Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Sarılıp uyuduğum bir köşesi ıslak yastık, üzerimde omuzlarımı açık bırakan battaniye ve bir tabağı perdelenmeyen penceremden seyrettiğim gece. Üşümüş yanaklarım, kan çanağına dönen gözlerim. Yokluğunu en çok bu çarşafın üstünde, gece olup bütün sesler çekildiğinde hissediyorum. Uzakta da olsa beni saran kolların yok uyurken. Beni kötü kabuslardan koruyan. Uyandığımda, uyuyan hayalin, başımın altında kolların yok artık. Seni hissedemiyorum. Hani o kollar beni uzakta da olsa hep saracaktı. Üşüyorum. Karanlıktan korkmuyorum ne zamandır. Bir tabağı açık penceremden karanlıkları seyrediyorum. Ötelerde sokak lambaları, rüzgardan sallanan ağaç dallarını görüyorum. Kalkıp pencerenin yanına gidiyorum bazen, lambanın altında uçan böcekleri görüyorum. Acaba korkuyorlar mı onlarda karanlıktan, bilmiyorum. Ama söyledikleri şarkıları duyabiliyorum. Kimisi lambanın verdiği ısıya dayanamayarak yok oluyor. Ama buna rağmen her gece o lambanın altında binlerce böcek uçup duruyor, aynı şarkıyı söyleyerek. Bende o böcekler gibi, her gece aynı şarkıyı söyleyerek hayaller(imiz)e uçup yok oluyorum. ... Ben seni özlemeye dayanamazken, hasretini taşımak çok ağır geldi. Bu kadar güçsüz olduğumu hiç bilmiyordum. Susar kalırdım ya seni seviyorumlarına, aşkım, bitanem, çiçeğimlerine bak şimdi susamıyorum. Hasretine akıyorum. Seni, sesini, kokunu öyle çok arıyorum ki. Utanmasam yanımdan geçen sen kokan adamlara “Acaba parfümünüzün adı ne?” diye soracağım. Senin tenindeki gibi kokmaz biliyorum ama geceleri kokuna sarılıp öyle uyuyacağım. … İşte yine sabah, günün ilk ışıkları penceremde dönüp boş yatağıma bakıyorum, elim telefona gidiyor bırakıyorum. Sensiz yeni bir gün daha başladı. Belki zamanla alışırım yeni güne sensiz başlamaya, belki bu kadar acımaz içim. Ama yinede sensizliğe mahkumum işte. Hayaller(i)mi(zi) sarıp sarmaladım koruyorum, kirletmiyorum onları. Gözpınarlarımdan akan yaşlardalar şimdi gamzelerimden öpüyorlar ve o lambanın altında sabaha kadar kalabilen böcekler fısıldıyorlar “Günaydın” Günaydın diyerek gülümsüyorum bende hayata inat. Hissetmesen bile “Günaydın birtanem" ...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © çiğdem taş , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |