Öküzün rengini dışında, insanın rengini içinde ara. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
İşin içindeki bit yeniklerini saymaktan bitap düştüğüm günlerdi. Ölümün tek çözüm olduğu düşüncesini gün geçtikçe daha da benimsiyor ve bu vesileyle de intihara meyilli bir kişiliği bir elbise misali her sabah üstüme geçiriyor her akşam üstümden çıkarıyordum. Ölümümü erteliyordum ama... Yavaş bir ölümün kölesi olarak geçirdiğim günlerin sonu gelmek bilmiyor, ben ölüme övgüler düzen yazılar neşreyledikçe ölüm bana hiç yabancı gelmemeye başlıyordu. Ölmeye ölümü düşünerek başlamış, ölümümü ölüm düşüncesini en uç noktasına kadar taşıyarak hayatıma geçirmeyi marifet beller hale gelmiştim. Bu vesileyele kapı her çalındığında gelenin ölüm olduğunu düşünerek neşe içerisinde, o kadar neşe içerisinde ki neşe doğru kelime olmaktan çok uzak içinde bulunduğum hissiyatı tanımlamaya, öyle ki adeta salakça bir sevinçti benimki, şöyle ki: Yaşasın, ölüm geldi kapıma dayandı, geberiyoruk artık, ne ölümü beklemek var bundan sonra, ne yaşamla mücadele. *** Evrenin tüm karadeliklerini toplasam benim içimdekinin dörtte biri ya eder ya etmez. Belki de gerçekten de nicelik değil niteliktir önemli olan. Yani öyle şeyler vardır ki, öyle boşluklar yaratır ki o şeylerin varlığı içimizde, ancak bizi tatmin eden, sevindiren, hatta ileri gidecek olursak içimizi neşe ile dolduran küçük şeylere bakarak anlarız içimizdeki boşluğun büyüklüğünü. Bazı insanları tatmin eden şeylerin küçüklüğü onların kayıplarının büyüklüğünü gösterir; doğruymuş Hegel’in dediği ve tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanınından başkası değilmiş gene işte. *** Hayatın bu boktanlığı karşısında başımı vuracak duvar sayısındaki artış bile teselli etmeye yetmiyor beni. Geberene kadar abık sabık işler yağacağım işte; aleme ibret olsun diye zevk ile bok da yerim belki. Kim söyleyecek bana hangisidir benim başımı vurmam gereken duvar, hangisi değil? *** Hayatlarımın aşkları oldu, ölümlerime giden yollarda emin adımlarla ilerledik aşk içinde sevgililerimle zevk ile. Her seferinde hah tamam işte bu sefer hayatımnın aşkını buldum bunun ile ölüm döşeğime yatabilir oradan hiç kalkmayabilirim artık diye düşünür oldum. İçinde bulunduğum durumun farkına, daha doğrusu kendimi içinde bulduğum bütün durumların birbirleriyle benzerliğinin farkına vardığımda hayatlarımın bütün aşklarının ancak ölümümle birlikte bir bütünlük izlenimi vereceğini idrak ettim. Ben aşık olduklarımın, aşık olduklarım da benim yansımamdan ibaretti; beni onlar, onları da ben varetmiştik/yoketmiştik. Biz aşk ateşiyle yana yana ve ölümüne varedişmiş/yokedişmiştik. Hepsinin dediği gibiydi aynen hadise, hepsi de doğruyu söylüyor ama bunu yaparken hiçbiri kendisi olmuyordu; amanın da amanın kim gelmişti, eski sevgilim yenisinin kılığına girmiş karşıma geçmişti. Lanet olsundu üstümdeki bu lanete ki etkisini gün geçtikçe arttırarak hissetiriyordu. Narsist bir köpek değilsem neydim ben a erenler, ben neydim ki de üstümdeki bu lanet bile her ne hikmetse kendini bana layık görmüyor ve bu vesileyle de etkisini gün geçtikçe arttırarak hissettiriyordu?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cengiz Erdem, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |