Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen |
|
||||||||||
|
Yaşanmışlıklarınızın içinde sakladığınız güzel lezzetler bile acı bir tat şeklinde dilinizin üzerine yapışmıştır ve her sözünüzle balçık balçık sıvanır kelimelerinize. Ayrılık böyle bir olaydır ne yazık ki. Sevgi giderken saygıyı da yanına katmıştır.Ya da nerede başlamıştır, hangisi önce yola çıkmıştır bilinmez. Farkedildiğinde, zaten çoktan yolculuğu başlamıştır bir başka diyara gönül kuşunun. Ardından bakarken kanatlarını çırpışında anlam aranır sonra. Hangimiz daha çok sevdik; acaba yendim mi yenildim mi rekabeti de cabası.Hani müthiş bir duygu olarak hissettiğimiz aşkın bu şekilde bizi terketmesi ne korkunç. Ayaklarımızı yerden kesen o duygu birden bire yokolunca nasıl da güm diye ineriz yere. Sonra o boşluğu doldurmak için saçmalanır olabildiğince. Kızlar partileri,çift olan arkadaşlardan uzak durmalar. Aşk filmlerinde kanal değiştirmeler, sevgilinin ruhu daraltan yokluğunun bedeni genişletmekten öte bir sonuca geçiremediği bol tatlı krizleri. Yiten sevginin ardındaki o deliği yamama derdi ile koşturup yorulmalar.. Dolmaz.. Asla dolmaz.. Her giden ardında bizden parçalar götürür. Güzel kokular bırakır burnumuzun ucuna, yumuşak hisler kalır ellerimizde, bakışlardaki parlaklıklar gözbebeklerimizde saklıdır hala. Hasretin ölçüsü giderilmez hiç biriyle. Hayattaki herşey o zaman ego savaşından ibarettir diyebilir miyiz.. Bayılıp ayıldığımız, aşık olduğumuz insanı o mertebeden sıfıra indirgeyen nedir ego dışında. Hayallerimizin aşkı güller açtırırken yüzümüzde, baş ağrılı geceler bırakır gidişinde. Bir süre sonra başlar; acaba nerde, kiminle, beni özlüyor mu telaşı. Optimist olanlarımız "tabii canım unutamaz" derken pesimistler "aklına bilegelmiyorum"u itiraf ederken kendilerine yüreklerinde bir yer bir kez daha cızlar, sevilmek istediğim kadar sevilemedim dercesine.. Sevmek istediğimiz kadar ya da daha güzeli sevmek istemediğimiz kadar sevmişsek ya.. En azından yaşadık be deriz. Daha kimbilir kaç kez elimiz gidecek telefona, bir şeye sevindiğimizde ya da içimizi buran bir olay yaşadığımızda desteğine ihtiyacım var, sesini duymak iyi gelir diye kaç kez aramak isteyip; kaç kez özlemle yanacağız kimbilir; ama buna rağmen bitiriveriyoruz bir anda herşeyi, egomuzu yenemediğimiz için.. İstiyor muyuz ayrılığı gerçekten.. İstiyorsak neden sonradan özleyip üzülürüz ki.. Ya da neden önceden bu ihtimale karşın önlem almayız ki. Suyun üzerindeki nilüferler gibi bağı kopardığınızda; artık suyun üzerinde nereye gideceği belli değildir çiçeğinizin.. Ya kurbağa prens gelip konacak üzerinize ya çürüyüp solacaksınız kimsesiz o suyun üzerinde.. Hayat risk almak, aşksız kalmak da nefessiz çürümeden durmak gibi. Giden gitmiştir..Düşünerek harcanacak zamanlar yerine dikkatli özenli aşklar yaşayıp maksimum faydayı almalıyız belki. Belki en azından anılarımızda duygusuzca kötülememeliyiz duyguları.. Ne onu ne kendimizi suçlamalı, bunun yerine yaşadığımız güzelliklerin tebessümünü saklamalıyız gamzelerimizde..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Rüya Bayram , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |