Üçüzler
"Onlar on yıl önce evlendiler, şimdi on beş çocukları var. Üç ay sonra sahip olacakları çocuk sayısı on sekize çıkacak" diye söze giren spikerin, anlatmaya devam edereken yüzünde bir gülümseme belirmişti
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Anılar resim gibidir gerçekten. Bayram anıları, hayata dair güzelliklerle şekil alır içiniz de biraz umutsuz da olsa...
Ne bildiğimiz , ne bilmediğimiz hakkında pek çok söz söylendi. "Düşünüyorum , öyleyse varım" dendi. Acaba bu varlığı kanıtlamaya yettimi ? İşte bunları sorguluyorum...
Hala çocuktuk, hala aynı oyunlarda zaman öldürüp, ne ihtilal sonrası Türkiye’si, ne Özal’lı yılların atılımı ile ilgilenmiyorduk...
Bir yağmur danesinin kar piramitlerine davetiye çıkarmasının adıymış, kış.
Nefeslerin buhur buhur çöreklenmesiymiş genizlere.
Ve hasretin ılgıt ılgıt esmesiymiş denizlere.
Yasalarla yasak doğduk,günahlarla suçlu öleceğiz.Sonum nasıl olsa böyle olacaksa,varım herşeyi yaşamaya !
Tarihin tozlu sayfaları, kibir ve kudretin baş döndürücülüğüyle yoldan sapmış ve bu yüzden Tanrı tarafından yerle bir edilmiş imparatorlukların ibretli hikâyeleriyle doludur.
Unutmamalı ki, kibir ateşten bir gömlektir, onu giyeni yakar.
“Her bir insan bir asmadaki üzüm tanelerine benzer, önce olgunlaşacak ve sonra üzümün kabuğunu yırtması gibi kabuğundan çıkıp şıraya karışacak.”
Beyaz bir yalnızlık
Sarı bir hüzün,
Koptuğu yerde sözün
Bırak benimle kalsın
Kar rengi yüzün...
Varlığından şüphe eden bir insan varolabilir mi? sorusu ise belirtmek isteğim karmaşıklığı su yüzüne çıkartıyor. Varlığını fark etmeyen insan yokken, yokluğunu hissetmeyen insan yok olmaya mahkum oluyor.
yıllar geçtikçe denize özlem duyuyorsun. İyot kokusu uyuşturucu gibi damarlarına yayılsın istiyorsun.
Siz hep mahzun ve güzel kaldınız.
Hiç yalpa yapmadınız, hiç kıvırmadınız, halinizi hiç tartışmaya açmadınız. Yaşadığınızı var olmaya devam edeceğinizi, yaşayan ölülerin bile duyacağı bir sesle haykırdınız.
Başınızdaki bin yıllık örtüyü çıkarmadınız.
Siz hep mahzun ve güzel kaldınız.
İçlerindekine ihanet
senin mavi gözlerin var, uzandığın zaman dokunabileceğin, ince parmaklı dostların...
Çiçek tozlarının rüzgarla uçuşarak, nehirde yüzerek, kuşların kanatlarına binerek döllenmek için diğer ağaçlara, bitkilere ulaşmaya çalıştığı aydir nisan. Kazayla ağaç yerine insanlara konduklarında çiçek tozları alerji yapar. Yalnızlığın nisan alerjisidi
Okumak... Dinler gibi okumak. Okurken, anlam yüklü cümlelerin altını çizenlerimiz vardır. Bir kitapta anlamlı cümleleri çizerken fark ettim, aslında o satırlarda, benim içimdeki açığa çıkmamış gücün altını çiziyordu. İki buçuk sene öncede, hâlâ bugünde. İ
BARIŞ'ı hayata bağlayan minicik, miniminnacık bir kuş vardı içinde. Durmadan ötüyor, hiç susmuyordu. Neden biliyor musunuz? Çünkü BARIŞ BEBEK bu kuşun susmasına izin vermiyordu.