"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote |
|
||||||||||
|
. . . Ertesi sabah kalkar kalkmaz yola çıkıyoruz. Defne'nin şehrin dışında oturan bir akrabası var. Kadın oldukça yaşlıymış ve yakın zamanda öleceğini düşünüyor. Bu yüzden onu ziyarete gidiyoruz. Defne bir araba kiralamış, eski kırmızı ve üstü açılabilen bir araba. Müziğimizi açıp yolda bir kaç saat ilerliyoruz. Ardından küçük bir tepenin üstünde duran evi görüyorum. Defne de evi işaret ederek "Amelie ninenin evi burası işte!" diyor. Arabayı az ileride park edip eve doğru yürüyoruz. Henüz zile basmadan kapıyı açıyor, neredeyse hiç diş kalmamış ağzını kocaman açarak gülümsüyor ve ekliyor "J'ai été en attente pour vous, bienvenue." (Bende sizi bekliyordum, hoşgeldiniz.) İçeri geçip oturuyoruz, kadına cevap verecek kadar Fransızca'ya sahip olmadığım için bir süre susuyorum ve ardından bana dönüp "sen yeterince öğrenememişsin sanırım hayatım" diyor. Türkçe bildiğini görünce hemen gülüyorum ve "maalesef, henüz çok iyi değilim." diyorum. Bir saat kadar daha oturup Amelie'nin fotoğraflarına bakarak zaman geçiriyoruz, bize eski günlerini ve gençliğini anlatıyor. Defne içeriye ıhlamur kaynatmaya gittiğinde yanıma gelip elini dizime koyuyor ve "sen bir sürü şey atlatmışsın ve bunların olumsuz getirilerinden kaçmak için Paris'e saklanmışsın..." diyor. Şaşırıyorum, "Evet, öyle." diyorum. Bana gülümseyip devam ediyor "Sakın kaçma, saklanma. Yüreğinden gelenin anlamını bul ve o anlam için mücadele et, hayatım. Sadece yapmak istediğin ve yapmaya değer olan şeyleri yap. Geçmişine fazla bakarsan, gelecek yolunda kaybolursun." Gülümseyerek başımla onaylıyorum. Defne içeriden geliyor ve yavaşça kalkıyoruz, bizi kapının önüne kadar geçiriyor. Defne elini öpüyor ve ardından ben. Defne çıktıktan sonra dönüp "Teşekkür ederim Amelie." diyorum. Gülümsüyor ve kulağıma yaklaşıp fısıldıyor, "Brillant pour voir l'arc en ciel, vous devez vivre sous la pluie avant..." Gözlerimde yaşlar birikiyor çünkü bu sözün anlamını biliyorum; Parlak gökkuşağı görmek için önce yağmuru yaşamak gerekir...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ezgi Yavuz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |