Kafkaslardan, Orta Asya ve Ortadoğu’ya kadar oldukça geniş bir coğrafya üzerinde meydana gelen her tür siyasi, ekonomik ve toplumsal olay, ne yazık ki bölgenin kendi gerçekliğinin ürettiği değerler olmaktan çok, küresel eğilimlerin tercih ve öncelikleri doğrultusunda şekillenir oldu. Bu durum tek başına bile bölge insanının zaaf ve ihmallerini açıklamaya yetip artmakta. İnisiyatif alamayarak aksayan her şeyin faturasını “küresel güçlere” havale etmek ne kadar inandırıcı olabilir! Problemin çözümü için bölge insanı önce, aralarındaki görüş ayrılığını hiç değilse şöyle bir süreliğine dahi olsa unutup rafa kaldırarak yerel coğrafi sınırların tarih boyunca kendisine sağladığı zenginlik ve fırsatların peşine, dayanışma içerisinde hep birlikte düşmeyi akıl etti mi acaba? Ya da gelişmiş ülkelerde benzerlerine bugün artık pek rastlanmayan anti demokratik uygulamaların neden olduğu problemlerin Balkanlar'dan Ortadoğu'ya, Irak'tan Orta Asya ve Hazar çevresine kadar kaçı dış mihraklarca planlanarak uygulanmakta? Uygulanabilmesi nasıl mümkün olabilmekte? Sosyo kültürel dokuya ait anlayış kalıpları, Irak, Afganistan, Pakistan, Gürcistan ve diğer Ortadoğulu devletlerde hiç değilse AB normlarına çekilemediği sürece dış odaklar tarafından yönlendiriliyor olmaktan şikâyet etmeye kimsenin hakkı bulunmadığı kanaatindeyim. Zayıf yönler bulunduğu sürece kıta ötesinden de ana kıtanın batı ve doğusundan da bölge için senaryo yazmaya hazır odaklar daima bulunacaktır ve bulunmuştur da. İşte, Irak çoktandır şu an resmi olmasa da fiili olarak üç ana bölgeye ayrılmış durumda. Senaryolara göre Irak’ın kuzeyinde bir kürt devleti, güneyinde ise bir şii devleti kurulacak. İran, Irak ve Suudi Arabistan Şiilerinden oluşan geniş bir şii kuşağı bölgede etkili olacak… Petrol havzalarının güvenliğini kontrol eden ABD ve sırtını petrole dayamış olan uluslararası sermaye tröstleriyle işbirliğine hazır bir oluşum. Karşı tarafta ise, bu ittifakı dengelemeye hazır bir başka oluşum; Türk-Kürt Sünni ittifakı. Şii olmayan Araplar, şii olsa da pers kökenli olmayan Azeriler hep bu dengeler içerisinde etnik ve dini kimlikleriyle bir ağırlık unsuru. Batı mentalitesinin beşeri hissiyatı bölücülüğe ve pragmatik beklentilere hesap konusu yapabilen arsızlığı. Oyunda piyon olmamak gibi bir sorumluluğu bulunan bölge aydınlarımız. Gözümüzü hep birlikte açmak zamanı geldi de geçiyor mu ne! Peki, bunca senaryo ve yazılıp çizilenler de neyin nesi böyle, dezenformasyon denilen mekanizma, zihinleri bunca bulandırmak için mi yazar, çizer bunları? Ama aşağıda koskoca bir, iki on yıla sığdırılan gerçekliği ile Irak’a ne demeli bugün?
Aydın AKDENİZ