..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünya hayal gücünün tuvalinden başka birşey değildir. -Henri David Thoreau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Dilbilim > Oğuz Düzgün




14 Kasım 2009
Bilişimin Türkçesi - 1  
Oğuz Düzgün
2003-2004 yılları arasında gerçekleştirdiğim bu çalışma, bilgisayarımın tozlu bölümlerinde bekliyordu. Ancak tashihe ihtiyaç var, zamansa yok. Bölüm bölüm yayımlanacak.


:BCGG:
Cemil MERİÇ; “Ruh, yazının icadından beri ölümsüz. Kaya homurdanır,mermer gülümser,konuşan yalnız kitap” der “Bu Ülke” adlı kitabında. Bilişim alanındaki onca gelişme, “Kitapları” dünyamızdan söküp atmayı başaramamıştır çok şükür. Biz de susacağız bir gün. Ancak ardımızda iyi kötü bıraktığımız eserler konuşacak. Başka hiçbir şey kitap gibi geçmişi ve geleceği bir anda kucaklayamaz.Hiçbir bilimsel gelişme kitabın sıcaklığını tutamayacaktır. Allah bile kullarıyla kitaplar vasıtasıyla konuşmuştur. İşte Tevrat, işte İncil ve işte Kur’an… İnsanlık bilimde ne kadar ileri seviyelere ulaşmış olsa da kitapların ışıklı dünyası, bizleri aydınlatmaya devam edeceğe benziyor. Bilişim alanında her gün yeni bir program ya da teknolojik bir araç geliştiriliyor. Eskiler çöpe atılıyor. Binlerce yıldır baş ucumuzda duran yüzlerce,binlerce kitap ise hala değerlerini koruyor. Biz de bilişim ne kadar gelişse de, bu kitabımızdaki bilgilerin eskimeyeceğini, “Türkçe’nin Şifresi” adlı kitabın bilimsel alanda çalışma yapan insanımıza ilham vermeye devam edeceğine inanıyoruz. Biz bu çalışmayla ölümsüz olmak gibi , belki de haddimizi aşan yüksek bir gayeyi hedeflemedik. Amacımız, ölümsüz medeniyetimize, dilimize, dinimize ve alimlerimizin ölümsüz eserlerine, birkaç kişinin daha ulaşabilmesini sağlamak.Yani kendimizi ve çalışmamızı “gaye” göstermek gibi bir amacımız asla yok. Hedefte Mevlanalar, Hacı Bektaşi Veliler, Yunus Emrelerle nice büyüklerimiz ve onların büyük eserleri olmalı. Bizler sadece o büyüklerin eserlerinden bizim o küçücük kalp ve zihin aynalarımıza yansıyan bilgileri,duyguları sizlere ulaştırmaya çalışıyoruz. Vaktiyle bu gibi büyük insanların başlattıkları “insanlaşma” faaliyetinin, yeniden, pek çok alanda devam etmesi gerektiğini dile getirmek istiyoruz. Biz bu çalışmayla sizlerin önünüze yepyeni bir dünya koymayı amaçlıyoruz.

Bizler kendi sanal dünyamızı inşa edeceğiz. Kendi web sitelerimizi, kendi dilimizin harflerini kullanarak oluşturacağız. Elbette her şeyi batıdan almaya alışmış, batılı ve batıcı aydınlarımız bizim çalışmamızı eleştirebilirler. Fakat biz kendi gerçekliğimizden,kendi tarihimizden yani kısacası kendimizden ilham alıyoruz, bu girişimimizde. Hilmi YAVUZ “Modernleşme, Oryantalizm ve İslam” adlı eserinde tam da bizim görüşlerimizle örtüşen şu tespiti yapıyor: “Modernleşmeyi Batı’nın rasyonalitesine (akılcılılığına) dayalı olarak zihinsel planda inşa edemediğimizi anlamanın zamanı gelmedi mi? Bize şimdi, modernleşmeyi tıpkı Japonya’da yapıldığı gibi, kendi geleneklerimizden yola çıkarak nasıl inşa edebileceğimizi düşünmek düşüyor; hem de vakit geçirmeden!” Sayın Hilmi YAVUZ’un da ifade ettiği gibi “kendi geleneklerimizden yola çıkarak, kendi modernleşmemizi inşa etmek” hedefine yönelmekten başka da çaremiz yok. Neden kendi “insan hakları beyannamemizi” yayınlamayalım? Neden kendi “hürriyet esaslarımızı” ortaya koymayalım? Bizlerden mantıki bakımdan, tarihi ve kültürel bakımlardan oldukça farklı olan “Avrupa” örneğini, ulaşılması gereken tek “gaye” olarak görmemiz nereden kaynaklanıyor? Biz öyle bir medeniyet inşa edelim ki, Avrupa bizi taklide mecbur kalsın. Ama önce bir zihniyet inşası gerekiyor. Zihniyetlerin de bu inşaya açık olması zorunlu. Hâlâ hem İngilizce aşkıyla yanıp tutuşan, hem de “Türk’üm, doğruyum” nutukları atan insanlarla karşılaşabiliyoruz. Türksen ve doğruysan, İngiliz’in kültürüne, medeniyetine ve diline ne ihtiyacın var? Elbette yabancı dil öğrenme ihtiyacını burada vurguladığım “ihtiyaç” kavramından farklı tutuyorum. İngilizce de, Almanca da yabancı dil olarak öğrenilebilir ve öğrenilmelidir de ama onları neredeyse Anadil yerine koymaktır bizim karşı çıktığımız.

Eğer yanlışsan düzelmek, ya da doğrulaşmak için elbette kendince “doğru yol” kabul ettiğin yollara girebilirsin. Ancak madem biz doğruyuz. O halde kendi yolumuzu “doğru” bir şekilde, kendimiz çizebiliriz. Biz de gerek dil, gerek din, gerekse kültürümüz bakımından doğru olduğumuzu kabul edenlerdeniz. O halde kendilerinden başka herkesi yanlış olarak kabul eden tekelci bir felsefeyle ya da medeniyetle ne işimiz olabilir? Elbette Avrupa’dan da, her yerden olduğu gibi, öğreneceğimiz çok şeyler var. Şu Avrupa birliğine giriş sürecinde zaten pek çok olumlu kazanımlar da elde ettik. Ama bize, “geleneklerinizi, dilinizi, dininizi ve medeniyetinizi fırlatıp atın” dediklerinde onlara ne diyeceğiz? İşte bizim şu anda okumakta olduğunuz çalışmamız da böyle bir olumsuz yaklaşıma, bilhassa bilişim açısından verilen bir cevap niteliği taşımaktadır. Tamam, kazanımlarımızı alalım ve cebimize koyalım, ancak kendimize yetmesini de öğrenelim. Bırakalım, onlar bizim kuracağımız medeniyete girmeye çalışsınlar. Aslında bizim medeniyetimiz zihinlerimizde, gönlümüzde ve anılarımızda halen yaşamaktadır. Yapılacak tek iş, bu medeniyeti, zamanın şartlarına uygun bir şekilde yeniden canlandırmaktır.

Ben burada “geriye” dönüşten bahsetmiyorum. “Geçmişten ilham alarak ileriye gitmekten” bahsediyorum. Tüm değerlerimiz şu ana geçmişten gelmiştir. Bu nedenle geçmişimizin ilhamlarına açık ama, bir o kadar da yenilikçi, aydınlanmacı olmalıyız. Avrupa birliğine girmiş de olsak, bunu yapmak zorundayız. Kendi kültürüyle, değerleriyle öğünen Fransa’yı düşünelim. O, ülkesinde yaşayan hangi “mağripli” yi tam manasıyla “Avrupalılaştırabilmiştir” ya da “asimle” etmesini başarabilmiştir. Dinimiz, dilimiz ve kültürümüz “batılılaşmanın” en güzel panzehiri olmaktadır. Bu panzehirleri kullandığımız ölçüde, yine kendimiz kalabileceğiz, hatta Avrupa’yı da kendimize dönüştürebileceğiz. Bu çalışmamız da kendimiz olarak kalabilmenin yollarını aramaktadır. Bilhassa “bilişim alanında kendimiz olarak kalabilme” bu kitapta sorguladığımız temel bir konudur. Elbette bu konu pek çok konuyla da alakalı olduğu için başka mevzulara da ara sıra değinme gereğini duyacağız. Şimdi isterseniz, İnternet ve bilgisayar alanında “kendimiz olma” amacına nasıl ulaşabileceğimizi sorgulamaya başlayalım.

İnternete girdiğimizde web sitelerine ulaşmamızı sağlayan bazı harfler, karakterler çıkar karşımıza. Örneğin; www yani “World Wide Web” sözcük öbeğinin kısaltılışı gibi. Bu sözcükler “Dünya Çapında Ağ” anlamına geliyor. “WWW” harfleri de “World Wide Web” kelimeler grubunun baş harfleri. Bu harfler internetteki erişimin bir numaralı anahtarı durumunda. İnternet dili İngilizce olarak bütün dünya insanlarınca kabul edilmiştir. Ya da bütün dünya insanları internet ve bilgisayar dili olarak İngilizce’yi kabule bu şekilde zorlanmıştır. Şimdi biz burada belki de bazılarının gerçekleşmesi imkansız olarak kabul edecekleri bir dizi hayalimizi sizlerle paylaşacağız. Bu çalışmamızda internet ve bilgisayar dilini Türkçeleştirme denemesine girişeceğiz. Evet bu çalışmaya bir çeşit deneme yazısı olarak da bakabilirsiniz. Yeni bir yaşam tarzının inşa denemesi. Biz internet yani “sanalbağ” dilinin de ileride Türkçe olacağını, en azından bizim yani Türkler için bunun böyle olacağını söylemek istiyoruz. Bazı milliyetçilerimiz yepyeni ve özgün işletim sistemi yazılımları ortaya koymak yerine, Microsoft Word’a rakip olarak Linux benzeri anonim yazılımları tercih ediyorlar. Bununla milli duygularımızı bir dereceye kadar tatmin ediyoruz. Yalnız bu Linux benzeri yazılımların dilleri de ya İngilizce, ya da yine Anglo Sakson dilleri sınıfına giren başka bir dille oluşturulmuş.

İçinizden bazıları işletim sistemi de ne ola ki diye sorabilir. Öncelikle işletim sisteminin ne olduğunu sizlere kısaca açıklamaya çalışalım. Bilindiği gibi bilgisayarda çeşitli işlemler yapabilmek için farklı programlara ihtiyacımız vardır. Bu programları düzenleyecek ve bütün programların birbiriyle uyumlu bir biçimde çalışmasını sağlayacak düzenleyici programlara işletim sistemi denir. Microsoft Word XP, Linux benzeri programlar işletim sistemi örnekleridirler. Bazıları Linux işletim sistemini duymamış olabilir. Linux bir ağ işletim sistemi olarak geliştirilmiş olan UNİX işletim sisteminin daha da geliştirilmiş şekli gibi gözükmektedir. Finlandiya’da bir üniversite öğrencisi olan Linus tarafından geliştirilen Linux işletim sistemi, her geçen gün gönüllü yazılımcıların katkılarıyla daha da gelişmektedir. Linus, Minix adlı işletim sisteminden daha üstün bir işletim sistemi oluşturma hayaliyle bu Linux işletim sisteminin ilk çekirdek programlarını geliştirmiştir. Daha sonra gönüllü yazılımcıların da katkılarıyla günümüz Linux işletim sistemi oluşmuştur. Bu sistem gelişmeye devam etmektedir. Finlandiya’dan böyle bir başarılı işletim sistemi çıktığına göre, Türkiye’nin de kendi yazılım sistemlerini geliştirme zamanı artık gelmiştir. Bunun için bütün yazılımcılarımızın birlik halinde hiçbir maddi kaygı beklemeksizin çalışmaları gerekmektedir. Daha önceleri DOS işletim sistemi kullanılıyordu ki bu sistem günümüz işletim sistemlerinin anası olmaktadır. Bugünkü işletim sistemleri daha kolay ve daha anlaşılır bir görünüm arz etmektedir. Geliştireceğimiz Türk işletim sistemi ise bütün işletim sistemlerine benzer, fakat milli vasfı yüksek bir işletim sistemi olacaktır. Öncelikle bilgisayar ve internet sahasında kullanılan bazı terimleri Türkçeleştirmemiz gerekiyor. Mesela; internet kelimesini karşılayacak, Türkçe bir başka kelime bulmamız gerekiyor. Bu yabancı kelimelere karşılık olmak üzere bulacağımız kelimeler Arapça ve Farsça’dan dilimize eski dönemlerde geçmiş, artık Türkçeleşmiş kelimeler de olabilir. Öncelikle İnternet kelimesinin kısaca bir tanımını yapalım. İnternet kelimesi Tubitak tarafından; “Bir çok alt ağdan oluşan dünya çapındaki ağ sistemi” olarak tarif edilmiş. Bu ağ sistemine telefon hattı aracılığıyla ulaşmaktayız. İnternet ilk olarak Amerika’da, ordunun gizli şekilde haberleşmesini sağlayabilmek için geliştirilmiş bir sistem. Daha sonraları bu ağ sistemi bütün dünyaya yayılmış. Bilgisayarın kasasına taktığımız Fax Modem kartı yardımıyla telefon hatlarına girebilmekte, tuşluk(klavye) yardımıyla yazdığımız yazılar ve fare vasıtasıyla, tüm dünyayla çok süratli bir şekilde iletişim kurabilmekteyiz. Güneş nasıl bir anda binlerce cam parçası üzerinde aynı şekliyle parıldar, bunun gibi sanalbağda da binlerce, milyonlarca insan aynı anda aynı kentçiklere girebilir, ya da sınırsız bir şekilde istediği sitede dolaşabilir. Elbette bugünkü sanalbağ sistemini geliştiren batılılar, kendi kültür ve dillerini de dünyaya yaymayı ihmal etmemişler. İnternet yani sanalbağ sistemini ilk olarak Türk’lerin bulduğunu düşünün. Bu durumda İnternetle ilgili bütün terim ve kelimeler dünyaya Türkçe olarak yayılacaktı. Fakat her alanda olduğu gibi bu alanda da bayağı geride kalmışız. Yani tabiri caizse sollanmışız. Sporda gösterdiğimiz başarıların benzerlerini umarım bilim ve teknoloji alanında da gösteririz. Bilimsel alanda başarılarımız yok değil. Her yıl onlarca gencimiz bilim olimpiyatlarında ya da proje yarışmalarında dünya çapında dereceler alıyorlar. Fakat bu gençlerimizin başarıları Futbol karşılaşmaları kadar ilgi görmüyor halkımızdan. Pek çok başarılı bilim adamımızı da ABD gibi büyük ve güçlü ülkelere kaptırıyoruz. Çünkü bu bilim adamlarımızın bilimsel çalışmalarını gereği gibi desteklemiyoruz. Bunun da nedeni Türkiye’nin içinde bulunduğu maddi sorunlar olarak gösteriliyor.

Şimdi evvel emirde, bilişim alanında kendi medeniyetimizi inşa etmeye çalışacağız. Medeniyetimizin ortak dili “Türkçe” olacak. Öncelikle tüm bilgisayar ve sanalbağ terimlerini Türkçeleştirmeliyiz. Ardından yaşantımızı, hayallerimizi ve konuşmalarımızı Türkçeleştireceğiz. Şu İnternet kelimesinin anlamını karşılayacak Türkçe bir kelimeyi ya da kelime öbeğini hemen bulalım isterseniz “Sanalbağ” birleşik kelimesi bizce de uygun bir kelimedir internet kelimesinin anlamını karşılamak için. Ortak sanalbağ ve bilgisayar dilinin oluşması için bir yerden başlamak gerektiğine inanıyorum. Diğer bilim adamlarımız da ortak bir bilim dili oluşmasını istiyorlarsa, çoğunluğun kullandığı terimleri kullanarak, o terimlerin yayılmasını, böylelikle de birliğin oluşmasını sağlamalıdırlar. Herkes kendi bulduğu kelimeyi kullanmaya kalkarsa bir adım yol alamayız. Dilcilerimiz “ille de benim bulduğum kelime kullanılacak” gibi bir ısrar içine girebilmektedirler. Biz, “sanalbağ” kelimesini aynen kabul edeceğiz. Tabii ki bunun yerine “sanal alem” tabiri kullanılırsa da hayır demeyiz. Elbette bazı alanlarda kendi bulduğumuz karşılıklara da değineceğiz. Ancak bu kelimelerin kullanılmasında ısrarcı olmayacağız. Önemli olan her alanda İngilizce kelimeler yerine, Türkçe kelimelerin kullanılmasıdır. Bu Türkçe kelimeler kimin tarafından bulunmuş, bu o kadar da önemli değildir. Yeter ki kurallara uygun ve yaşayan Türkçe olsunlar. Türkçe’nin “yapım eki” zenginliği de kelime oluşturmada muhakkak kullanılmalıdır.(Kitabımızda yapım eklerini de ayrı bir başlık altında inceledik.)Şimdi de bu “world wide web” kelime grubunu dilimize çevirelim.Görüldüğü gibi “world wide web” kelimeleri hep w (ikili v)harfiyle başlıyor. Bizler de bulacağımız kelimelerde bu özelliği aramalıyız. Bu yazımda da bir kolaylık sağlayacaktır bizim için.Dilimizde olmayan w harfini (ikili v) kullanmak zorunda değiliz. “World wide web” yerine “Dünya Çapında Ağ” kelime grubunu kullansak olur mu?Olmaz..Çünkü bu kelimelerin baş harfleri hiç de birbirine uygun değil.Düşünün bir kere dça.turkcede.com bu hiç de uyumlu olmadı bence.Herhalde sizce de bu böyledir. Bulacağımız kelimelerin üçünün de baş harfleri aynı olmalı örneğin; bbb.istanbul.com gibi ya da nnn. Turkiye.com gibi…Evet ben galiba www. Yerine gelecek Türkçe harfleri buldum. Sıkı durun söylüyorum. Bu söylediğim harfler karşısında sakın şaşırıp da aaa! demeyin.Çünkü ben aaa.turks.com’daki gibi “aaa” harflerini öneriyorum.Peki nedir bu “aaa” harfleri?Bu harfler hangi kelimelerin baş harfleridir?Evet bu harfler “Alemler Arası Ağ” kelime öbeğini oluşturan kelimelerin baş harfleridir. “Alemler” dememizin nedeni; sanalbağın ileride Ayda,Marsta ve belki de farklı evren boyutlarında kullanılacağına inanmamızdır.Sanalbağ sadece dünyada kullanılsaydı biz de dünya kelimesini kullanırdık. Ancak sanalbağ bütün evrende kullanılacak, yani bütün alemlerde. Bu nedenle biz Alemler kelimesini kullanmayı uygun bulduk.”Alemler Arası Ağ” ne kadar sıcak değil mi? En azından bu kelimeler “World Wide Web” kelimelerinden daha yakın gelmektedir bize. Üstelik bu kelimeler matematik ve düzen dili olan Türkçe’de kullanılan kelimelerdir ki, bu da ayrı bir üstünlük olarak bu kelimeleri seçmemizi sağlamaya yeter bir sebeptir. Türkçe’nin bu üstünlüğünü “Türkçe’nin Matematiksel ve Felsefi Boyutu” başlıklı bölümümüzde açık seçik görebilirsiniz. AAA.TURKS.COM yalnız şimdi de bir sorunumuz var bizim. Bu COM ne olacak? Bu Com’u, Net’i Edu’yu ne yapacağız?Madem İnterneti Türkçeleştiriyoruz bu “com” da Türkçeleşmeli..Madem sanalbağı yeniden inşa ediyoruz bu com,net gibi kısaltma ya da kelimeleri de Türkçeleştirmeliyiz.Net yerine “Bağ” kelimesini kullanabiliriz. Bilgisayarcık adında bir Kentçik olsun. Bu kentçiğe ulaşmak için şu harflere tuşlamalıyız. AAA.BİLGİSAYARCIK. BAĞ Yine Education kelimesinin kısaltılmışı olan ve okulların Kentçiklerine ulaşımı sağlayan “Edu” yerine Eğitim kelimesinden kısaltılmış eği’yi kullanabiliriz. Örneğin; aaa.istanbul.eği.tr gibi..Ya da bu eği kısaltması yerine ilm kelimesini kullanabiliriz. Aaa.istanbul.ilm. Tr gibi… Company kelimesinin kısaltılmışı olan com kısaltmasının yerine de onunla aynı anlama gelen “Şirket” kelimesinden kısaltılmış olan şir. kısaltmasını kullanabiliriz. Örneğin; aaa.oguz.şir gibi.Bütün bu düşünceleri hayata geçirecek programcılarımıza ve yazılım şirketlerimize ihtiyacımız var. Vestel ve Arçelik misali milli şirketlerin bu alana da eğilmeleri şart. Şu “ADSL” hizmetini ülkemize getiren “Telekom” da gerçekten bilişim sektörümüzün gelişmesine katkısı olan ve daha da faydalı olacağına inandığımız kurumlardan birisi. Eminim ki birileri çıkıp, bütün dünyadaki Türkleri ve hatta Asyalıları birleştirecek bir “Yeni Sanalbağ” sistemini inşa edecektir. Hatta bu sanalbağ sistemi sadece Türkleri değil Osmanlı idaresinde yaşamış bütün halkları da birleştirebilir. Hatta şunu da iddia ediyorum ki, tamamen tarafsız bir şekilde Türkçe’yi kullanma nedenimizin onun matematikselliği ve düzeni olduğunu ispat edebilirsek, bütün dünyanın Türkçe’yi Sanalbağda ve bilimin bütün dallarında “Bilim Dili” olarak kullanmaması için hiçbir sebep yok. Nasıl ki günümüzde uydu teknolojilerinin de yardımıyla, bugünkü sanalbağa alternatif olarak “İnternet 2” sistemi kurulmuştur ve faaliyettedir. Bu sistem normal sanalbağa göre oldukça hızlı bir erişim olanağını sunmaktadır. Bunun gibi biz de kendi sanalbağımızı kurduğumuzda, hızlı bilgi paylaşımı sayesinde tüm Asya ile birlikte kendi ülkemizin de kalkınmasına vesile olacağız.

Sanalbağda Türkçe konuşanlar olarak bizi zorlayan bir başka engel de kentçik isimlerini Türkçe karakterlerle yazamayışımız. İçinde “Türkçe” kelimesi geçen bir kentçik olduğunu düşünelim. Biz maalesef bu Türkçe kelimesini de adres bölümüne yazamamaktayız. Onun yerine “turkce” gibi bambaşka bir kelime yazabilmekteyiz. İçinde ş,ç,ı,ü,ö gibi Türkçe karakterlerin geçtiği kelimeleri sanalbağda kullanamıyoruz. Bu da dili olumsuz etkileyen sebeplerden birisi olmaktadır. Bu şekilde Türkçe’nin o muhteşem güzelliği ve ahengi de gözlerden kaçmaktadır. İngilizce bütün dilleri kendisi gibi fakirleştirmeye çalışmaktadır sanki..Ancak eminim ki, birileri, bir gün buna da dur diyecektir. Bizler rahatlıkla aaa.türkçr. İle şeklinde kendi sanalbağımızın kendi karakterlerini kullanabileceğiz. Yalnız bizler Latin harflerini kullanan diğer milletlerin de erişimini kolaylaştırmak için onların kullandığı w,x gibi karakterleri de kullanıma açacağız ki, bugün İngilizcecilerin düştüğü “hoşgörüsüzlüğe” yarın biz düşmeyelim.

Sanalbağımızı inşaya devam edelim isterseniz. Sanalbağa girme aracı olan Bilgisayarımızla ilgili kullandığımız pek çok İngilizce terimi de kullanmamalıyız bundan sonra. Çünkü artık kendi Bilgisayarımızı ve kendi Sanalbağ kültürümüzü inşa ediyoruz. İbn-i Sina ve Farabi gibi felsefeciler, İslami felsefe (İslam Felsefesi demiyorum. Zira ilahi bir dinin beşeri bir felsefesi olmaz. Ancak insanlar İslam’ı temel alan kendi felsefelerini geliştirirler. Bunlar kesinlikle İslam Felsefesi olamazlar) sistemini kurarlarken bizim metodumuza benzer bir yöntem seçmişlerdi. Bu felsefecilerimiz, Aristo, Platon gibi ünlü felsefecilerin eserlerini İslam dünyasının ilim dili olan Arapça’ya çevirirlerken,karşılaştıkları yeni felsefi terimlere karşılık olarak, Türkçe’nin mantığından ve düzeninden de yararlanarak, yeni yeni Arapça kelimeler türetmişlerdiBu kelimeler bugün, bütün İslam aleminde oldukça yaygın olarak halen kullanılan kelimelerdir.Mevcûdat,Kâinat,Kemiyet vb. gibi kelimeler bunlardan sadece bir kaçıdır. Bizim bulacağımız kelimeler de elbette İslam aleminde kullanılabilir kelimeler olacaktır. Nasıl ki,Müslüman Türkler İlim ve Edebiyat dilleri olan Arapça, Farsça gibi dilleri öğrenmişlerdir. Bunun gibi diğer Müslüman toplumlar da yeni bilgisayar ve sanalbağ dili olacak olan Türkçe’yi, seve seve öğreneceklerdir. Hatta bu bilgisayar dili oluşturulurken tüm Türk lehçelerinde ve İslam dillerinde ortak olarak kullanılan terimler de kullanılabilir.Yeni terimler üretmek ve bu terimlere tüm insanları alıştırmak yerine zaten insanların kendi malı olarak benimsediği ve kendilerine oldukça yakın gelecek olan Türkçe’de de kullanılan ortak kelimeleri kullanacak olursak,Türkçe’nin tüm dünyada kabul edilme olasılığı daha da artacaktır. Çünkü bizi o milletlerle birbirimize bağlayan,tarihi ve kültürel bağlarımız vardıi. Üstelik bu bağlar da oldukça kuvvetli bağlardır. Bugün çok kullanılan PC kısaltmasını ele alalım. Bu kısaltma “Personal Computer” kelime grubunun kısaltılmış halidir. Aslında bu İngilizce’nin ekonomik ve işlek yeni kelimeler türetmekte zorlandığının da apaçık bir göstergesidir. Türkçe’de Kişisel Bilgisayar anlamına uygun gelen PC kısaltması yerine biz hangi kelimeyi ya da kısaltmayı kullanabiliriz. Ben açıkçası bazı kolaylaştırma kullanımlarının dışında kısaltmalara karşıyım. Bu kısaltmalar dili bozan unsurlardandır bana görr. İngilizce gibi düzensiz diller için PC,RAM gibi kısaltmalar kullanmak mazur olabilir. Zira bu dillerde bir kelimenin çok düzenli oluşup oluşmadığı o kadar da önemli bir husus değildir. Biz PC(Personal Computer) yerine “Kişisel Bilgisayar” kelime grubunu uygun buluyoruz. Ya da az önce bahsettiğimiz yararlarını da göze larak bütün dünya Müslümanlarının dilinde ortak olarak kullanılan “şahıs” kelimesini, yanına bir nisbet “i” eki ekleyerek kullanabiliriz. ”Şahsi Bilgisayar” da diyebiliriz.Eğer bu kelime öbeğini illa da kısaltmak gerekiyorsa,ya da bende olduğu gibi ilk örnekteki bu –sel eki sizde de biraz rahatsızlık yapıyorsa, biz sizin için “Öz Bilgisayar” sözcük öbeğini daha iktisatlı ve kullanışlı buluyoruz. Ben şimdi “özbilgisayarıma” bu yazıları kaydederken bilgisayar dünyasında kullanılan değişik terim ve kelimelere de karşılıklar bulmaya çalışıyorum. Zira, inşa edeceğimiz kendi sanalbağımızın ilk basamağı bilgisayar olmaktadır. Öncelikle Bilgisayar dilini Türkçeleştirmeliyiz.

(Dillerin Şifresi...)

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Güzel bir başlangıç
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
9 Mayıs 2010
Başlangıç gibi çalışmanın tamamının da güzel olacağına inanıyorum.İlgi görür ya da görmez!Bu kaygıyı taşımadan bir şeyler yapmak gerekir.Yaptığımızı bir köşeye koyalım;kim bilir belki de bir gün birilerine ilham kaynağı olur.Çalışmanızdan dolayı sizi kutluyor ve teşekkür ediyorum.Saygılarımla.////Ömer Bey! Boş durmayalım bir şeyler üretelim yeter ki.Ben size teşekkür ederim...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın dilbilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Eston Dili ve Türkçe
Fince Türkçe Benzerliği
İbranice - Hintçe Kardeşliği
Türkçe'nin Şifresi - Türkçe'nin Üstünlüğü - 2
Adem ve Havva Dili
Esperanto ve Türkçe
Türkçe'mizin Ermenice'ye Etkileri
Türkçe'nin Şifresi - Türkçe'nin Üstünlüğü - 1
Türkçe'nin Yitik Kardeşi; Kızılderilice!
Sümer'e Farklı Bir Bakış

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Atomda Dna Var mı?
Tebbet Suresindeki Mucizeler
Çoklu Hücre Modeli
İslam Bilim Müzesi
Nasreddin Hoca Yazar Oldu
Hangi Tanrı?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sen Var Ya Sen! [Şiir]
Çakkıdı Çakkıdı [Şiir]
Bâlibilen Dilinde Şiir [Şiir]
Üç Boyutlu Şiir [Şiir]
Miraciye [Şiir]
Sağanak Sen Yağıyor [Şiir]
Bülbüller Şehri İstanbul [Şiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Şiir]
Burası Sessiz Biraz [Şiir]
New Orleans'lı Siyahi Kirpiklerin [Şiir]


Oğuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatın her alanında çalışmalar yapıyor.

Etkilendiği Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoğlunun özelliği değil midir iletişimde bulunduğu varlıklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Oğuz Düzgün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.