Herkes aynı notayı söylediğinde uyum elde edilmiş olunmuyor. -Doug Floyd |
|
||||||||||
|
“- Defteriniz var mı? - Evet. - Defterinizi hep yanınızda taşıyor musunuz? - Hayır. - Taşıyın. Defterinizi yanınızdan hiç ayırmayın. Çalışmıyorken, yazmıyorken bile hayal gücümüz çalışmaya devam eder, defter öyle zamanlarda bir cep telefonu gibidir. Açar konuşursunuz.” (1) İstanbul Güngören’de yaşamlarını yitiren 17 yurttaşımızın beşinin çocuk olduğunu öğrendiğimde ilk aklıma düşen sözcüklerden biriydi: Hayal! O insanlar Temmuzun şu yakıp kavuran günün akşamında biraz olsun serinlemek, sevdikleriyle buluşmak, iki çift laf edebilmek için caddeye inmişlerdi. Yanlarında taşıdıkları küçük çantalarda bir parça kuruyemiş, çikolata ve içecekle nereye oturacaklarını kestirmeye çalışırlarken aniden gelen o kahredici sesle bir anda yerden kesildiklerini hissettiler. O an, o saliselere mahkûm edilmiş anın ardından gelen canhıraş bağırışlarla, akan oluk oluk kanın çizdiği garip şekillere bir anlam veren olmadı. Yeryüzünde terörü lanetlemek yetmez asıl bu bataklığı kurutacak önlemleri almak gerekmez mi? Terör her şeyden önce, bu kez Güngören’de yaşayan insanlarımızın hayallerini yok etti. Yarın bir başka yerde başka birilerini yok etmek isteyecek. Bu çıkmazdan kurtuluşun salt siyasetle ve silahla olmayacağı artık gün gibi ortada. Sorun bu topraklarda insanca yaşamak isteyen herkesi ilgilendiriyor. Bugünden yarına eyleme geçilmezse bu acıları yaşamaya devam edeceğiz demektir. Yaşamı anlatmanın binbir yolu var; yazı, resim, fotoğraf, dans, film, tiyatro vd. Terörü yaşamın bir parçası durumuna getiren koşulların ortadan kaldırılması hemen her yolla anlatılmalı ki, bu lanet kolayca anlaşılabilsin. Evlerinin balkonundan bir türlü anlayamadığı patlama sesine koşup gelen beş yaşındaki o çocuğa, ikinci bombanın patlamasına kadar geçecek ‘10 dakikalık bir ömrün kaldı senin yavrum’ deselerdi, hiç inanır mıydı? ‘Deli misin sen? Daha benim ne hayallerim var; okuycam, adam olcam, doktor olcam’ der gülerdi, masumca. Serin bir İstanbul akşamında trafiğe kapalı caddeye davet edilen, rahatsız olduğundan aşağıya inmeyip o meşum patlamadan kurtulan genç kadın ve annesini izledim televizyonda. Yaşadıkları o müthiş patlamanın etkisi altında terörü lanetlerken yaşadıkları travmanın izleri öyle kolay kolay silinecek görünmüyordu. Acaba bu terör saldırısında ölenlerin arasında yanında sürekli defter taşıyan biri var mıydı? Çok merak ediyorum, doğrusu. Neden olmasın, dedim. O kanlı cesetlerin arasından koşturuyorum. Polis engelini aşıyorum. Hayalimde yaşattığım genç bir delikanlının defterini kanlı ceketinin içinden yavaşça çekip çıkarıyorum. Kanla bulaşmış ve yapışmaya yüz tutmuş yapraklarını itinayla ayırıyorum. İlk karşıma çıkan sayfayı zorlukla okumaya çalışıyorum. “Bugün Temmuz’un en sıcak günlerinden biri. Bunalıyorum. Akşamın gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum. Bu yaz tatile de çıkamayacağım. İyi ki semtimizde bir caddeyi trafiğe kapattılar. Böylece biz yayalara da soluk alma fırsatı doğdu. Bu akşam bizimkiyle orada buluşacağım. Dün gece kendisini üzdüğüm için ona kendimi affettirmem gerek. En iyisi onun en sevdiği vanilyalı dondurma almalıyım…” Evet, terör belasını yakamızdan silkelemek boynumuzun borcu. Ülkemizin esenliğe çıkması ancak birlik olmamıza bağlıdır. Hayallerimizi yok eden ulusal ve uluslararası terör gruplarına topyekûn karşı çıkmalı ve tepki koymalıyız. Son söz Mevlana’dan: Hayaller satranca benzer, her birinin yararını bir sonraki oyunda hissedersin. (1) ANLATMANIN BAŞKA BİR BİÇİMİ, John Berger, Jean Mohr, Çeviren: Osman Akınhay, Agora Kitaplığı, 304 sayfa, 25 YTL.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |