Var Olanı Değiştirmek
Hayatımızda sevdiklerimiz, dostlarımızı da zaman içinde belki kendimize göre değiştiriyoruzdur...
"Bir kitabın kapağını yargılamayın, içindeki reklamlar daha komik olabilir." - Mark Twain (kurgusal)"
"Bir kitabın kapağını yargılamayın, içindeki reklamlar daha komik olabilir." - Mark Twain (kurgusal)"
Hayatımızda sevdiklerimiz, dostlarımızı da zaman içinde belki kendimize göre değiştiriyoruzdur...
sessiz ve derin bi haykırış, ağlarken sakız çiğnemek göz yaşının dudağa teması ve sonrasında sakızda hafif tuzlanma.
sakin daha sakin daha huzurlu ama derin bir nefes öncesinde, elindeki sigarayı kül tablasına bırakıp.
Biz şimdi verimlilik artırmaktan bahsediyoruz ya... Önce ölçmediğimiz şeyleri ölçmeye başlamamız kaçınılmaz. Ölçü sistemimizin adil, hilesiz ve nesnel olması da gerekli.
Bu mektubu yazdığımda yeni yuvana yola çıkmıştın... Yanına geldiğimde kulağına fısıldayacaktım yazdıklarımı, ama sen beni bekleyemeden uçup gittin. Mektubun sonunda da söylediğim gibi, gittiğin yerde mutlu ol, melekler okşasın başını...
Cam kırıklarıyla doluydu her yer... Tiz bir çığlık ile cam kırılma sesi, müthiş bir ikili sayılabilirlerdi yerine göre. Kaygı dolu bir çift göz, olan bitene kılıf uydurmaya çalışıyordu. Şok kısa sürmeliydi. Öyle de oldu.
Çıplak ayağını tüylü paspasa değdirmeden, temizlik teçhizatlarının olduğu dolabı açtı ve faraş
Peki kazanmak ve ödül? Hiçbir ödül kazanmanın kendisi kadar tatmin edici olamaz gibi geliyor bana. Çoğu yarışmada ödül zaten semboliktir.
Nice gözkapağının altında hiç kimsenin uykusu olmamanın sevinci...
Zengin insanlar niye ederinin çok üstünde fiyatlar ödeyerek hizmet aldıkları yerlere giderler? Çünkü ancak o fiyatları ödeyebilecek kendilerine benzer finansal güçte insanlarla bir arada olmak isterler. Bir 'mahalle' oluştururlar kendilerine ve o mahallede bir baskı vardır.
ey yüreğine hüznü eken
ç o c u k!
savur korkularını
kınından kasvet akan yaşama...
Bir anda bir ambulansın sireni, sadece davulun sesini değil, köyün bile nefesini kesiyor. Köye aniden giren yeşil renkli arabaları kimsenin gözü görmüyor. Ambulans saniyeler sonra düğünün ortasına giriyor. Gökyüzü yavaş yavas kararmaya başlıyor. Kuşlar bir anda izini kaybettiriyor. Sonsuzluğa doğru kanat çırpan kınalı kuşlar.. Sonsuzluğun da sonunu hatırlatır
Savaş, akla gelen her şeye sahip olmak ve bunları öteki nden korumak için, gücü elinde tutmak isteyen; cehaletle yoğrulmuş bir üstünlük duygusuyla saldırganlaşan insan ya da toplumların yakalandığı korkunç bir hastalık halidir.
Yaşadığımız çağa mısır çağı da denilebilir. Çünkü yediğimiz et: mısırdan, ekmek mısırdan içtiğimiz içecekler mısırdan yapılıyor. Yani raflarda gördüğümüz yüzlerce ürünün ham maddesi mısır bitkisidir. Mısır sektörünü elinde bulunduran güç ise; her şeyi elinde bulunduran insanlığın gidişine yön veren en büyük emperyalist güçlerdir.
Yağmur hızlanmaya başlayınca damlalar koşturdu izler karıştı her damla kendi başının çaresine bakmaya başladı.
Bu durumda ne iz kaldı ne yol ne çaba ne başka bir şey…
Telaş böyle bir şey.
Telaşlanıp ne yapacağını bilememek böyle bir şey.
Ne idealin
Sakın indirme yumruklarını yüzünden aşağıya diye öğretilirmiş hayat çocuklara, indirme ki aldığın darbe burnunu dağıtmasın. Ama kendi yüzünü korurken öyle bir indir ki yumruğunun birini karşında ki bedenin boş olduğu anda zayıf yanına, devrilsin boylu boyunca, kalkamasın bir daha…