..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğallık sahip olunan değil, kazanılması gereken bir erdemdir. -Cervantes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Barış Ünlü




4 Mayıs 2009
Ne Kadar Duyarlıyız? - 5  
Eğitimi Düzeltmek Üzerine

Barış Ünlü


Ülkemizde yaşanan ve bulunan bir sorun ve o sorunu düzeltmek üzerine yazılmış bir yazı...


:AHGD:
NE KADAR DUYARLIYIZ? – 5

EĞİTİMİ DÜZELTMEK ÜZERİNE

Ülkemiz şu bir ay içinde yaşanacak birkaç sınav ile karşı karşıya ve bu sınavlar sonuçlarında ülkemizin birçok umut vaad eden ve akııllı gencinin geleceklerinin ne şekilde sonuçlanacağını belli edecek.Bu sonuçlar üzerine birçok genç gözyaşı dökerken bazı gençlerimizde evlerinde aileleriyle birlikte mutluluk gözyaşları akıtacaklardır.Ama olan yine ülkemizdeki eğitim sisteminin aslında ne kadar da çok düzelmeye ihtiyacı olduğunu gösterecektir.
Bu 3 saatlik sınavlar birçok gencin hayatını şekillendirirken bazılarını da derin kederlerin içine sokacak.Bu kimilerine göre iyi bir sistem kimilerine göre de çokça gereksiz ve bozuk bir sistem.Ama ne yapalım ülkemiz bu kadar çabuk çoğalırken ve nüfusun yoğunluğu da fazla olunca böyle ilkel sistemlere yer verilmek zorunda kalınıyor.Bu sistem yerine Avrupa’daki gibi çocuklarımız ve gençlerimiz ilkokuldan liseye hatta üniversiteye kadar olan süreçte öğretmenlerimin sıkı denetimiyle birlikte hangi mesleğe eğilimi fazla ise ona yönlendirilse olmaz mıydı yani?Bu kadar ilkel ve eskimiş bir sistemle ve de bu sistemi 3 saate sığdırmak ne kadar doğru bunu okuyanların takdirine bırakıyorum.
Gerçi ülkemizdeki eğitim sisteminin bozukluğu bir tek bu denetleme üzerine kurulu sınavlardan da kaynaklanmıyor daha birçok sorunumuz var eğitimde.Önce eğitimimizdeki sorunların köküne inerek başlamamız gerekir.Eğer kökten çözüm yerine başka çözümler ararsak ve sorunların kökenine inmezsek ya da inemezsek bizi daha birçok sorunlar bekliyor ve hem de bu sorunları çözemezsek daha birçok sorunla daha baş başa da kalacağız.Ve bu sorunlar dağ gibi karşımızda büyüyerek yükselecek.
O yüzdendir ki eğitimi düzeltmek demek ülkemizin kalkınmasında birçok yolu kısa yoldan atlamak demektir.Eğer bizler ülkece kalkınmayı dileyip istiyorsak öncelikle bu ülkenin gencecik ve taptaze olan beyinlerine daha da önem ve emek vermemiz gerekiyor.Bizler bu günün küçükleri yarınında büyükleri olan çocuklarımızı es geçip gereken değeri vermezsek daha çok yerimizde sayarız hatta daha da geriye bile gidebiliriz.Bence tez elden gerek bu ülkeyi yöneten hükümetimiz olsun, muhalefeti ve sivil kuruluşlar olsun herkes tek elden bir birlik oluşturarak bu işin altından kalkabiliriz.
Ayrıca eğitimimizdeki sorunlar dışında bir de bazı dayakçı ya da cinsel istismarlık yapan hocalarımıza da bakmak gerekmektedir.Bu gibi davranan eğitimcilerinde en kısa zamanda bu kurumlardan ilişiğinin kesilmesi gerekir yoksa küçücük beyinler ve gençlerimizin ruhlarında derin yaralar açılacaktır.Bu açılan derin yaralar zamanla kapanmazsa daha açılıp toplumu tehdit eden derin bir sorun olarak önümüze çıkacaktır.Bu toplum yıllar boyu eğittiği üst düzey işlerde bulunan evlatlarıyla övünüyorsa ve onları her daim anımsıyorsa bu gününün gençlerine de gereken değeri vermeli.Yoksa o çokça bahsedip bazende gülüp geçtiğimiz 3.Dünya ülkelerinden bir farkımız kalamayacak bu gidişle.Bir gün gelipte belki de o gülüp geçtiklerimiz ülkelerini büyütüp, geliştirerek bu seferde onlar bize gülecektir.Eğer böyle olmasını istemiyorsak neden eğitimi düzeltmek ve rayına oturtmak için bir şeyler yapmıyoruz?Neden diye bir kendimize sormamız gerekir hem halk olarak hem de eğitim kurumlarını yönetenler bazında.
Eğitim dediğimiz husus bu ülkenin ve diğer bütün ülkelerin geleceğidir.Bu iyi yönde de olabilir kötü yönde de gerçekleşebilir.Önemli olan bu yönünün her zaman ve her daim iyi ve doğru yolda olmasını sağlamaktır.Aksi takdirde hiçte iyi olmayan sonuçlarla karşılaşmak zorunda kalacağız.Bu önemli hususta herkesin bir görevi vardır.Bu görevler ise çocuklarımızın öğrenmek için kendilerini gerektiği yerde aşıp bilgi için savaşmaları ve kafalarına gerekirse bilgileri kazımaları gerekmektedir.Eğitimcilere düşen ise çocuklarımıza ve gençlerimize gereken değeri vermek üzere onlara saygı ve sevgi çerçevesinde yaklaşaıp öğrencilerin bilgiyi almaları için ne gerekiyorsa ellerinden gelenin daha da iyisini yapmaları lazım.Ve biz topluma yani halka ise bilgiye aç olan ve bilgi için açık olan çocuklarımıza kötü örnek olacak davranışlardan kaçınmalı ve gençlerimize daha iyi bir gelecek için onlara güzel bir toplum bırakmak adına davranmamız gerekiyor.
Sonuçta eğitim her ülkenin hassas damarlarından sadece ve sadece bir tanesidir ama bu damarı iyice koruyamazsak bir gün o damar kopar diğer damarlardan ayrılıp bir daha hiç dönmeyecekmişcesine geriye de gelmez.Geriye gelemyen bu damar sonucunda da ülkeler bir insan gibi giderek zayıflaşırlar ve başkalarına ihtiyaç duyarak başkalarının ellerinden yitip giderler.Böyle olmak istemiyorsak hemen harekete geçmekte fayda var.Zaten her meselede yerimizde sayıp bekliyorsak meseleler için kafa yoranlara ve uğraşanlara zamanla kösteklik yapmış olacağız.Ne köstek olalım ne de bu önemi derin ve çok olan hususlarda yerimizde sayalım.
Toplumlar bir zincir gibidir.Birisi bu zinciri harekete geçirip çalıştırırsa elbet geriside gelecektir ve bu zincir devir daim hesabı hiç durmadan ilerleyecektir.Sonucunda ilerleyen bu zincirle birlikte herkes kalkınacaktır.Unutmayalım ki bir elin nesi var iki elin sesi var atasözüde bu yolda bizlere örnek olsun.Örnek olsun ki bir başımıza yapacağız işlerde nasıl hem yavaş ilerliyorsak hem de fazla bir şey de elde edemiyorsak.Bir olursak elbet her şeyin ve her meseleninde üstesinden geleceğiz yeter ki ayaklarımızı yere sağlam basalım kafalarımıza da beynimizde sağlam tutalım gerisi sadece ve sadece teferruattır.Nasıl ki Atatürk ülkemizin 1.Dünya Savaşı sonrasında o bitkin ve yitik halinde tek başına çıkarak Samsun’da bir ateş yakıp sonunda da bu ülkeyi bütün halkımızı bir araya getirerek kurtardıysa bizlerde Türk toplumu olarak Atatürk gibi bir ateş hatta birden fazla ateş yakarak gerek eğitimimiz olsun gerekse de diğer meseleler olsun hepsini kökten çözebiliriz.Yeter ki Atatürk’te olan Türk kanı gibi bizlerde bulunan Türk kanını harekete geçirmekten başka bir şey değildir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ne Kadar Duyarlıyız? - 4

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ne Kadar Duyarlıyız?
Zar Adam ve Luke Rhinehart
Ne Kadar Duyarlıyız? - 10
Ne Kadar Duyarlıyız? - 8
Ne Kadar Duyarlıyız? - 2
Ne Kadar Duyarlıyız? - 7
Ne Kadar Duyarlıyız? - 6
Ne Kadar Duyarlıyız? - 9
Ne Kadar Duyarlıyız? - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yakalım Bedenlerimizi [Şiir]
İçinde Senin Olduğun Sevişmeler [Şiir]
Hayallerdeki Sevişmelerimiz [Şiir]
Toprağa Düşen Yitik Hayatlar [Şiir]
Bir Mezar [Şiir]
Bir Sevda [Şiir]
Aç Kalbini Yüreğime Doğru Güzel Kız [Şiir]
Issız Yürek... [Şiir]
Deniz Gözlüm [Şiir]
Kısa Bir Söz [Şiir]


Barış Ünlü kimdir?

Ben Barış Ünlü. 1990'dan beridir hayatla bir olup yaşayıp gidiyorum. Herkesin yazar olması için destek olmaya ve de kendiminde yeteri kadar hatta yeterinden daha fazlasını yaparak sizlere ve bu siteye üye olan ya da olmayıpta bu sitede dolaşan herkese güzel şiirler, denemeler, öyküler ve de romanlar yazarak sizlere güzel şeyler yaşatmayı umuyorum. Bu yüzden buradayım ve de burada olmaya devam edeceğim. Ben sizlere ve sizin gibi okur severlere açılıp oradan da hayalim olan yazarlık serüvenine katılıp büyük ve adı her daim söylenen hatırda olan bir büyük yazar olmayı hedefliyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
ORHAN VELİ'DEN BAŞKASI ASLA


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Barış Ünlü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.