Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Alışmak aşk ile karışır zamanla. Aşkın bilimsel olarak araştırılması sonucunda belirli bir ömrü olduğu ileri sürülmüştür. Aşkın yerini alışkanlıklar alır zamanla. Eş ya da sevgililer aşk bitmiş ve gizliden bunun farkına varmış olsalar da “ Aşkım “ sözcüğünü fazlasıyla kullanmaktadır. Sanki yitip giden aşk telafi edilebilecekmiş gibi. Kalp atışlarınız yavaşlar, midenize giren kramplar girmez olur. Düşüncelerinizde ve anınızda daha az yer kaplar hale gelir. Nasıl olsa artık sizindir. Elde etmişsinizdir. Sevgiyi canlı tutmaya çalışmazsınız: “ Elde vardır bir.” Aşkın kısa veya uzun ömürlü olmasında bilimsel çalışmalar ne derse desin, bizim elimizde olduğu rahatlıkla söylenebilir. Dünyada bir tek o kişi varmış gibi hissedilir ilk zamanlar. Karşımızdaki kişi bizim görmek istediğimiz kişidir aslında o anda. Yaşadıkça bu gerçeğin farkına varılır ve işin rengi o andan sonra değişir. İlgi azalır. Alışkanlık başlar da diyebiliriz. Ne kalır geri? Sevgi kalır, paylaşımlar, güzel anılar kalır. Asıl olan sevgi ve saygıdır. Elde kalanlar korunmaya çalışılmalıdır. Belki de bunlar alışmanın en iyi taraflarıdır. Başımız dönmeden, gerçeklerin daha rahat görülebildiği bir evre. Biraz da huzur girmiştir işin içine. Sevdiğini ve sevildiğini bilmenin getirdiği iç huzur. Yani sevmek eylemi tamamen beyinseldir. İşin içine mantık sonradan girer ve de girmek zorundadır. Doğru düşünebilme pek çok şeye çözüm getirebilir. Çünkü düşünceler, davranışlarımızı da etkileyen salgılar oluşturur. Sevilen kişiyi olduğu gibi kabul edersek, kafamızda çok öncelerden yer etmiş şablonlara uydurmaya çalışmazsak, ötekileştirmezsek, kıyaslamazsak, canlı tutmak için yeterince çaba harcar, emek verir isek, sevdiğimizi söylemeye korkmaz isek, ne gerek var, nasıl olsa biliyor demez isek, aşk daha uzun ömürlü olmaz mı? Ne dersiniz? Yarın, seviyor iseniz ve sevginizi tüketmemiş iseniz “ Seni Seviyorum.” der misiniz? Zorlanmadan ve içinizden gelerek… Yürekten söylenmiş bir sevgi sözü olduğunu hissettirerek. Ben bugünden söyleyeyim: “ Sevdiceğim, seni seviyorum.” Yaşamıma anlam katanım. Yüreğinden öpüyorum seni. O yürekte yer alabildiğim için. Ve sığabildiğim için. Yüzümde tatlı bir tebessümle tekrarlıyorum. “ Se-ni se-vi-yo-rum. “ Sadece seni değil, beni yüreğine dost, arkadaş olarak sığdırabilenleri de ben çok “ Se-vi-yo-rum.” Müşerref ÖZDAŞ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Müşerref ÖZDAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |