En Kısa Zamanda Güneşimi Bulmaya Gitmeli...
Kırgın mıyım?Kırgınım, hem de çokça. Büyük harflerle yazmalı, altı çizilmeli ve en kısa zamanda güneşimi bulmaya gitmeli...
Kırgın mıyım?Kırgınım, hem de çokça. Büyük harflerle yazmalı, altı çizilmeli ve en kısa zamanda güneşimi bulmaya gitmeli...
Çocuk olmak, hayat ağacının dalına sıkıca tutunabilmektir. Düşeceğini hesaba katmadan o ağaçta keyfince salınabilmektir belki de… Geçmişten geleceğe uzanan, yokuşların nefesleri kesmediği düz bir güzergahta yola revan olmaktır çocukluk….
nokta ve virgül..size ne çağrıştırıyo? Bana da bunları çağrıştırdı.. (yazıdan) bitişim, yokoluşum değildir.bitişim geçiştir EY GÜZEL !!
bitişim, sönüşüm değildir.bitişim hasretime virgül koymaktır EY DOST !!
Birgün mektubun gelir belki de sen olursun gelen, değişiklik olur; ama değişmez hiç, sen olan bir şeyleri bekleme ümidim...
Günün sorusu: Savaşın göbeğinde olan sevdalar var mıdır?, Ya da postacının sevda güvercini elinde gelişi?, Ümitler kurtulmuş olrmu
-Bana yalan söyleme Darcy.
dedi kadın ıslak gözlerle... Yalandı duydukları çünkü.
Dünyaya geldiğimiz tarih bizim kurtuluşumuzdur aslında her ne kadar buna doğuş deniliyorsa da. Kolay mı? Dışarıda ne olup bittiğinden haberin olmadan, dar bir alanda, ayağını bile doğru dürüst uzatamadan, boynuna dolanırsa boğulmana bile sebep olabilecek bir göbek bağıyla dokuz ay on gün korku içinde yaşamak ve dışarı çıkmayı
Anladım ki insan en çok sesinde taşıyormuş kendini. Kelimelerin dizgisi bir yana, duyguların sedaları yıllanmış. Belirgin bir bezginlik var sesimde. Yenik bir sızlanma, umutsuz bir sitem dizgilerimde. öfkemde dahi ihtiyar bir anlayış İçimdeki hırlak köpek, kavrayışım, dillendirişim, “çüş eşeğim çüş” diye haykırışım bile yaşlanmış.
Ruh
Ya bin yıl, ya bin asır sonra o gün gelecek.
Koklarken küllerimi mezarımda bir böcek
O kadar yanacak ki, bir yüksüklük toprağım,
Yerden bir damar gibi kopup fışkıracağım!
İçine kapanık ve depresyon sınırlarında gezilen bir vakitte, kendini ortaya atıvermiş bir yazı...
bu yazıyla ilgili söyleyebileceğim tek şey, ilginç bir yazı. ötesi hakkında hiç bir fikrim yok. ne zaman yazdığımı bile hatırlamıyroum.
Sevgili annemin doğum günü olduğu için ona bu şiiri yazdm. Sen yaşlanmıyorsun anneciğim, sadece zaman koşturuyor ve durdurması
Çocuklar daha geç fark ederler dünya değiştirdiklerini.Çoğu zaman oynamaya kalkarlar.Onlara o kadar zordur ki öldüklerini anlatmak. Hiç hoş bir işimiz olduğunu düşünmüyorsunuzdur eminim.Ama biz alışkınız ölülerle konuşmaya, onları öldüklerine inandırmaya
Yağmurların derelerle birlik olduğu zamanlarda, toprak yüreğinden kopan her parçasını sulara kaptırır. Toprak sele dayanamaz, çünkü su sinsice yüreğine işler. Bilmez ki, suyun kirlendiği vakitlerde, saflığını da yitirir.
Sırça kavanozlarında yüreğimizin yeni acılar biriktirmeye gönüllü olma vaktidir…
Söz söylemesini iyi bilenlere, ağzı laf yapan kimselere derler söz cambazı… Bu hususta şairlerin eline kimse su dökemez. Onlar gerçek anlamda söz cambazlarıdır. Sözün en tesirlisini, kelamın ruha işleyenini onlar söylerler. Onlar, lügatlerde sessizce uyuyan kelimeleri gönül teknesinde hissiyatla yoğurup yeni sentezler oluştururlar. Şairler kelimeleri derin uykularından uyandırırlar.