Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher |
|
||||||||||
|
Sabır… Mecnunun gözleri kör eden, ayaklarını yerden kesen bir aşka, bir ömür sabrettiği gibi… Yusuf’un küfür zindanında Zeliha’ya haykırışı, Musa’nın, “saray çocuğu” olup da koca bir zihniyeti yıkışı ve Veysel’in görmeyen gözleriyle yazdığı nota kadar anlamlıdır… Yarım kalmış bir tuğla dizisinin tamamlanmamış en son noktasına koy bu cevheri… Hakkaniyeti bir Afrikalı çocuğa çok görenlerle, “sevgi bencili” arasında ne fark olabilir ki! Merhameti kalbinde kilitlemiş bir adamla, mezarda yatan bir diğeri arasında ne gibi bir bağıntı kurulabilir ki! Evet, bazen zorbalık, iyiliği halt edebilir. Bunun bir kazanım olduğunu söylüyorsan, “payına düşen dünyalık kârınla” ayrılsın evrenden… Erdem, bazen aç kalmaktır. Son bozukluğu bastonlu, yaşlı dilenciye uzatabilmektir. Tanıdığımız bir çocuğun yanına varıp, çocukluğu bir kez daha yaşamaktır. Erdem, bir teheccüd vakti, tatlı uykuyu bölüp de dakikalarca ağlayabilmektir. Ya da Kuşluk’ta doğarken güneş, cama yansıyan güneşe birkaç kelam savurabilmektir… Ne kalır ki geriye… Beraberimizde götüreceğimiz birkaç küçük çeyizlik bile olmayacakken üzerimizde; çırılçıplak bir beden, Üstelik korkuyorken, Üstelik en sevdiğimiz bile yanımızda yokken ve bunların farkında olup da hiçbir tepki veremiyorken… Bu kırışıklık kapanmaz. Şu göz halkalarında toplanan… Alnındaki ince ince döşenmiş çizikler; ne pudra, ne maskara… Beyazlarını kapatmak için de “insan yaratma şirketlerinin” ürettiği kozmetik boyalar da, içindeki gerçeği örtmeyecek hiçbir zaman… Akan zamana tersten yaklaşmaya çalışmak, kendini inkâr eden insanın son numaralarından gayrı ne olabilir ki… Hayat sonbahar… Bizler de yaprak gibiyiz sanki… Her mevsim solup doğaya karışan şu yapraklar, ne kadar da benziyoruz onlara… Her mevsim yepyeni yapraklar selamlıyor yeryüzünü… Yaz biz? İnsanlar doğuyor ve ölüyor. Yaşam döngüsünde hiç kimse bu “felaket zinciri” anlamlandıramıyor. “Gidenlerin” yerine her mevsim “gelenlerin” olmasından mıdır, bu buhrana anlam verememek? Gönlüm sabır!... Tüm çırpınışlarımız, insanlık libasını kuşanmış parlak ay ışığı olabilmek için olsun! Aşkım sabır! Tüm sevgimiz, bu kutsiyeti yaşatmak için olsun… Kıskanmadan ver sevgini bana, gurur yapmadan… Teslim ederken canımı, iki şey olacak aklımı kurcalayan; “Gidenler” ve geride “Kalanlar” Bana iyi bir evlat ver, kalanlar için gönlüm ferah olsun! Bana sıratın müstakim bir aşk ver. Ver ki, “gidenler” olarak azığım olsun! Sabır! Bir gece secdeye vardığında, şahdamarında bir gücün dolaştığını fark etmektir. Çünkü odur şahdamarımızdan daha yakın olan, bize en yakın!.. Ellerini kenetleyip düşündüğünde, biçimsel olarak bu garip döngünün, öz de ise, geri gelemeyişin riskini anla! Anla ki, Seni “her şeye rağmen” bir aşkla sevdiğimi bil! Anla ki, gözlerinin hatırına değil, gönlümde sonsuzluğa açılan bir yol edasıyla sevdiğimi bil! Seni “bembeyaz” sevdim. Seni bir çocuğun masum bakışlarındaki “melek edasıyla” sevdim. Sabır bir dervişin azığıdır derdi babam. Ve acele kararlar en büyük felakettir insanoğluna. Dişi kırıldığında bile “Onları affet Allah’ım” diyen bir peygamberin ümmeti için anlamak zor değil… Sabır…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |