Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk |
|
||||||||||
|
“Öldü dediler,ben uzaktaydım...Bir gül dikeni kanattı yüreğimi...” İsmi Gül’dü...Uzun boyluydu,hele ben çocukken daha da uzun...Saçları her dem kızıl...Kınalı kuzum diye sevmiş midir annesi? /Mutlaka... Çünkü kınalıydı her zaman.../ Kimselere göstermezdi saçlarını, benden başka...Kaşları belli belirsizdi...Gözleri çekik değildiyse de öyle andırıyordu...Belki de ben benzetirdim... İncecik dudaklarının üzerinde bir fındık tanesi gibi dururdu burnu... Dim dik yürürdü,ses gelirdi bastığı yerden... Hani derler ya “hükümet gibi karı” Belki denilen anlamda değildi ama hükmedendi, hükümetti,hükmederdi her zaman... Egemen ve vakur... Her kes onu Kürt Gule olarak bilirdi, oysa bir Türk kızıydı... Ve o nedendir bilinmez, hep Kürt’çe konuşurdu... Önce sürgün gelmiş babası o uzak kente... Sonra kayıp... Kendide meçhuldü, faili de... Yok olmuştu, çocukken kırklara karıştığını anlatırmış annesi ve sevmezdi hiç üçleri, yedileri, kırkları... Alıp gitmişler diye babasını... Bir sürgün kenti, Bir uzak zaman... Yarasaya benzerdi Gece gelen adamlar... Karanlık ve sessizdiler... Bir çift yetim çocuk, İki çift göz... Yaşlı... “Bu tepeye çıktımı,gölgesi uzar ormana düşerdi”...susardı bir süre ve devam ederdi “Babam ormanlara karıştı, kırklara değil”...Orman kentten uzaklaştıkça saksıları inadına yeşillenirdi, babası renkte açarmış tüm yapraklar... Orman gittikçe uzaklaştı kentten, dağlara çekildi, babası kaldı düşlerinde... her güneş batana doğru o tepeye bakardı...Umuttu işte,hani olmaz ya... Belki...Kim bilir... Okula yollamış dayısı “Sen okuyacaksın!” emir kesin...En küçük kızının ismini mülkiye koymuştu, okuyamamış diye mülkiye’yi...O okusun diye... Ve hiçbir çocuğuna babasının ismini koymamış, dönerde küser diye...Sıcacık bir isim sakladı yüreğinde, dudaklarının arasına dahi çıkarmadı,üşütmedi o ismi...İsimsizdi o, sadece babaydı iki aynı harf ve iki aynı heceden, iki aynı sesten oluşan... Yalın, sımsıcak... Ba_ba... Odasına yalnız ben girebilirdim,yüreği gibi odası da açıktı bana...Tüm parfümlerin inadına ayva kokardı odası,sandığında ayva olurdu her daim... / şimdi ayva kokularında onu bulduğum bu yüzden / Perdeleri kapalıydı esrarengiz hanımın...En son geldiğinde ayva getirmiş babası Kağızman’dan... Kapalı perdelerin ve hanımın tüm esrarı buydu...Babasını hapsetmişti içeri, aslında ayvada ellerinin kokusu varmış... Kitapları vardı, gramofonu,taş plakları... Bir ufak sandık, bir tahta bavul... Şahmaran desenli bir askılığa siyah bir takım elbise asılıydı, beyaz bir mintan, lastikli bir kravat... Pencereleri çok ender açardı, toz girmesin, tozlanmasınlar diye... Bir kitap çıkarıp vermişti kitapların içinden... Bir insan suratıydı üzerindeki resim, sakallı, gözlerinin içi boş... EFLATUN yazardı üzerine... ki ben o zamanlar eflatunu sadece bir renk bilirdim... “Oku” Dedi “Bunu oku ve anla, kitabı bana ver sonra”... Kitabı okudum, beni kızıla boyadı eflatun...Korktu “Onun gibi olacaksın,bir gece karanlıkta senide alıp gidecek karanlık adamlar” Bir daha kitap vermedi bana... *** Beni alıp bir yaz tatilinde İstanbul’a kaçırdı... Annem kızdı,babam güldü... *** Bir sigara aldırdı,odasındaki masaya oturttu beni “Bir sigara iç” dedi... ”Dumanını havaya üfle” Sonra kağıt,kalem verdi elime...”Bir elini şakağına koy, parmaklarının arasında sigara olsun... Diğer elinle yazı yaz” Şaşkındım, korkuyordum...Ağlıyordu... *** Bonolar vardı,pul gibi yan yana bitişik... Birkaç tane kopardı, fayton çağırdım, çarşıya gittik... Bir takım siyah elbise aldı bana, gömlek,kravat... “Saçlarını kısa kestir ve bıyık bırak”... Saksısında bir çiçeğe bakar gibi bakıyordu her gün bıyıklarıma, elinden gelse çekip te çıkaracaktı... *** Odasındaki masaya oturttu tekrar,Gramofonu kurdu,sigara yaktım,yazı yazdım... Durdu bana baktı... Annemi çağırdı içeri, yanına oturttu... “Babama benziyor bu çocuk, hem de çok benziyor” Çay getirdi anneme ve bana, kendi geçip bir köşeye oturdu... Anladım...Anladım... “Gül” dedim Gül-dü... Babası olmuştum yıllar ötesinden çıkıp gelen... *** Tepeye çıktım gölgem düşmedi ormana...Orman uzaktı... *** Öldü dediler,ben uzaktaydım...Bir gül dikeni kanattı yüreğimi... *** Anneannem di... asi ve mavi 36
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © asivemavi36, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |