"Bazen bir mısra yaşamı değiştirir." -Kafka |
|
||||||||||
|
dışımdaki sesleri düşürdüm önce kendi içimde bir kuytu sahrasına döndüm duyu ile görülmeyen bir sesle herhangi bir saaatle parçalanmayacak olan herhangi bir milada sardım şuurumu uzanarak ve hatırlayarak bir yolun duruşunu eğilip yollara düşüşünü sonra toz ile toprak serpilmişken arka bahçeye durup bir bahçede tozların havalanışını ve kapanışını kapaklarıyla gözlerimin durup ve parçalamayarak hatırladım bir milat çokluğunda susarak ansızın bir öfke saldırıyordu bir sesle bir sabah veya akşam üzeri hatırladıklarımdan mesul bir evrende saatin hesapsılığından yakınıyorduk bir bahçe düşlüyordum oysa ansızın bir öfke saldırıyordu içimdeki sessize. -orada olmalısınız kalabalıklar üstünde göçmen patikalarından sesler duyuyor olmalısınız ve tepeleriniz olmalı ırak ırmaklardan da kalabalık kendi üsütünüzde.. pencerede yarım bir şehir içinde tuzlu bir orkestra ve sesini işitiyorum sesini! yağmur ne taraftan doğdu biliyor muyduk? Bir doğumun ıslaklığını ve saldırışını yerin yüzüne.. sesimi yuttum önce penceremde yarım bir Ay kıstım ve astım tavanımdaki yassı düşü her gece ve her sabah bakındığım.. Denize tutunmakta ellerim hafızama dadanan görüntüler ardından çektim perdesini pencerenin Rum evinde göçmen kanatlar ve kırık ağlıyordu yağmurdan kalanlar üşüyordum üstümde yokluğun üşüyordum her yer İstanbul.. sen ve ben bir kalabalık ki görmedi kimse kalabalıklar üstünde ki göremedi kimse.. Bir göç yüklüyordu Bir taş plak içinde sırtımız saçımız taş plak sesinde dans ediyorduk ve dans etmiyorduk süresizce bir milatta geziniyorduk ve gözleri yoktu geçmişinin hiç ses kalmadı.. hatırlıyorduk hatırladıklarımız cam gibi önümüzde üşüyorum düşüncelerinde.. Çıkmalıyız bir ses dışarı daha sokak daha karışık bir örgü bulmalıyız topuklarıma batıyordu muhakkak ayakkabılarımın taşları ve sesler işitiyordum yuvarlak ve köşeli sesler aralıklı ve perdesiz pencereler ve pencerem bir kış boyu üşüyordu yarım bir Ay şimdi az önce şehirden kalan bir gidip bir geliyor düşüncemde yokluğun üşüyorum... yağmur bahçelerinde saçlarım ıslak ve uzun yürüyüşlerde şehirdeki orkestra bir şarkı nasıl söleniyordu o dilde ve bir melodi kıvarnıyordu içimde sadece sesimi işitiyorum vatan bildiğim yüreğimde hatırlanıyordu o gün kavaklar uzun uzun anlatıyordu rüzgarın teğet ellerini şehir yüzünü sürüyordu cama yarım bir Ay içi karanlığa gömülmüş bir anı gibi saklıyordu uzayan geçmişini..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © iLkEsU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |