Uğruna Yaşanacak, Ölünecek
Yaşam sıradan. Görünmez sınırları var, adaletsiz. Adalet Ütopya'da hapsolmuş. Adaletin ismi var sadece,
sıkça tekrarlanan.
"İnsanlık tarihi, hayal gücünü yoksulluktan daha hızlı tüketenlerin hikayesidir." - Terry Pratchett (Kurgusal alıntı)"
"İnsanlık tarihi, hayal gücünü yoksulluktan daha hızlı tüketenlerin hikayesidir." - Terry Pratchett (Kurgusal alıntı)"
Yaşam sıradan. Görünmez sınırları var, adaletsiz. Adalet Ütopya'da hapsolmuş. Adaletin ismi var sadece,
sıkça tekrarlanan.
Ezberinde yedi renk dünya, sesinde yalnız gerçek bir rüya! Sevgiyle dolan, eskiyi unutan, dertsiz, geleceğe bulanan! Bu akşam, rengin, hüznün, keyfe keder anıların ölüm günü olsun!
Ben en çok kalemimi kaybettim dünyada. Kim bulduysa, cümlelerimin tekrarını yazamadı. Ben en çok kağıdımı kaybettim dünyada, kim bulduysa buruşturup attı bir kenara. Ben en çok aklımı kaybettim dünyada. Kim beni bulduysa, hiç acımadı bana. Ya bir tutanakla kayıt altına alındım; kendimi bile hatırlamadığım anlarda.
Soğuğun, ayağımda ve belimde hissettirdiği kişiliği, camlardaki, minik ayılı perdeyi aralayınca, kara dönüşmüş haliyle böö dedi. Yanımdaki, mis kokulu buğday ekmeğini andıran minik kız, üzerini açtığından, ana rahmine geri girmiş gibi küçülmüştü. Çaydanlığın altının yandığını kokusundan anlamamak için ölmüş olmak lazım diye geçirdim aklımdan. Esnemeye vaktim kalmadığından, gözümü
Mor taş ile huzura odaklanmıştı. Bir adım ileri itildi, rengi daha da koyulaştı taşın. Sarı ve mat taş bir oyundaymışcasına morun yanına koyuldu. Hasta ve bezginleştiren bir havası vardı onun.. Huzur neredeyse o da yakınlarında bir yerlerde bitiyordu. Hayat iyinin yanında kötüyü de saklıyordu, bu kabuldü hep. Kırmızı
Hayatın yokuşunu tırmanırken veya çıkmak için çırpınırken, aslında düz olan yolu yokuş yapan bizleriz kendi elimizle desem hadi oradan diyen çok çıkacak, çırpınmak derken, son nefesi verirken çırpınmaktan söz etmiyorum, yüzmek içinde söylemiyorum,çırpınmak derken acı içinde yuvarlanarak çıkılan yokuş yolunda, aşağıya doğru düşmek çıkamamak, ne yapacağını şaşırmak anlamında
Eğitimi okuma yazma öğrenmek diye tanımlayamayız. Okuma yazma öğrenmek eğitimin bir parçasıdır ama küçük bir parçası. İnsanların diğer canlılardan ayıra en önemli özelliğin düşünebilme yeteneği olduğunu övüne övüne anlatırız. Oysa böyle olmasında , yani dünyaya insan olarak gelmemizde ve insanların düşünebilme yeteneği olmasında bizim bir rolümüz yoktur. Hiçbir
Peki, yanlış tanıdığınızı doğru tanıyorum diye kendinize inandırmanız ya da düşünmenizi nasıl yorumlamak gerekiyor. Yani tanıyorum diye, değer verdiğimiz ya da değer vermediğimiz insana yaptığımız yakıştırmalar bir zulüm çeşidi değil midir? Değer verdiğimiz insanın zamanla değersizleşmesi, değersiz dediğimiz insanın zamanla değerli hala gelmesini nasıl açıklayabiliriz?
bazen bir gülüş oldum dudaklarımda. bazen bardaktan boşalırcasına yağmur oldum gözlerimde. sustum, haykırdım, delirdim ve sakinleştim. ne kimseyi anlayabildim ne de kimseye kendimi anlatabildim. üşüdüm, korktum, rezil oldum.
Bana kusurlarımı söyle, beni eleştir diyen insanların tuzaklarına sakın düşme. Onların dediklerini yaparsan ya bir dost, ya bir arkadaş kaybedersin; ya da yeni bir düşman kazanırsın.
Kim demiş!
Kim demiş aşk bağıra bağıra yaşanır diye
Seni gizli yaşamaktır aşkın en alası
Kimse bilmedi...
Sonrasını düşünmeden yapılan o eylem yani o mahalle maçı; maçı yapanların bu dünyadaki Tanrısıdır. Fakat bunu o maçı yapanlardan kaçı anlar. Daha doğrusu kaçı zamanında anlar; bilmiyorum. Ama en azından son nefes bu işi çözer ümidindeyim... / Esasen hayatından memnun olmamak insanın kendi aklı gereğidir. Mutsuzluk zekayı gösterir