..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak için topu toplam altı haftam kalsaydı ne mi yapardım? Tuşlara daha hızlı basmaya bakardım. -Isaac Asimov
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Unutulamayan Dönemler > Vildan Sevil




14 Mart 2011
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü"nden, Şapşal Şabalak Konserlere, Cicili Bicili Mağazalara  
Bu ülkede, kitle iletişiminde, yalnızca yazılı basın ve bir adet siyah beyaz TV varken başlar öykümüz

Vildan Sevil


Devlet adamlarımız ve eşleri, pek önemserler bizi. Günün “mana ve ehemmiyetine uygun” kutlama demeçleri yayınlanır. Belediyeler şapşal şabalak konserler düzenlerler, göbekler atılır şen şakrak. Töre cinayeti denir, kadınlar öldürülür bir yandan. Memeleri tomurcuğa durmamış kızlar, dedelere peşkeş çekilir, alınır satılırlar. Bahçedeki ağaçtan ya da bir tavandan sallandırılmış ipin ucunda ince güzel boyunları.


:BCCJ:
“Bir varmııış, bir yokmuuuş” mu diyelim, yoksa anlatılacakları, “Geçmişe özlem” olarak mı tanımlayalım? Önce oku, sonra girişi sen yap ey sevgili okur..

Bu ülkede, kitle iletişiminde, yalnızca yazılı basın ve bir adet siyah beyaz TV varken başlar öykümüz.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün ülkemizde ilk kez kutlanışı 1921 yılında oldu denir. Ama kimler, nerede, nasıl kutladılar pek bilinmez ya da ben öğrenemedim. 1921’den sonra, 8 Mart’ın adı duyulmaz olur. Taa ki 1975’e değin.

İşte ben sizlere, kendi katılımım ve tanıklığımla gerçekleşen bu ilk 8 Mart kutlamalarından söz edeceğim.

Kısacık Bir Tarihçe :
8 Mart 1857’de, New York’lu tekstil işçisi kadınların başını çektiği 40.000 işçi, vahşi sömürüye karşı, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, erkeklerle eşit ücret için greve giderler. Elbette ve âdet üzere polisin kanlı saldırısına uğrarlar yakılırlar. -Canavarlar ateşi neden çok sever?- Çoğu kadın 129 kişi can verir.

1910’da Danimarka’nın Kopenhag kentinde II. Komünist Enternasyonel toplanır. Alman Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden, ömrünü emekçilerin hak arama savaşımına adamış Clara Zetkin, Amerikalı işçi kadınların ilk örgütlü direnişinin anısına, 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar günü olarak kabul edilmesini önerir. Kadın hareketinin o günkü hedefi “Oy hakkı”dır. Öneri kabul edilir.

Dünya Sosyalist Hareketinin önderliği ve Bağımsız Ülkelerin desteğiyle BM, 1975 yılını Dünya Kadın Yılı ilan eder.

1977’de ise BM, “Emekçi” sıfatından arındırıp “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” olsun, diye karar verir.

Türkiye:
1975 : Taksim Gezi Parkının hemen arkasında, bir apartmanın köhne bir bodrum katı dairesinde , bir grup aydın kadınla birlikte, işçi ve memur kadınlar bir dernek kurarlar. İlerici Kadınlar Derneği (İKD). Amaç, işçi, memur, emekçi kadınların, sömürüye karşı örgütlenip haklarını aramalarını sağlamaktır. Küçük, basit anlaşılır bir gazete çıkartılır, fabrika önlerinde bildiriler dağıtılır, geceli gündüzlü koşturulur, ev ev dolaşılır.

1976 : 8 Mart ilk kez gerçek içeriği ve anlamıyla kapalı salon toplantılarında kutlanmaya başlar.
Okuma-yazma kursları, işyerlerinde kreş istemli kampanyalar, eşit işe, eşit ücret, doğum izinlerinin düzenlenmesi, işsizliğe pahalılığa karşı tencereli tavalı eylemler, kadınları aşağılayan yasa maddelerinin kaldırılması kampanyaları, evlat acısına son yürüyüşleri, barış, demokrasi ulusal bağımsızlık istemleri hemen aklıma gelenler... Bunlardan başka istemler, ayrıca yörelere özgü istemlerle donanmış kampanyalar saymakla bitmez.

1977 : Kanlı 1 Mayıs. Derneklerinde şarkılar, türküler söyleyerek yoğurdukları hamurdan yapıp, kırmızıya boyadıkları karanfiller, yakalarında açmıştı. Başlarında al çatkıları, Taksim’de tam da kürsünün önünde emekçi kadınlar. Kurşunlar vızıldıyor tepelerinde. Sular İdaresinden, İntercontinental pencerelerinden yaylım ateşi. Yitip giden otuz yedi can.

1978 : Artık 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kapalı salonlar dar geliyor kadınlara. Ülkenin çeşitli kentlerinde, ilçelerinde kadınlar sokaklarda. Kendi özgül taleplerini de ikinci plana atıp, bağırıyorlar : Faşizme Geçit Yok, Evlat Acısına Son, diye. Sokaklarda kurşun sesleri.

1979 : Kadın kısmının sokaklarda işi ne? Örtünüp, saklanıp tıkılmalı evine. Bir, üç, beş çocuk doğurmalı, başına vurulup, lokması alınmalı. Yedek ve ucuz iş gücü olarak dört duvar arasında bekletilmeli.
28 Nisan’da sıkıyönetimin emriyle kapatılır dernek. Bu tarih itibariyle, 15.000 üyesi, 33 şubesi, binlerce temsilciliği ve 30.000 satan Kadınların Sesi Gazetesi vardır.

“Başüstüne komutanım” demez İKD’liler. İki koldan Ankara’ya doğru yollara düşerler. İzmir kolu, Ege’yi, İstanbul kolu Marmara’yı toplaya toplaya Ankara’ya yürürler. Her temsilcilikten, her şubeden gelenlerin de katılımıyla. Barikatlar kurulur, Sivrihisar’da önleri kesilir. Ankara’ya sokulmazlar. Zarif bir bakan olan olan Hasan Fehmi Güneş Bey, temsilcilerle görüşür ama elinden bir şey gelmez. Karar sıkıyönetimindir.

1984’e kadar , bu ülkede 8 Mart kutlanmaz. Sonra, yavaş yavaş sömürüye karşıtlık içeriği boşaltılarak, farklı istemlerle, çeşitlilikle yine salonlardan meydanlara bir akış başlar.

Artık, yaygın bilinen adı, Dünya Emekçi Kadınlar Günü değildir. Sadece Kadınlar Günü’dür.
Şimdi , mağazalar cicilibicili boyanmakta, promosyonlar dökülüp, saçılmaktadır artık. MSN’lerle, internet grupları aracılığıyla, plastiği ekranda sırıtan cırtlak gül buketleri sunulur kadınlara.

Devlet adamlarımız ve eşleri, pek önemserler bizi. Günün “mana ve ehemmiyetine uygun” kutlama demeçleri yayınlanır. Belediyeler şapşal şabalak konserler düzenlerler, göbekler atılır şen şakrak.

Töre cinayeti denir, kadınlar öldürülür bir yandan. Memeleri tomurcuğa durmamış kızlar, dedelere peşkeş çekilir, alınır satılırlar. Tecavüzcülere hafifletici nedenler aranır. Bahçedeki ağaçtan ya da bir tavandan sallandırılmış ipin ucunda ince güzel boyunları.

Yaşasın teknolojimiz...Yaşasın dayanılmaz ve dingin, kara kile bulanmış uykumuz(!)...Yaşasın umut veren demokrasimiz(!)...

SONUÇ:
Bu yazı, tüm güçleriyle ve içtenlikleriyle, kadına karşı ayrımcılığa şiddete, cinayetlere son vermek için uğraşıp didinen kocaman ve güzel yürekli, yiğit arkadaşlarımı kapsam dışı bırakmaktadır.

Bu yazı, ısrarla yok sayılan bir tarihi ve bu uğurda acı çekmiş nice kadını anmayı amaçlamaktadır.

Bu yazı, anılan günlere kıyasla, BUGÜN, çok daha büyük tehlikelere maruz bırakılan kadınlarımıza, 2011 8 Martında çam sakızı, çoban armağanıdır.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın unutulamayan dönemler kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Yarin Yanağından Gayrı"... İsyan Ruhu... ve Börklüce Mustafa Şiir Günleri...
Öfkeli Rüzgârlar, Yine İsyanın ve Umudun Şarkılarını Söyledi Karaburun

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Referandum Gününden Hoş Sedalar
30 Mart 1972 Kızıldere Katliamı (Dev, Baş İstiyor/ G. Akın)
Birgün Ben, Belki Bir Sığırcık Kolonisinin İçinde, Belki Yıldızlarla Birlikte Göklerde…
N. Ç!.. N. Ç!.. N. Ç"ler!.. Hepimiz Tecavüzcüyüz!..
Geçmişin İzdüşümünde Bir Kısır Döngü
İzedebiyat Üyelerine Açık Mektup: Koşun, Face Dayatmasına Karşı Durun!..
Erkek Egemen Toplumdan Erkek Dininin Egemen Olduğu Topluma
İzedebiyat Yönetimine ve Üyelerine Açık Mektup
Cumhuriyetin Rövanşı Ya da Şeriata Doğru Adım Adım Mı?..
Teslis Sendromu >> Ücretsiz E - Kitap: Hulki Can Duru

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Duruşma [Şiir]
Dedem Düşlerime Giriyor [Öykü]
Çocukların Çığlığından Göklerin Tılsımına [Öykü]
Dolunayda Uyku Tutmaz [Öykü]
Oy Madimak, Madimak!.. Sen Artık Türkülerle Değil, Ateşlerle Anılmaktasın [Öykü]
İlk Sosyalist Muhtar Fevzi Ağabey [Öykü]
Düşselin Gerçeğinde, Gerçeğin Düşselliğinde [Öykü]
Ben Ölürken [Öykü]
Gece, Mehtap, Selene, Apollon ve Ben [Öykü]
Aşk"a Geldin, Hoş Geldin!.. [Öykü]


Vildan Sevil kimdir?

Koşuşturmaktan yoruldu. Altmışından sonra, çok yabancısı olduğu teknolojiyle, sanal ortamda kalem oynatmaya kalktı. İletişim kurmak, duygu, düşünce, birikim paylaşmak, genç kuşaklardan yeni şeyler öğrenmek istedi. Yazarlık deneyimine burada adım attı. İşte böyle sınır tanımaz bir "dinazor ". . . Başarır mı acaba ?

Etkilendiği Yazarlar:
Marx, Engels, Freud, Nietzsche, Adorno, Horkheimer, Foucault, Antik Grek, Rus , Fransız yazını, Amado, Marquez, Llosa, Asturias, Lübnanlı Amin Maalouf...Elbette Nazım, Aragon, Neruda ve nice ozan/şair...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.