..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Tarihsel Olaylar > Muhammed CAN




23 Mayıs 2010
Türk İslamcıların Şovenizmi ve İdeoloji Çürümüşlüğü–1  
Muhammed CAN
Ancak soruna çözüm arayışlarındaki farklı yaklaşımlar sorunun kendisinden daha büyük bir sorun haline gelebilmekte. Bu tür düşünürler, tarihinin hemen her döneminde olmuştur…


:BJGF:
Geçen yazımızda kısmen değindiğimiz sorunların son paragrafında ‘‘... Bundan ötürüdür ki Sivil aymazlığın en belirgin sorunu çift kimlikli aydınların varlığı ve…’’ diye sonlandırmıştık. Bu yazıda daha gerilere inmeyi tercih ettik.

Türkiye rejimi kan ve irfan üstüne kurulduğunu resmi kurumlarca ifade ederken kanın ve irfanın yan yana birinin diğerine destek olamayacağını anlayamayacak kadar ebleh düşüncesi ile gurur duyan ender ülkelerdendir. 23 Türkiye’sinde rejim son şeklini aldığında acaba ilhamını nerden alıyordu?

Türkiye de sorunların asıl kaynağı konusunda vicdanı pörsümemiş hür düşünmeyi erdem kabul eden fikir sahipleri, Anadolu’nun sinesinde barındırdığı çeşitli ırkların varlığını, temel insani hak ve özgürlüklerde ki meşruiyetlerini kuşkusuz kabul ederler.

Ancak soruna çözüm arayışlarındaki farklı yaklaşımlar sorunun kendisinden daha büyük bir sorun haline gelebilmekte. Bu tür düşünürler, tarihinin hemen her döneminde olmuştur…

Türkiye’de kendisi olmak isteyen aydınlar, İslami referans almadan, Kürtlerinde diğer milletler gibi ulusal ve demokratik haklarının olduğunu, hiçbir yasal, siyasal ve eylemsel engelle takılmadan, her platformda kendilerini ifade etmesi ve haklarını savunması, Kürtlerinde kendi doğal haklarını pratiğe yansıtmaları gerektiğini ifade edemeyişleri Bu cenahın siteme entegre olmuş hal-i pür melalidir.

Pekâlâ, kulağa hoş gelen ve nispi olarak sorunlara çözüm alternatifi olarak yansıyan böylesi çıkışlarımız kalıcı çözüm arayışı için yeterlimi? Asla.

Türkiye’de tedavülde olan dini değerler, Peygamber(s.a.a)’den sonra Emevi hanedanınca yönetimin Cebr kullanılarak gasp edilmesi ile başlayan /ki halifeler dönemi ile başlar/süreçte şekillenen İslam’da teori-pratik/akide-amel’in birbirinden ayrı olması gerekir düşüncesi, kendilerinden sonrada süreçle birlikte kemikleşti. Yani düşünce(akide) kendisini yaşamsal alanda pratik(amel/fiil)’e dönüşmedikçe, düşüncenin karşıtlarına sorun yaratmayacak tır’ı, Sufyan’i düşünce çok önceden görmüş ve uygun zamanı bekleyen avcı misali pusuya yatmıştı!

Türk İslamcı aydınların sınıfta kalmasının diğer bir nedeni de, var olan Kemalizm sisteme alternatif olduklarını iddia ederek şekillendirdikleri düşünce ve felsefeleri, karşıt olduğunu iddia ettiği sistemleri eleştire dursunlar. Bu durumda dahi onun/Kemalizm/ kendisini onarma, eksikliklerini giderme ve yetersizliğini fark ettirmek/akıl hocalığı yapmak/, feveran ettiği sistemin yeniden canlanması için enerji sunmada önemli etken olduklarını bilerek/bilmeyerek etkinlik sağladığını görememesidir.

Bazıları son dönem İslam devrimi ile birlikte daha da gerilerden beslenmeyi en vazgeçilmez değer olarak kabul ederek, sisteme ve Kemalizm’e karşı kalıcı çözüm arayışı için köklerinin Osmanlının geçmişinde aranması gerektiğini ısrarla vurguladılar. Bu cenahında saltanatı İslamlaştırma çabası başlı başına bir sorun! Böyle düşünenler, Kemalizm’in kendisini yaratan geçmişini ve değerlerini benimsemeyeceğini onunla barışmak istemediğini neden görmek istemiyor? Oysa Kemalistler bu cenahtan daha ilerici ve aydın! Başka bir açıdan ise İslam adına Kürt halkına ''öz İslam'' kaynaklarına ve dolayısı ile ''öz bilgi''nin kaynaklarına ulaşmaması için en olunmaz senaryolar üretildi. Bu senaryoların başında gelen en önemli tehlike ise Devrimci bilgi üretim üniteleri/tarihi belge ve bilge kişiler/’nin imhası oldu. Bu yoksulluğa yapay aydınlar tarafından katkılı bilgi''yi doğru veya ''salt bilgi'' algılama sendromudu da eklenince, halkın özlem duyduğu öz insani istek ve arzuları yıkıcı, bölücü, gerici sair yaftalarla batı adına fildişi kulelerden halka bakanların sloganı kaldı.

Osmanlı saltanatı, siyasal İslamının bilgi menbaı geriye doğru Selçuklu, Abbasi ve endülüs emevilerine dayanıyorken, Ortaasya steplerinden otağını kaldırdığında yanında taşıdığı güç felsefesini de heybesine almayı ihmal etmemişti.Tabiyatı ile katkılı islami bilgi ünitelerinin gelişimini de güç ekolünün hizmetine sunmanın nasıllığında yoğunlaşırken, kendine has(şaman) inancın islamla harmonisini de ihmal etmeden saltanat islamının halkasına bağlamasının en ateşli savunuculuğunu üstlendiğinide aleni olarak ıspatlamıştı. Nitekim yavuzun Çaldıran‘dan hemen sonra Halepte 70.000 kişinin katl edilmesi bu esasa dayanır!?

Osmanlı bunları yaparken, dinin kendi düşünceleri doğrultusunda başkalarınca olası farklı algı ve anlayışa karşı girişimleri için bütün gayret ve çabasını en azami şekilde harcamayı da ihmal etmiyordu. Böylece İslami Osmanlı adalet ve hürriyet felsefesi geliştirilmiş oldu. İşte günümüz Türk islami aydınlarının battığı Dscuhungel!..

Sürecek...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın tarihsel olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Algı Sapmasında Türk İslamcıları
Türk İslamcıların Şovenizmi ve İdeoloji Çrümüşlüğü - 6
Kerb - U Belamız
İslam İnkilabının Evrenselliği
Türk İslamcıların Şovenizmi ve İdeoloji Çrümüşlüğü - 4
Türk İslamcıların Şovenizmi ve İdeoloji Çrümüşlüğü - 5
Türk İslamcıların Şovenizmi ve İdeoloji Çrümüşlüğü - 3
Türk İslamcıların Şovenizmi ve İdeoloji Çrümüşlüğü - 2
Sivil Aymazlık Sorunu Ve...

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Muhammed Can S. Demirtaş'a Soruyor
Türk İslamcı Dostlarımız - 5
Gündem Özel - 4 Başkanlık Sistemi ve Avrupa Krizi
Rebeze Röportajı - 2
Türk İslamcı Dostlarımız! —2
Size Ne Oldu?
Türk İslamcı Dostlarımız - 3
Emperyalist İslamcı Olunabiliyormuş Demek!
Türk Aydınlarında Takvimler 1789 Mu?
Özdemir İnce Kirene'li mi?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dost İçin [Şiir]
Serzeniş [Şiir]
Bizde Ne Anne'ler Var [Şiir]
Ne İnsanlar Gördüm [Şiir]
Ey Gazzeli Cocuk! [Şiir]
Ayrılık Senfonisi [Şiir]
Hatıram! [Şiir]
Namus'un Adına! [Şiir]
Hum Kıyısında Bir Gece [Deneme]
Velayet-i Fakih ve Siyasla İslam [İnceleme]


Muhammed CAN kimdir?

. . .


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Muhammed CAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.