Mutlu köle çoktur. -Darwin |
|
||||||||||
|
Yola çıkmak bir yurda, bir eve doğru mudur hep? Ya yurttan, evden uzaklara doğru çıktığımız yolculuklar yok mudur? Her yola çıkış, uzaklaşmalar ve yakınlaşmaları içerir…Geçmişle gelecek arasındaki o daracık şimdinin sokaklarında adım atmak değil midir yaşamak? Hayatın arka sokaklarından meydanlara, çukurlarından vadilerinden doruklarına doğru sürüklenmelerle, savrulmalarla ve yönelişlerle geçmez mi ömrümüz? Bir yerden yola çıkmak aynı zamanda kendimizden de yola çıkmaktır. Ulaşmak istediğimiz bir kişiyse, kurmak istediğimiz bir diyalog ve iletişim ise, yolculuk anlamlar ve değerler bağlamında yapılan bir etkinlikler-eylemler bütününe dönüşür. Ama çoğu zaman hayatın karmaşasında, büyük şehirlerin gürültüsünde ve hızla dönen zaman çarkının ezgilerinde farkında olamıyoruz, içinde yer aldığımız bütünlüğün. Bulunduğumuz yer ve zaman da, bir yolculuk sonucunda geldiğimiz yer ve zamandır. Gecenin karanlıklarından geçmeden sabahın aydınlığına, kışın dondurucu ayazından geçmeden baharın tatlı sıcaklığına ve acıların hüzünlerin içimizdeki yaralarını sarmadan sevinçlerin tadına varabilir miyiz? Bazen gözlerimizden süzülen yaşlar, boğazımızı tıkayan düğümler ve içimizi kaplayan bulutlar uzun ve uzak yollardan çıkıp gelmişlerdir. Bir küçük gülümseyişin bile ardında nice sevgi ve anlayış dolu çabaların ve yaşantıların kökleri saklı değil midir? Yalnızca varacağı istasyonu, ineceği durağı ve çıkacağı limanı düşünen, aklını ve yüreğini böylesi sonuçlara ve sonuç durumundaki unsurlara odaklayan bir kişi, ne üzerinde yürüdüğü yolun, ne geçtiği şehirlerin ne de karşılaştığı kişilerin farkındadır. Yolda bulunduğumuz her anda ve yerde, hayatın sonsuz gerçekliği de yer alır. Bu gerçeklik ise sonradan yaşanamaz. Ancak anı yaşarken de geçmiş ve geleceğin iç içe geçtiğini söylemek mümkündür. İçinde bulunduğumuz anda, yakın ve uzak geçmişin anıları-yaşantıları ve aynı zamanda geleceğe yönelik umut ve tasarılarımız da bir arada bulunur. Umutlarımız olmasaydı yola çıkar mıydık? Uzak bir geleceğe yöneliyoruz: düşlerimizin, ereklerimizin o zaman kesitinde gerçekleşeceğini umuyoruz çünkü. Başka bir şehre doğru çıkıyorsak yola, kurtulmak istediğimiz sıkıntılar ve ilişkiler var demektir. Başka bir ülkeye doğru yola çıkmışsak, yeni bir hayatı başka bir coğrafyada kurmayı denemek içindir. İnsanın kendi içindeki, dünya içindeki yolculuklarının yanı sıra başka yolculuklardan ve yol alma biçimlerinden de söz edilebilir. Yeryüzünden gökyüzüne, uzaya doğru insanlı ve insansız yolculuklar nice zamandır yapılmaktadır. Bir bakıma her yolculuk ve yol alma uğraşı bir arayış demektir. Aradığımız şeyler aynı zamanda yolumuzu ve yol alma biçimimizi de belirlemez mi? Ne aradığını düşünmeden bilmeden, ancak avarelik yapılabilir: amaçsız, başıboş gezintiler. Bazen böylesi gezintilere de ihtiyacı vardır insanın. Akşamüstü kalabalık caddelerde ya da tenha bir kıyı boyunca yaptığımız gezintiler ya da insan kalabalığından uzaklaşarak doğanın bağrına sığınmak kimi zaman… Her insanın bir yolcu olduğunu ama bunun bilincinde olmadığını söyleyebiliriz. Söz konusu bilinç yalnızca felsefeyle değil, sanatla edebiyatla, türküyle ve şarkıyla edinilebilir. Belki felsefe hayat yolculuğumuzu sorgulama ve değerlendirme olanaklarını sunar bize. “Uzun ince bir yolda”, “gece gündüz” gitmek değil midir yaşamak? Yalnızken de çıksak yola, yolda başkaları çıkacaktır karşımıza, başkalarıyla birlikte gitmektir de aynı zamanda, yaptığımız yolculuk… Kendimizi yeryüzünün sahibi değil konuğu olarak görmek, ama kendi hayatımızın sahibi olmaktır en güç ve anlamlı şey. “Ben ki kiracıyım bir acıya” diyen Metin Altıok’un dizeleriyle yazımı bitiriyorum, bir başka yazıda yeniden yola çıkmak üzere: “Yeni bir ülke yoktur, Diyor o ünlü şair;• Ne de yeni denizler. Nereye gitsen bu kent, Seni peşinden izler. Ama gitmektir benim Yenilmezliğim dünyada. Ve ben durmaz giderim, Bu can tende durdukça.” 15.3.2006 • Konstantin Kavafis’in ünlü şiiri “Şehir”e yapılan bir gönderme. =1 BB>
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Günay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |