|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Azmi, Bir Kadın, Bir Çocuk, Bir Bebek
İsa Kantarcı
Öykü > Aşk ve Romantizm
AZM, BİR KADIN, BİR ÇOCUK, BİR BEBEK
41 yaşındaki Azmi, hayvan tüccarıydı mutlu hayatında, sığır üretip satardı, bu işlerin içinde büyümüştü, babasının işi buydu, kurbanlık için da et ve et ürünleri üreten şirketler için. Köyde bir çiftliği vardı, tarlaları vardı. Ondan sığır
satın almak için gelen bir baba ve iki oğlu vardı, kamyonla, dört sığır satın almışlardı, asmanın altında çay kahve içmişlerdi,
Azmi müşterisi şişman adamı ve iki gen
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Deneme > Anılar |
181
|
|
|
|
Eskiden, mektup denilen bir tür vardı, name de denilirdi adına. İnsanlar, biribirine yollardı zarf içinde.
Sevgi kokardı, hasret tüterdi sayfalarında. Ayrı bir iştiyakla okunur yazılırdı. Eskiden mektup vardı,o demler güzel zamanlardı... |
|
182
|
|
|
|
Seni özledim İstanbul ! Çocukluğumun ağırlığıyla özledim seni. Dedemle birlikte Beşiktaş iskelesinden o koca vapurlarına binip Kadıköy' e gitmelerimizi özledim en çok. Ah, İstanbul ! Hatırlıyor musun o vapur yolculuklarını ? Denizinin kokusunu, rengini, adını bilmediğim geveze beyaz kuşlarını,o koca vapurlarını, yine o koca vapurlarının sanki insanı içine çekip, yutarmış gibi çıkardıkları vuuuupppp seslerini... Koca vapurlarının, o vuuuuppp diye içine çekip aldığı ve koca karnına sığıştırdığı; dedeleri, nineleri ama en çokta çocukları... Ya beni ? Beni hatırlıyor musun İstanbul ? Elbette hatırlıyorsun ! |
|
183
|
|
|
|
Sonra insanlar; gülenler, somurtanlar, endişeliler, mutlular. Bu coğrafya şaşırtır insanı. Hani şair olamazsın bir anda ama en azından şair ruhlu yapar adamı.
|
|
184
|
|
|
|
Biraz mide bulantısı,biraz kırmızı ama kesinlikle nilgün marmara kadar duygusal değil |
|
185
|
|
|
|
Bir beş dakikalığına herşeyi bir kenara bırakıp gökyüzünü, bulutları, doğayı seyredin. O kusursuz yapı içindeki bir canlı olarak, kendi kusursuzluğunuzun tadını çıkarın.
|
|
186
|
|
187
|
|
|
|
Sahile indim. Suadiye yönüne doğru yürüyorum. Güneş arkamda, ters yöne, Moda Burnu’nun üstüne yürüyor. Güzelim Marmara’ya sereserpe serilmiş en az iki bin yaşındaki Prens Adaları. Kim bilir hangi iktidar savaşlarıyla sürgün edilmiş prenslerin diyarı. Marmara’nın, yeşilleri giderek azalan, iki bin yaşındaki yakışıklı delikanlıları. |
|
188
|
|
|
|
Yüksekova okullarını ziyaret ederken yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istedim bir an...
Bilmem aranızdan kaç kişi bu coğrafyayı ve insanlarını tanıma fırsatı yakalamıştır? Ben uzun yıllar bunun özlemini duydum içimde. |
|
189
|
|
|
|
Toplumsal kültür; coğrafi konumdan tutun, etnik köken, tarihsel geçmişe dek uzanan geniş bir yelpazenin ürünüdür. Kültürel çeşitlilik ise dinamikleri diri tutan en önemli unsur... Geniş bir tanım içeren kültür; dini, etnik ve coğrafi özelliklerle şekillenir. Toplumların yaşadığı coğrafya üzerinde iz bırakmış uygarlıkların; mitleri, yaşam tarzları, sanat anlayışları, gelişmişlik düzeyleri ise toplumsal algıyı biçimlendirir. |
|
190
|
|
|
|
Ruhum ihanet etmedi bu sevdaya….sadakatimi korudum…
|
|
191
|
|
|
|
keşke yaşayamasaydım...
burası dünya.... |
|
192
|
|
|
|
Yüzümüze düşen gülüşlerde ısıtalım vuslatın her harfini.
Mektuplarda yakalım ayrılığın tarifini... |
|
193
|
|
|
|
Siz kara patozun ne olduğunu bilir misiniz?
İlla ki bilenleriniz vardır.
Ki eski topraklardansanız kesin bilirsiniz, ‘kara patoz’un ne olduğunu.
Biçerdöver henüz çıkmadan, memleketimin insanı bu kara patozdan kullanırdı tahıl ve nohutları ayıklamak, sap-saman elde etmek için.
|
|
194
|
|
|
|
...oyal zarf fabrika yemekhanesinde yediğim leziz yemeklerden dolayı işçiliği muhteşem meslek saydığım, verilen 2 krş harçlıkla yeni tesisler kurabileceğimi ve ordaki yemeklerin hepsini yiyeceğim günleri düşündüğüm hayal yıllarım...
...bu sabah kar yağarken lapa lapa, elimde kahvemle aklımdan geçtim, uzun uzun... hatırladım, güldüm, hüzünlendim. ama en son şunu düşündüm: hayatta en önemli şey, ne yaşanırsa yaşansın, seni koşulsuz seven insanların olması ve koşulsuz sevginin ne demek olduğunu bilme şansına erişmiş olmaktır. bize verilmiş olan bu şansları görmeliyiz yoksa yokluğunda yaşar gibi hissederiz ki, varlık içinde yokluk en büyük ve kurtulması en zor yanılsamadır bence. |
|
195
|
|
|
|
Zihnime çakılmış çivilerden biri bu.
Belki zamanla çivi düşer
ama izi mümkün değil gitmez,
iyi ki de gitmez :)
|
|
196
|
|
|
|
Bu akşam okuduğum birkaç yazı, bana geçmişteki özlediklerimi hatırlattı. Benim için değeri tartışılmaz sevdiğimin dediğine göre "özlem, kaybedilene duyulandır".
|
|
197
|
|
|
|
İstanbul bir alem şehir, güne başladığın andan itibaren, her gün yazacak ya da anlatacak bir olay mutlaka yaşanır. |
|
198
|
|
|
|
Tecrübeyle o eski garaja sabitlediğimden ötürü biliyorum ki; bu her zaman böyledir…
|
|
199
|
|
|
|
Amy Winehouse’u hemen hepimiz fazla tanımıyoruz. Ne yazık ki o da; ‘27 yaşında ölen ölümsüzler’ kervanına katıldı. Eğer onun beyaz cama yansıyan ve medya devlerinin spekülatif bir ivme kazandırıp Dünya’ya yeniden pazarladığı son görüntüleriyle değerlendirirseniz, inanın hata yapmış oluruz. |
|
200
|
|
|
|
Gözümden uyku aksa da, o sofrada bulunmanın, ailemle birlikte o heyecanı, o coşkuyu yaşamış olmanın keyfini hiçbir şeye değişmezdim.
|
|
|
|