Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher |
|
||||||||||
|
Aklın alamayacağı kadar masum, şiirlere konu olacak kadar duygulu aşklar, kalbimi yerle yeksan eden ayrılıklar yaşadım. Mutlu oldum çoğu zaman. Pamuklara sarıp sarmalayıp yüreğimin başköşesine oturttum aşkı. Gözümden sakındım. Çocuksu heyecanlar yaşadım. Bir uçurtmanın kanadına takılıp avare deli divane döndüm durdum. Hayat bana ben hayata daha bir güzel bakar oldum. Yatağına sığmayan nehirler gibi çağladım durdum. Gözüm görmedi, kulağım duymadı dünya ayağımın altından kaydı gitti de haberim olmadı. Hasret gelip kapımı çaldığında, sevdiğim yanı başımdayken birlikte nefes almayı, elleri avuçlarımdayken tenine dokunmayı, gözleri gözlerimdeyken gülüşünü, araya mesafeler girdiğinde ise varlığında yokluğunu, yokluğunda varlığını özledim. Kıskançlık, sinsi bir düşman misali damarlarımda dolaşmaya başladığında, çiçekten, böcekten, dokunduğu her şeyden, söylediği ya da söyleyeceği her sözden, olur olmaz her şeyden kıskandım. Ve iki ezeli düşman... Yalan ve ihanet... Beni arkadan vurmaya çalışan çift başlı hançer misali karşımda belirdiğinde, yüreğim yandı. İçim acıdı. Kırıldım... İncindim... Gözyaşlarımı, mutsuzluğuma katık edip kardeşçe mutluluk oyunları oynadım. Bir volkan misali kendi içimde yandım durdum, sonunda benden kalanları yine yüreğime savurdum. Aşk... Öyle hassas, öyle narin, öyle kırılgan ve öyle büyüleyici bir şeydi ki buna inandım. Ve aşk camdandı ben onu anladım. Ateş cama nasıl can veriyorsa, aşkta insana can veriyordu. Sihrini varlığının benzersiz biçiminde taşıyan cam, maddenin halleri içinde nasıl zarafetle dans ediyor, özverili ve duyarlı insanların ellerinde nasıl bir sanat eserine dönüşüyorsa, Aşk ta insan doğasının her dalında hizmet verip, kendini ispatlamaya var olmaya çalışıyordu. Onu biçimlendirmek, korumak da bize kalıyordu. Derler ki! Hayatın en hüzünlü anı mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın an dır. İşte öylesi anlarda, ister istemez ellerimin arasından kayıp giden, tuzla buz olan aşk her defasında cam kırıkları misali yüreğime saplanıyordu. Ayrılıklar, Hüzünler, Her seferinde kapımı çalan, Gözyaşlarım var. Yüreğimde cam kırıkları Yüreğimde can kırıkları var Ne yana dönsem o yana batar Ne yana dönsem o yanım kanar… Nilgün SARIGÜL
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nilgün SARIGÜL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |