..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğaüstü henüz anlayamadığımız doğal şeylerin adı. -Elbert Hubbard
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Umut Salih Tiryakioğlu




23 Aralık 2010
Yaratıcıya Sesleniş - 4  
Umut Salih Tiryakioğlu
Şu aralar berrak bir aydınlanma yaşıyorum. Nihayet insanlığın kokusunu duydum. Fakat bu ağır bir ceset kokusuydu.


:AHDI:
Şu aralar berrak bir aydınlanma yaşıyorum. Nihayet insanlığın kokusunu duydum. Fakat bu ağır bir ceset kokusuydu.
     
Servis aracımız Adli Tıp Kurumu'nun önüne vardığında saat takriben 10:00'u gösteriyordu. Bizleri iki gruba ayırdılar. İlk grup içeri girdiğinde biz bahçede oturmuş sıramızı beklemeye başlamıştık. Heyecandan içim kıpır kıpırdı, yerimde duramıyor ardarda sigara yakıyordum. Daha önce hiç ölü insan bedeni görmemiştim ve bu benim ilk otopsi deneyimim olacaktı. Bu yüzden oldukça tedirgindim. Son sigaramı yarısına kadar içmiştim ki seslendiler. Ağır ağır içeri yürüdüm.
     
Otopsi odasına adım attığım anda, daha öncesinde benzerine rastlamadığım ağır bir koku burnuma hücum ediverdi. Neredeyse kusacaktım. Bir kaç kişi dayanamayarak kendini dışarı atmıştı. Ben çıkmadım. Bir arkadaşımın tavsiyesine uyarak ağzımdan nefes almaya çalıştım ama bu defa da o cesetleri içime çekiyormuşum gibi hissederek daha da huzursuz oldum. Ağzımı ve burnumu mendille kapatmış olmama rağmen o kesif koku rahatsız ediciliğini sürdürüyordu. Ta ki gözlerim cesetlere değene dek... O anda içimi kaplayan ürperti, cesetlerin kokusuna baskın gelmişti.
     
İki cansız beden boylu boyunca uzanıyordu. Biri genç bir kadına diğeri ise orta yaşın biraz üzerinde bir adama aitti. Erkek olanın otopsisi yapılmış olacak, gövdesi iki yakasından bir sicimle dikilerek tutturulmuştu. Bizler, şu yüzünde hafif bir tebessümle uyumakta olan talihsiz kadının otopsisini gözlemleyecektik. 22 yaşlarında... Akıl hastasıymış. Kendini ambulanstan aşağı attığında başını yere çarparak beyin kanaması geçirmiş... Kafa derisini yüzdükten sonra başından ense kökünün üstüne kadar uzanan kırığı da gösterdiler. Bir sonra ki işlem -şimdi yazarken bile geriliyorum- kafatasının tepesinden kesilerek ayrılması idi. Başı tepesinden açıldığında, kandan kıpkızıl olmuş beynin bir ortaya çıkışı vardı ki böylece gruptan bir kaç fire daha vermiş bulunuyorduk. Beyni çıkardılar. Bu, hiç de tasarımlarımda olduğu gibi boşlukta asılı durmuyordu. Ayrıca beynin çevresinde fikirler de uçuşmuyor, bir kurgunun yahut dizgenin merkezini teşkil eden sembolik ve mistik bir özellik de arzetmiyordu. Her yanını kuşatan elektriksel ağdan, fikir yıldırımlarından da eser yoktu. Sadece kırmızı, ıslak ve kıvrımlı bir iç organdı gördüğüm.
     
Cesedi göğsünden karnına kadar yardılar. Hatırlıyordum. Bu, kanuni bir zorunluluktu. İlgili kanun maddesine göre, “Otopsi, cesedin durumu olanak verdiği takdirde, mutlaka baş, göğüs ve karnın açılmasını gerektirir.”di. Düz ve ince bir hat üzerinde uzanan derin bir kesik gövdeyi ortadan ikiye ayırmış, iç organlar dışarı taşmaya başlamıştı. Benzer bir manzaraya belki kurban kesilirken rastlanabilirdi ancak bu defaki bizden biri, bizim gibi bir insandı. Gözlerimi kırpmadan izledim. Hem kendimi ileriye hazırlamak hem de hiçbir ayrıntıyı kaçırmamak niyetindeydim. Beni en çok şaşırtansa otopsi işlemi tamamlandıktan sonra beynin eski yerine değil karna yerleştirilmesi olmuştu. Bu haliyle kafatasına sığmazmış. Ve hayatlarımızın büyük çoğunluğunda karnımızda uyanan arzuları doyurmak için kullandığımız beyin, böylece olması gereken yere oturtulmuş oluyordu. Cesedi dikmelerini bekleyemedim. Kendimi dışarı attım ve biraz yürüdüm. Ceset kokusu gün boyunca beni bırakmayacaktı.
     
Gördüklerim, nihayet, kanaatimi pekiştiriyordu. Evet, ben bir mahkumdum. Kademe kademe önce şu köhne kainata sonra da yazarın bedenine hapsedilmiştim. Bunu ilk defa dün sabah Adli Tıp Kurumu'nda farkettim. Buradan kaçmanın bir yolu olmalıydı. Bu, ben olamazdım.

***



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yaratıcı'ya Sesleniş - 2
Yaratıcı'ya Sesleniş - 3
Yaratıcı'ya Sesleniş

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Düşmek Korkusu
Sanatçı
Günlüğümün Önsözü...
Ülküye Sesleniş...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Beyit [Şiir]
Sen Gitme [Şiir]
Bütün Sanatçıları Susturun [Şiir]
Allah'ı Bulmak [Şiir]
Türk Milletinin Evlatlarına... [Şiir]
Şairin Hayatı [Şiir]
Biz... [Şiir]
Aklımdan Geçen Bazı Şeyler [Şiir]
Kıtalar [Şiir]
İtiraf [Şiir]


Umut Salih Tiryakioğlu kimdir?

. . .

Etkilendiği Yazarlar:
..


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Umut Salih Tiryakioğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.