Öküzün rengini dışında, insanın rengini içinde ara. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
“En geveze kuş umuttur. Kalbimizde hiç susmaz.” Cenap Şehabettin Pandora’nın kutuyu açması, kötü duyguların dışarıda, umudunsa kutunun içinde kalmasıyla başlar umudun öyküsü. Hep bedenimizde, ruhumuzda, hayallerimizdedir umut. Baharın gelip, çiçeklerin açmasında, dağlarda esen serin rüzgârın uğultusunda, suların sel olup ovaları yarmasında saklıdır. Bir genç kızın, meraklı bakışlarıyla, billurdan yapılmış gözlerinde saklıdır umut. Güvercinin kırmızı gagasıyla, beyaz kanatlarında, penceremde ki şebboyun güneşi selamlamasında, nisan yağmurunun ıslattığı, beyaz papatyanın kokusunda, denizin yakamozunda, dalgaların kumları ıslatışında saklıdır umut. Umut deyince aklıma, derin denizlere yapılan yolculuklarla, sonu olmayan okyanuslar gelir. Umut deyince aklıma, yeni doğmuş bir bebeğin etrafa gülümsemesiyle hayata “Merhaba!” demesi gelir. Kısacası her yerdedir umut, baktığın değil, gördüğün her yerde umut vardır, bir kucak dolusu. Bir kedinin ciğeri almaya çalışması, onun umudu değil midir? Ya da bir annenin, dünyaya yeni bir bebek getirmesi, hala insanlardan, dünyadan umudunu kesmediğini göstermez mi? Leyleklerin bahar gelince göçmesi, onların hala yaşama umudu olduğunu göstermez mi? Peki, umut olmasaydı yazarlar olur muydu? Hayaller olur muydu? Bir yazar aya yolculuğu yazabilir miydi? Denizaltılarımız olur muydu? Denizin altınca kilometrelerce yol alan. Hayal kurmakla ne kadar da orantılıdır umut. Hayallerimiz ne kadar da büyükse, umudumuzda o kadar büyük değil midir? Hayata gözlerimizi açar açmaz, umutla doğmaz mıyız? Bizim göbek bağımız umutla kesilmez mi? Ya sonra, aldığımız her nefeste, akşam başımızı yastığımıza koyduğumuzda da, umut yanımızda değil midir? Ertesi gün, uyanma umuduyla yatmaz mıyız? Yağan yağmurdan sonra, toprakta duyduğumuz kokuda saklı değil midir umut? Ya da çatlamış toprağın suya hasretinde? Umut böyledir işte, her damla da, rüzgârın camlara her vuruşunda, sabah gözlerini dünyaya her açışında ve senin bakışlarında gizlidir. Peki, masalları yazdıran, filmleri, kitapları okutan nedir, umut değil de? Ferhat’a dağları deldiren hangi güçtür? Bunları düşündünüz mü hiç?... Bir de umut mumun hikâyesini biliyor musunuz? Barış en önde duran, ilk mummuş ve insanların savaş yapmalarından sıkılmış, sönmüş. Ardından vefa isimli mumda, sıkılmış insanların vefasızlığından o da sönmüş. Üçüncü mumumuzsa, sevgi mumu. O da insanların sevgisizliğinden sıkılmış, o da sönmüş. En sona bir tek mum kalmış, o da umut mumuymuş. Gitmiş, barış, sevgi ve vefa mumlarını teker teker yakmış. Ve en sonunda da ekleşmiş, “Ben en önemli mumum. Eğer beni kaybederseniz, her şeyinizi kaybedersiniz” diye. Umut böyle bir şeydir işte, doğduğumuzda göbek bağımızla gelen, ölüm anında bile aklımızdan hiç çıkmayan. Ölürken de öbür tarafı düşünerek ölmez miyiz? Orada da bir hayatın olduğunu umut ederek, son yolculuğumuza çıkmaz mıyız?... Neslihan
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © neslihanca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |