Günaydın
Ekonomik bağımsızlık yine eli cebinde dolanıyor mahallede, sahipsiz. Evinde yatağından çıkmadı hala İstanbul Borsası.
Öğleye doğru imece ile düzelttiler TL imajını. Bizim oğlan Yeşil Deve karşı.
"Yazarlık, yediğiniz biftekleri sindiremeyen bir tür ruhsal bağırsak tembelliğidir." - Orhan Pamuk"
"Yazarlık, yediğiniz biftekleri sindiremeyen bir tür ruhsal bağırsak tembelliğidir." - Orhan Pamuk"
Ekonomik bağımsızlık yine eli cebinde dolanıyor mahallede, sahipsiz. Evinde yatağından çıkmadı hala İstanbul Borsası.
Öğleye doğru imece ile düzelttiler TL imajını. Bizim oğlan Yeşil Deve karşı.
Yüzyıllar önceden Karacaoğlan teşhisini yapmış : "...Üç derdim var birbirinden seçilmez; bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm"
Akşam yavaşça iniyor, öksüz bir çocuk gibi sokaklar, telaşsız insanlar. Ay doğmayacak biliyorum, annem ölmüş, ağaçlar neyi bekler, kuşlar şarkısız ay doğmayacak, nefesim tükenmiş, dudaklarım mühürlü, gözlerim ıslak…
Bazen kızarsın, bazen off dersin, bazen de hırlarsın. Ama o bazenler hiç yokmuş gibi deli gibi seversin.
Eski çağlarda, hemen bütün toplumlarda kadının hiçbir hak ve değere sahip olmadığı yaygın bir görüştür. Eski Çinlilerde kadın, kocasının kölesi sayılırdı. Kocası ve çocuklarıyla birlikte yemeğe oturamazdı; Ayakta durur, onlara hizmet ederdi. Mısırda başlangıçta kadınlar erkeklerle aynı haklara sahip idiyseler de bu fazla uzun sürmemiş, Firavunun emriyle yine
Şekil şekil bulutlar vardı sarı gökyüzünde. Lolipoplar pembe çimlerin arasından uzanırdı.Ağaçlarda her çeşit şeker yetişirdi ve süt kokardı nehirler. Pürüzsüzdü. Hevesliydi. Neşeliydi. Rengarenkti.
Eskiden yapılan hatalar tekrarlanmayacak,bağışlanamayan hatırlanmayacak,unutulası isimler anılmayacak...
Sokaklar, caddeler, evler, çocuklar ve ıslak yavru kediler. Savunmasızlığına, terk edilmişliğine, acınası hallerine ve soğuk kaldırım taşlarına bakmalıyım kentin, ilk kez görüyormuşçasına. Yaralarına dokunmalıyım tek tek, keşfetmeliyim. Parçalara yüzümü sürmeliyim, karışmalı gözyaşlarımız.
Selanik 1881,
Ahşap konakta genç çiftlerin Mustafa adında bir yavruları hayata merhaba der.
Ahşap konak ve sakinleri mutludur; tâ ki, Mustafa 6-7 yaşlarına gelip babasını ebedi âleme uğurlayıp çiftlikte karga kovalayıncaya kadar.
İlk keşif matematik öğretmeni ile başlar: Mustafa zekidir, çalışkandır, başarılıdır.
Teraziyim diye mi dengeye takığım bilmem ama oldum olası dengede tutmaya çalışmışımdır hep kendimi. Nasıl takmayayım ki, herşeyin görevine uyarak çalışabilmesi, yaşaması, varolabilmesi için hayatın her anında denge önemli. Gece ve gündüz ile mevsimler bile dengede olmasa en basiti hayatın ritmi nasıl şaşardı düşünebiliyor musunuz? Hatta kıyamet beklentisi
Herkesin hikayesi kendi kalbinde gizlenmiştir ancak. Deşsen de ulaşamazsın, çıkarıp ortaya sayfa sayfa okuyamazsın
Sesini duymak iyi geldi dost. İlaç gibidir dostlar birbirine, değil mi? Hiçbir şey yapmadan yalnızca "ne haber" dediklerinde bile...
İnsani erdemlerin biz insanlar tarafından ne kadarının anlaşıldığı konusunda bir yazı
An gelir elde bir çiçek.
An gelir bir keleş.
An olur eller tanrıya yakarır.
An olur dilenir.