..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan özgür doğar, ama her yanı zincire vurulmuştur. -Rouesseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > yaşar çetinkaya




6 Ocak 2006
Kestane Masalı  
yaşar çetinkaya
"Bunlar da pişti nine!...Ben soymaya başlıyorum hadi sen dünkü masalın devamını düşün..." Hayatımın en doyumsuz anlarıydı onlar. Bir tabak kızarmış, soyulmuş kestane ve ninem...


:CCAE:
"Bunlar da pişti nine!...Ben soymaya başlıyorum hadi sen dünkü masalın devamını düşün..."

Hayatımın en doyumsuz anlarıydı onlar. Bir tabak kızarmış, soyulmuş kestane ve ninem... Dışarının buz gibi havasına rağmen ninemin o eski kömür sobalı odası ve sıcaklığı... Saatlerce ağzım açık, ninemin dizinin dibinde dinlediğim "tek gözlü dev" masalları...

Her şeyden önce eski kömür sobasına bir iki parça odun atılırdı.Ben odunları getirirdim, ninem de sobaya doldururdu. Ve en sevdiğim şeyi söylerdi sonra,
"Biz sobayı besleyelim ki, sonra o da bizi beslesin..." Çünkü bu, birazdan nar gibi kızaracak kestanelerin habercisiydi benim için. Sonra kestaneleri getirir, bir bir çizerdik. bunun da sebebini açıklardı ninem,
"Güzel koku kestanelerin dışına çıksın da melekler evimize gelsin." Sobanın üstüne attık mı da onları, meleklerin gelişini izlerdik beraber. Yatardım ninemin kucağına ve bir gün önceki masalın devamını beklemeye başlardım. Ne güzeldi o sabırsız bekleyiş... Bir yandan kokusu yavaş yavaş yayılan kestanelerin, bir yandan masalın sabırsızlığı canıma tak dediğinde de, kalkar ninemin üstüne atlayıverirdim. Zavallı ninem, nasıl da severdi beni... "Bana vurman değil, kucağımdan kalkman üzer beni" derdi. Ben de masalın sonuna kadar hiç kıpırdamazdım yerimden.

Ninemin dudakları her kelimede hayallere açılan birer kapıydı bende. Dinledikçe dalıp dalıp giderdim uzaklara. Benim hayatıma ne zman girecekti o tek gözlü devler, belki de bunu düşünürdüm. Sonra âniden gözlerimi açar, sorardım:
"Nine...' Peki o tek gözlü devler hâlâ yaşıyorlar mı? Gelirler mi buraya da?..." Başımdaki elinin şefkatiyle ve gözleriyle yüreğime doldurduğu şefkatiyle yüzüme bakıp:
"Eğer sen, tek gözlü devin evindeki çocuk gibi yaramazlık yapar ve iyi bir insan olmazsan neden gelmesinler..."

Masal beş dakikalığına ara verir, kestaneleri çevirirdik sonra. Ne de güzel kokarlardı. Tadından çok, kokusu doyururdu insanı. Hatırlıyorum da ninemle ilk defa kestane pişirdiğimizde maşa kullanmadan elimle alıvermiştim de parmağım nasıl da kabarıp, su toplamıştı. "Bak melekler elin yandı diye ağlamış, gözyaşları da parmağına dolmuş" demişti ninecim...

Şimdi düşünüyorum da ne güzel günlermiş onlar. Ninemin masalları, odun sobasının kestaneleri, meleklerin gözyaşları... Ya melekler ağlamıyor artık hiç, ya da benim parmağım odun sobasında pişmiş kestanelerden yanıp, su toplamuyor... Ya ninemin dizine yatıp masallarını dinleyemiyorum, ya da sağır olmuşum, duyamıyorum... Ne olmuşsa olmuş, bilmiyorum, anlayamıyorum, ama birileri sanki bizim kestanelerimizi çalmış... Ya da odun sobasını üstüne bir kova soğuk su dökmüş birisi... Artık ne kestanelerimiz pişiyor, ne de onların kokusuna melekler evimize geliyor...


.Eleştiriler & Yorumlar

:: özlem kokuyor
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
15 Ocak 2006
Sevgili Yaşar Çetinkaya; Özlem ve sevgi dolu anlatını severek okudum.Hemen bitiverdi.Oysa anlatım, öyle sarmıştı ki beni!Eminim , kısa geçmişine ait bize anlatacak daha çok şeyin var.Bu, satırlarından belli.Senin kestane masalı bana, çocukluğumun "Buz Masalı" nı anımsattı.Daha doğrusu buz ansını.Kışın evimizin çatısından sarkıp, penceremizin önüne kadar gelen kol gibi buzların öyküsünü:Çok kar yağardı çocukluğumda.Yarım metre, bir metre pamuk yığını gibi.Evlerin çatısından kol gibi buzlar sarkardı.Şeffaf, güneşte pırıl pırıl parlayan buzlar.Biz üç kardeş o buzları kırıp yemek isterdik.Çocukluk işte.Annem de izin vermezdi.Biz ısrar edince de; bize üç tane buz kırar, sobanın üstündeki yedeğin( içi solu, yanlarında kulpu olan kapaklı su kabı) içine atardı ısınsın diye.İnanırdık.Bizi kandırmak çok kolaydı.Bir müddet sonra yedeğin kapağını açtığımızda, buzların yok olduğunu hayretle görürdük.Güya annem de şaşırırdı bizimle birlikte."Allah Allah!Nereye gitti buzlar?" diye....Oysa şimdi, buz yemek isteyecek bir çocuk düşünemiyorum.Çünkü onların, yiyecek çok şeyi var.Ama çocukluklarına ait bize anlatacakları fazla birşeyleri olmasa gerek....Sevgili Yaşar!YAZMAYA DEVAM.Eminim bize anlatacak çok şeyin var.....Sevgiyle kal...Kâmuran ESEN




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Resim Altı - Çay -
Ege'de Yaz Başkadır
Resim Altı - Sultan Ana -
Dönme Dolap
Resim Altı - Pencere -
Resim Altı - Söz Sizde -
Beni Kandıran Çocuklar
Teşekkürü Tefekkür Maksadıyla...
Elienor ve Darcy
Sonunda Bulduk...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Timsal-i Hal
Sessizliğin Feryadı
Sana Gitme Demeyeceğim, Ama...
Yıllar Sonra
Hayat Notları
İyi ki Varsın...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Zamansız [Şiir]
Konstantinapol'de Bir Sabah [Şiir]
İnsanlar [Şiir]
Nisan Özlemi [Şiir]
Humar Sancısı [Şiir]
Değişiyoruz 2 [Şiir]
Zaman [Şiir]
Dünya Esiri [Şiir]
Mirza ile Meryem... [Şiir]
Merhabâ... [Şiir]


yaşar çetinkaya kimdir?

Yazmak. . . Önce hissetmek sonradan kenara köşeye iliştirdiklerini not almak işte. . . Yani 'kâtibiyiz aslında ruhumuzun'. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Fuzûlî, Nefî, Şeyhî, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Cahit Sıtkı, Özdemir Asaf, Orhan Veli Kanık


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © yaşar çetinkaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.