Bir gün karşıma biri çıkacak ve bana: "Herşey olması gerektiği gibi olmaktadır, efendim" diyecektir. -A. Ağaoğlu, Yazsonu |
|
||||||||||
|
Yağmur bardaktan boşalırcasına devam ediyordu. Camdan dışarıya doğru baktım, yerler suyla dolmaya başlamıştı. Basınca ayakkabının içine su girecek kadar çok yağıyordu. Binanın köşesinden bir kadın geçiyor, kucağında ki çocuğuyla. Kırmızı montlu, başı bereli, üç yaşındaki kızıyla. Kadının üzerinde krem rengi bir mont, onun altındaysa bordo bir kazak vardı, ayağında da kot pantolonu vardı mavi renkte. Kızının ağzını, yüzünü üşümesin diye örtmeye çalışıyor, onu soğuktan koruyordu. Sonra çocuğun yanağına hafif bir öpücük kondurdu ve yoluna devam etti. Diğer köşedense bir adamla köpeği geçiyordu. Adamın üstünde, uzun bir mont vardı, açık kahverengi renkte. Altındaki pantolonun paçaları ıslaktı, gri olan renginin koyulaşmasından anlaşılıyordu. Montunun yakasını eliyle doğrultu, ensesini tamamen kapamış oldu. Saçlarından aşağıya doğru su damlaları akıyordu. Islak saçları kafasına iyice yapışmıştı. Sağ yanında elinde tasmasını tuttuğu köpeği de pek farkı değildi. Onun da sarı olan tüyleri bedenide yapışmış, uzun kulakları aşağıya sarkmıştı. Ayaklarının çamur içinde olduğu gözüküyordu. Adam elindeki tasmayı biraz daha hızlı dercesine asıldı, köpek yorgundu, dili iyice dışarı çıkmıştı. Adam önde, o arkada birkaç adım attıktan sonra köpek durdu, artık dermanı kalmamıştı. Adam arkasına döndü köpeğinin başını okşadı, vicdan azabı duyarcasına, keşke bu havada onu da arkamdan sürüklemeseydim dercesine bir bakış attı. Sonra kucağına aldı ve yoluna devam etti. Yan apartmanın balkon kapısı açıldı, kızıl saçlı hafif toplu, orta yaşlı bir bayan elinde tabağıyla balkona bir şeyler atıyordu, biraz dikkat edince bunların bulgur taneleri olduğunu fark ettim. Balkona gelen, soğuktan üşümüş olan kuşlara yem diye bunları atıyordu. Kuşlarda balkonun demir parmakları arasından yemlere uzanıyor, biraz ürkek adımlarla yemlerini yiyorlardı, onlar yedikçe kadın daha çok atmaya başladı bir, iki derken birçok kuş bir araya geldi. Kadının elinde ki tabak boşalmıştı. Ama kadın hala onlara bakıyordu, güzel bir şeyler yapmanın sevicini yüreğinde duyuyordu. Derken kapı aralığından beyaz tüylü, şişman kedisi kafasını uzattı, kadın elinde ki tabağı kapının eşiğine bırakarak, kedisini kucağına aldı, kuşları ürkütmemesi için odaya götürdü, balkonun da kapısını kapattı. Birinci kadın bebeğini seviyordu, onu soğuktan korumaya çalışıyordu. Adam da köpeğini seviyordu, onu kucağına aldı götürdü. İkinci kadın kuşlara yem verdi mutlu oldu, kediyi de kucağına aldı odaya girdi. Peki, dünyayı döndüren neydi o zaman?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © neslihanca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |