..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Kesinlikle Karşıyım! > Mehmet Atılgan




2 Mayıs 2005
Eleştiri Özgürlüğü ve Hoşgörü  
Eleştirinin sınırlarını iyi çizmeli... Hoşgörünün olmadığı yerde çatışma olur

Mehmet Atılgan


Eleştiri özgürlüğü, kimseye hakaret, iftira hakkı vermez... Ama, eleştirilere karşı hoşgörülü olmayanlar da, toplumda çatışmalara yolaçtığı gibi, bu süreçten en büyük zararı da kendileri görür.


:CJGI:
Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın basına karşı açtığı ceza ve tazminat davalarının sayısı kaça ulaştı saymakta güçlük çekiyoruz.
Nerdeyse moda haline geldi basına karşı dava açmak… Başbakan Erdoğan, belki de cumhuriyet kurulalı bari başbakanlık yapmış kişiler arasında en fazla dava açan kişi oldu. 2.5 yıllık başbakanlık sürecinde, 10’larca yıl başbakanlık yapan Demirel’i, Ecevit’i dava açmada sollaması pek hayra alamet değil gibi. Hele son olarak bir karikatür dergisine açtığı 40 milyar liralık tazminat davası Başbakan’ın başını biraz ağrıtacak gibi görünüyor. Çünkü konu uluslar arası boyuta taşındı ve başta AB ülkeleri olmak üzere tüm Batı’da büyük tepki oluşturdu. Hatta Ekim ayında başlayacak AB görüşmeleri öncesinde Türkiye’den istenen kriterler arasında bile yer aldı.
Eleştiri özgürlüğü elbette, insanlara ve kurumlara hakaret ve iftira etme hakkı tanımaz. Kimsenin özel yaşamına, kişiliğine, aile yaşamına saygısızlık yapma özgürlüğü olamaz. Ancak, topluma mâl olmuş ve kamuoyuyla sürekli iç içe olan kişiler, siyasetçiler, sanatçılar da eleştiriyi baştan kabul ederek o mevkilere, makamlara geldiklerini unutmamalıdır. Attıkları her adımı, toplumu ilgilendiren kişiler, toplumdan ve basından gelecek eleştirilere karşı da hazır olmalıdır. En çok hoşgörüyü de onların göstermesi gerekir.Her yazılana, her eleştiriye tekzip hakkını, dava hakkını kullananlar, bazılarında haklı dahi olsalar, zamanla yıpranırlar ve hak etmedikleri zamanlarda bile eleştirilerin hedefi hâline gelirler. Bu kişiler, yazılan yazıların 100 kişi tarafından okunursa, tekziplerin 200 kişi tarafından okunacağını da bilmelidirler ve o yazı gerçekten kendilerini rencide ettiyse, küçük düşürdüyse, bunun tekzip edilmesiyle daha fazla kişi tarafından öğrenileceğini ve rencide olma derecesinin artacağını göz önünde bulundurmalıdır.
Başbakan’ın basına karşı dava açma alışkanlığını birçok bakan, belediye başkanı ve diğer yöneticiler de örnek almış olacak ki, adliyeler basına karşı açılan davlardan geçilmiyor. Bu hak, bu kadar basit kullanılmamalı. Eleştiri ile hakaret ve iftira müesseselerinin bu denli birbirine karıştırılması sonucunda her ne kadar dava edilen basın mensupları zarar görseler de, dava açanlar da toplum nezdinde yıpranıyorlar ve insanların siyaset, sanat, sivil toplum örgütleri gibi kurumlara karşı güvenleri sarsılıyor.
1970’li yılların başında Nihat Erim başbakandır. Rahmetli Aşık Mahsuni Şerif, o dönemlerde uygulanan idam infazlarına karşı bir türkü okur. Başbakan Nihat Erim’i hedef alan “Erim Erim eriyesin/ Sürüm sürüm sürünesin/Denizler’de boğulasın/Yılan Çayan yesin seni” diye başlayan türkü nedeniyle Sıkıyönetim Mahkemesi kamu davası açar. Eğer dava sadece kamu davası olursa ceza miktarı düşük uygulanacaktır. Türkünün muhatabı Başbakan Nihat Erim de davacı olursa, ceza artacaktır. Sıkıyönetim Mahkemesi Başbakan’a Mahsuni’den davacı olup olmadığını sorar. Nihat Erim davacı olmadığını bildirir ve “Bir ülkenin ozanı, Başbakan’ı sevmek ve onun yaptıklarını onaylamak zorunda değildir” der. Rahmetli Erim’in bu sözünü Mahsuni yaşamı boyunca unutmaz ve “Erim erim eriyesin” diye türkü yazdığı Erim’i hep takdirle anar. “Avrupa eğitimi görmüş, kültürlü, asil insanın hâli bir başka” diye övgüyle sözeder. Nihat Erim istese, Mahsuni’nin hapis cezasının artırılmasını sağlar ve belki de yüklü bir miktar tazminat da alabilirdi. Ama o öyle yapmadı ve kendisini hiç sevmeyen bir ozan tarafından saygıyla anılır.
Şimdilerde her yazılana, çizilene dava açan siyasetçiler, sanatçılar, özel-tüzel kişiler de Nihat Erim’in bu hoşgörüsünü gösterse de, saygıyla anılsa… Ama onlar, üç-beş kuruş tazminatı yeğliyorlar. Kendileri bilir, canları sağolsun da, güzel sözlerle, saygıyla anılmak, üç-beş kuruştan veya birilerinin hapis cezası almasını sağlamaktan daha erdemli bir davranış sanıyorum.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Basın mı?
Gönderen: nida / İstanbul/Türkiye
5 Mayıs 2005
Televole, Acun firrda, pazar keyfi... Geceleri muhabbet tellalları parsellemiş. Sabah radyolardan ahkam kesen, zinhar kuş beyinlilere... Aynı kanal serüveninin don ayrı yırtmaç, patiska eleementleri. Deyuzlar! Peyrizden öte lahana turşularına özrüm. Sabah hamam tellalı, keseci kambur insanlara...

:: Erdem
Gönderen: Murat M. UĞURLU / İstanbul/Türkiye
3 Mayıs 2005
Güncel ve anlamlı bir konuya değinmişsiniz. Hoşgörüyü dile dolamakla, hoşgörülü olmak, demokrasi diye diye yollara düşüp,sonunda demokrasi katline ulaşmak... Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz... Bu sözleri bile bilmezden gelmek, ne garip değil mi? Onlardır ki,erdemli davranmak yerine,erdemlileri davranamaz kale getirmeyi amaç edinmişledir.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Türkiye'de Demokrat Olmak Zor!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Mönüsüz Aşk [Şiir]
Beceremedim İşte [Şiir]
Ptt Ne İş Yapar? [Öykü]
Abdallar ve Kırşehir'e Üniversite [Öykü]
Kendini "Ti"ye Almak Erdemdir [Öykü]
Yaşanmış Kırşehir Esprileri [Öykü]
Bu Ne Türkü Âh!.. [Öykü]
Rakı Ucuz Olsa Da, Çoluk - Çocuğa da İçirsek!.. [Öykü]
Bu Senenin Modası Sizce Ne? [Öykü]
Zevkler ve Renkler Tartışılmaz mı? [Öykü]


Mehmet Atılgan kimdir?

20 yıldır yazıyorum. Daha çok güncel olayları, sorunları, çelişkileri makale olarak yazmaya çalışıyorum. Takıntılar, çelişkiler, aksaklıklar, aykırılıklar dikkatimi çeker. Şirin Kırşehir; Kaman ve Ceviz:; Çukurova'dan Kaman'a Dadaloğlu adlarında 3 kitabım yayınlandı.

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşar Kemal, Gorki, Aziz Nesin, Zülfü Livaneli, Uğur Mumcu, Üstün Dökmen gibi yazarlarla; Hasan Pulur, Selahattin Duman, Deniz Som, Melih Aşık gibi gazetecileri beğeniyle okurum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Atılgan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.