Hayalleriniz Gerçekmiş Gibi Davranın...
Yeni arkadaşlarımız pek tanımayacaklardır muhtemelen ancak bir dönemler pek çok yazımı burada paylaşmış, sizlerden de çok güzel destekler almıştım
Yeni arkadaşlarımız pek tanımayacaklardır muhtemelen ancak bir dönemler pek çok yazımı burada paylaşmış, sizlerden de çok güzel destekler almıştım
dara düştüm sanmayın , çarmıhı da bilirim / hele dönsün bu devran , belki yine gelirim..."
Var olmak ne ki...İş yok olabilmekte...Hissetmek ne ki,iş hissetmemekte...Ağlayan bir çiçek bahşediyor sana en nefis kokuyu,duyabiliyor musun,yoksa içinde bulunduğun dar çemberi kıramamaktan mı yakınıyorsun?
Güneş kırmızı havlusunda kurulana kurulana, santim santim çıktı denizin koyu maviliğinden. Can evini bırakıp yükselmeye başladı. Gökyüzünü grisini kırmızıdan sonra sarıya boyadı. Yıldızları kucakladı, toplayıp bohçasına attı. Sonra maviler saçtı bir de beyaz bulutlar sabahın üstüne. Bir ben gördüm, bir deniz feneri, bir de Gazi Kayası açıklarından geçen
Akşam yavaşça iniyor, öksüz bir çocuk gibi sokaklar, telaşsız insanlar. Ay doğmayacak biliyorum, annem ölmüş, ağaçlar neyi bekler, kuşlar şarkısız ay doğmayacak, nefesim tükenmiş, dudaklarım mühürlü, gözlerim ıslak…
Mümbit yürek tarlasını yıllarca ekip biçen usta bir bahçıvandır öğretmen… O ki tipide, boranda ve kışta elinden tutup selamet sahiline çıkarır körpe bedenleri. Aşsızlara aş, umutsuzlara umut, huzursuzlara huzur olur en zor zamanlarda. Bir meşale gibi ışık saçar bütün karanlıklara. Tohumu fidan, fidanı ağaç yapar öğretmen… Bir aslan
kuyuda tutarsın düşünceleri
..........Ümit olur bazen gözyaşın, akıtırsın birer birer
..........Bu yalan dünya kime kalmış kalacak dersin
..........Korku mu ürpertir seni tedirginlik mi çözemezsin
..........Bildiğin bilemediklerine ters gelir akamazsın akman gereken yere
Yaralar alıyoruz hayatta, kanıyor yüreklerimiz ve biz bu yaraları iyileştirmeye çalışırıyoruz acılarımızı dindirmek için, sanki bir daha yara almayacakmışız gibi…
Yağmurun susmaya niyeti yok. Elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi, Söz dinlemeyen aşık gibi, hiç bir tesellisi olmayan acılı anne gibi, şimdi çalan şarkıda ' hoşça kal gözümün nuru hoşça kal' deyip ardına bakmayan vefasız sevgili gibi,hızlı hızlı yağmaya devam ediyordu...
Bir avuç küp şeker gibi yağmurun altında erimekteydik
Şemsiyesiz çıkmak -akıl karı değil ki bu!
Üstelik turuncu otobüs de kaçtı Yok yok Hayat işte; bizi pamuk helva yapıp, çocuklara dağıtacaktı
Zorlaştıran bizler kolayı istemeyiz..ucuza satılan malda bir eksiklik ararız; en pahalısı en iyisidir ya…
Düşünce sistemi hep böyle işler... Herkes beğeniyor diye beğeniriz müzikleri..anlamasak ta yabancı müzik müptelası olup hep hayran oluruz yabancılara..kendi vatanımızı değil de hep başka ülkelerde yaşamayı zenginlik sayarız..
Özeniriz işte
İnsanız ya, zamana ve yaşamın ritmine egemen olamıyoruz her zaman. Gün, nasıl isterse öyle yönlendiriyor bizi. Ne kadar dirensek de günün getirdiği iklime göre şekilleniyor yüreğimiz.
küçücük bir tebessüm bazen hiç ummadığınız anda öyle bir gelir ki yıllar geçse de hatırladığınızda hep gülümsersiniz. öyle bir şey işte