insanlara sunardı. Hayatta olmak, şehri baştan başa geçip yetim bir çocuk gibi kalbini, gözlerinin, ellerini ve gönlünü bırakıp; yanına sitem ve isyandan başka bir azık almadan tozlu hatıraları, solmuş ve pörsümüş künyeyi yol eyleyip çiçesiz bahçelere, rahmetsiz şehirlere, kalbi daralan annesiz çocuklara yürümek,yürümek ...
Geçip gidiyor ömür, tebessüm beyhude, yapraklar sararmış , mevsim hazan
:: Güzel |
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
|
11 Şubat 2005 |
|
| Merhaba Sevgili Muhittin Ulupınar;
Yine güzel bir yazı.....Ancak çok karamsar....Paragraf olmayınca, bir de uzun cümleler olunca; ekranda okumak ve doğru anlamak biraz zor oluyor.....Bütünüyle güzeldi, etkileyiciydi...Sevgiyle kalın....Kâmuran Esen |
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.