..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > neslihanca




19 Şubat 2007
Yalnızlık Üzerine  
yalnızlığın tanımı

neslihanca


bin türlü yalnızlık vardır...


:CFBA:
YALNIZLIK ÜZERİNE

Bilmezler yalnız yaşamayanlar,

Nasıl korku verir sessizlik insana;

İnsan nasıl konuşur kendisiyle;

Nasıl koşar aynalara,

Bir cana hasret,

Bilmezler.

Orhan Veli



Neler söylenmiştir yalnızlıkla alakalı olarak neler, anlatmakla bitmez. Kimi doğuştandır yalnızlık demiştir, kimiyse insan kendi yalnızlığını kendi yaratır. Belki de doğrudur insanın yalnızlığını kendisinin yaratması. Korkudandır, insanlardan kaçıştır, kendi içine kapanmadır yalnızlık. Kim bilir belki de, yıpranmışlıktır, insanların laflarından, boş sohbetlerinden kaçıştır, yalnızlık…

Yeni bir şeyler arama, yaratma, üretme çabası içinse, gereklidir yalnızlık. Sanatçılar yazarlar, şairler yalnız insanlardır. Şöyle bir geçmişe bakınca da böyledir bu. İnsanın kendini dinlemesi gerekir yeni bir şey üretmesi, topluma bir şeyler katabilmesi için.

İnsanın yalnızlığı üretmek içinse bu çok güzel, yok eğer içine kapanma, insanlardan kaçış, bir iç hesaplaşma içinse, tamamen zararlıdır ve insanı şizofreni yapar.

Kafka’ya göre insan yalnız doğmaz, sonradan yalnızlaşır, belki toplum yapar bunu belki de kişinin kendisinin tercihidir, yalnızlaşmak.

Kafka, insan yaşamının, insan tarafından sınırlandığını savunmuş, “tükenmiş var oluşlar” demiştir. Ve hayattaki tek şeyin acı çekmek olduğunu savunmuştur. Marguerite Duras’ın şu sözleri de bunu desteklemektedir: “hiç gözyaşı dökmemek, yaşamamaktır.” Gözyaşlarında gizlidir başarının sırrı. Zaten fırsatlarda acıların içinde gizli değil midir?

“Kesin olan tek şey acı çekmektir” diyen Kafka, yalnızlığını iyi tanımış, iyi değerlendirmiş ve kısa olan, acılı ömrüne birçok şeyi sığdırmıştır.

Öbür taraftan “Kendin ol!” diye bağırmıştır Sokrates ve insanları düşünmeye teşvik etmiştir. Sonuçta her doğru söyleyen gibi susturulmuştur. Baskı görmüş, zehirlenmiş ve öldürülmüştür.

“Yalnızlık paylaşılırsa yalnızlık olmaz” değişmiştir, Özdemir Asaf şiirinde. Çoğu şair gibi, yazar gibi, o da yazlığını satırlara dağıtıştır. “Yazmasam çıldıracaktım” diye de ekleyivermiştir. Onun için, bir kaçıştır, umuttur yazmak. Belki de yalnız saatlerini değerlendirmektir. İnsanın en kıymetli saatleridir, yalnız saatleri. Dinler kendini, düşünür insan, etrafındakileri gözler, kurgular, loş sokakları. Kendin olabilmen için yalnız kalman gerekir, karanlık ve boşluğu beklemen, gecenin büyüsünü değerlendirmen. Böyle yaparsa, bir şeyler üretebilir insan.

Türlü türlü tanımlanmıştır yalnızlık, kimi yalnızlık sonneti demiş, kimisi ise viyolensel yalnızlığı, kimisi ise yalnızlığı ejdere benzetmiştir.

Yalnızlık bir limandır, bir sığınaktır ve de insanın kendini sakladığı bir kuytudur…

Yalnızlığından korkar insan, hep kaçar ondan, kitaplara sarılır, ya da yeni fikir arayışı içine girer, o da yetmez saatlerce alış veriş yapar, yeni eşyalar, yeni kıyafetler alır. Bir süre unutur yalnızlığını, ama akşam olup havanın kararması ile yine artar yalnızlığı, çünkü gece büyütür yalnızlığını, bir asır gibi gelir zaman, geçmek bilmez bir türlü.

Kaçılmaz yalnızlıktan, hep gölgen gibi peşinden gelir yalnızlık, koşarsın kaçmak için ondan ama ne çare, o senden daha hızlı koşar, yetişir menzile. O halde ondan kaçmak niye? Yalnızlığından kaçma, onu anlamaya çalış!

Adalet Ağaoğlu “ yalnızlık çok değil, değerini bil” demiş ve bu kıymetli zamanı değerlendirmekten bahsetmiştir. O halde neden kaçarsın yalnızlığından, neden üretmezsin iyi bir şeyler!

En güzel yalnızlıksa, üretken yalnızlığıdır, yaratıcı yalnızlıktır.

Bir yazıya başlamadan önce, sonunu hiç bir zaman göremez insan, bir bilinmeyendir yolun sonu. Seni neler bekler bilemezsin bu yolda. İlk satırları yazarsın, ilerlersin adım adım, ilham ise en yakın arkadaşın, alır götürür seni bir bilinmeyene doğru, yalnızlık ise sırdaşın.

Eser daha oluşmamıştır, bir yabancıdır sana, seninle beslenir ve büyür, sense ancak yazarak onu keşfedebilirsin. Ve bir zaman sonra, varırsın menzile. Son noktanı koyarsın, geldiğin bu nokta, belki de hiç hayal etmediğin bir noktadır. Ama bırakırsın her şeyi olduğu gibi. İçindeki bebek büyümüş, meydana çıkmıştır artık. Eserin bitmiştir, sense yeni bir şeyler üretmenin sevinci ile sabahı selamlarsın. Günün ilk ışığı ile beraber, yalnızlığında veda eder sana.

Siz nasıl değerlendiriyorsunuz yalnızlığınızı, onun kölesi olarak, saate bakarak, sıkılarak mı, yoksa siz onu mu köle yaptınız kendinize, o size mi hizmet etmekte?

Edip Cansever ise “ey yalnızlığımı kuşatan yalnızlık” diyor satırlarında. Yalnızlığı bile yalnızlıkla kuşatılmış, yalnız değil.

Ne kadar derindir ki bu yalnızlık, Nietzsche gibi bir bilgeye, insan için sürü dedirtmiştir. “sen varya, ey sürü, yalnızlığına bile tahammül gücü olmayan zavallı, hemen komşuna kaçarsın sen, her şeyi sana benzeyen komşuna.” İnsan o kadar yalnızdır ki ve o kadar da yalnızlık sevmez, sığınır bir yerlere. Ama içkiye, ama okumaya, belki de komşuya. Kaçar yalnızlığından.

Kimisi yalnızlığını yaşar, mecburdur, çevresinde kimse yoktur çünkü. Kimisindeyse sürü yalnızlığı vardır. Etrafı insanlarla doludur ama beni anlayan yok der, yine yalnızdır, yalnızlık gibi. Toplum içinde, kalabalıklar içinde, milyonlar içinde yalnızdır.

Aslında hepimiz ne kadar da yalnızız dünyada, Necip Fazıl’ın dizelerinde ne kadar da açıktır bu; Bütün insanlığı dövsen havanda / Zerre zerre herkes niye yalınız.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sanatçı
İlyas Halil
Okumak Üzerine
Umut Nerede?
Umudumla Kiraz Ağacım
Yazmak Üzerine
İnsanlar ve Kar Taneleri

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Fahir Atakoğlu
Sanatçı Olmak
Piyano İle Mehteran
Dünyayı Döndüren Neydi?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Papatya [Şiir]
Dar Sokaktaki Sessiz Çığlık [Öykü]
Biraz Mutluluk [Öykü]
Göşyaşıyla Mutluluk Kahkahası [Öykü]


neslihanca kimdir?

seyahet etmeyi seven, yazma tutkunu bir insan. . . . . . .

Etkilendiği Yazarlar:
tolstoy, kafka, balzac, hermann hesse, ahmet altan


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © neslihanca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.