|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Deneme > Anılar |
61
|
|
|
|
Gece herkes yatınca ilk iş gidip çöpten poşeti aldım. Kanlı elbiseyi çıkartıp katladım… Yatağıma dönüp halamın elbisesini göğsüme bastırdım. Ağlarken uyumuşum. |
|
62
|
|
|
|
Köy ilkokulunda okuduğumuz üç yılda, okumak için yeteri kadar kitap bulamıyorduk. Çoğumuzun sadece ders kitaplarımız vardı okuyacak. Birkaç tane de masal kitabımız. Okulumuzun kitaplığı yoktu. Zaten biz de okullarda kitaplık bulunması gerektiğini bilmi |
|
63
|
|
|
|
ysa önceleri her şey ne güzeldi. Sen gelip parmağını sırtıma dürtüyordun. Ben şakacıktan çok kızıyordum. Ve seni kovalamaya başlıyordum. Al sana baldan tatlı bir kovalamaca. Kaç kez boşta bulunup irkilmiştim. Kızmalar, gülmeler, her şey ama her şey oyun gibiydi. Aradan ne kadar zaman geçti? Saymadım ki. Kaç ay acaba, kaç yıl? Çok değildir, yemin ederim. |
|
64
|
|
|
|
‘Şehr-i Malatya’yı çevreleyen, sıra dağlardan oluşan ve zirvesi beyaza bürünen Beydağı’nın beyaza bürünmesi seninle ne alakası var’, diyebilirsiniz ki; ben de öyle düşünüyorum ama Beydağı ile aynı kaderi yaşıyorum sanki.
“Var ya” diyorum, “gelirse böyle geliyormuş” diyorum, ‘ansızın düşüyormuş beyazlar anlatabiliyor muyum’; saçlarımdaki gibi, Beydağı’nın yüksek tepeleri gibi...
Beyaz da bir renk, belki de renklerin en güzeli. Lakin beyaz…
Hem sahi beyaz neden bana yaşlılığı çağrıştırıyor ki?
Beydağı’na kar düşmüş/kar düşmüş yüreğime…
Beydağı’nda karalar beyaza bürünmüş; kara saçlarıma beyazlar düşmüş…
Her şeyin bir vakti, zamanı var/ zamanı geldi mi ki?
Çocukluk, gençlik ve yaşlılık…
Ülkem insanının yaş sınırı ne ki?
Kaç yaş, yaşlılık yaşıdır bu coğrafyada?
Hem ülkemin yaşlılık kategorisi kaç?!
Ama Beydağı’na kar düşmüş, Beydağı beyazlara bürünmüş ve saçlarıma beyazlar…
İçimdeki buzları eritebilecek hatta eritecek bir sevgi, bir şefkat, bir dostluk, bir kardeşlik, bir samimiyet, bir adanmışlık ruhunu bir kez daha eskisi kadar, kendimde görebilecek miyim, bilmiyorum ama bu yıl sanırım içimdeki zemheri erken başladı… |
|
65
|
|
|
|
“Akabe” nedir bilir misiniz?
Ben de bilmiyordum ama öğrettiler…
“Arapça kökenli bir erkek ismidir” demeyeceğim, açacağım bu kavramın bende çağrıştırdıklarını ve “Akabe” ye bir de bu pencereden bakacağım.
Şimdi ben, Akabe’nin bize yaptıklarının hangisine yanayım?
Manevi bir atmosfer teneffüs etsinler diye alıp götürdüğüm çocuklarıma yaşatılan hayal kırıklığına mı, yoksa “İslam Nedir Yarışması” düzenleyip İslam’dan, nasibini alamamış Akabe çalışanlarına mı?
|
|
66
|
|
|
|
aşkına mı aşıksın aşk denilen acıya mı |
|
67
|
|
|
|
Tarihi; sıradan insanlar, neferler oluşturur. Koşanlar, düşenler kalkanlar... Konuşanlar susanlar... Düşünenler düşünmeyenler... Üretenler, üretmeden tüketenler... Başkaldıranlar, boyun eğenler... Her şeye karışanlar, hiçbir şeye karışmayanlar... Yönetenler, yönetilenler... “Aslında tarihi sıradan insanlar yazar, onlar ‘parmakla sayılmayanlar/ kırmakla tükenmeyenler’ dir...” dedim. |
|
68
|
|
|
|
Hafif hafif yağmur çiseliyor. Ohh tam yürümelik bi an. Kendimi dışarı atıyorum bahçe kapısından ve anında müdahale geliyor annem ve anneannemden “kızım ıslanırsın, nereye.” Şşştttt. Beni bana bırakın bakalım, gezintiye çıkıyorum. Ziyarete gidiyorum. Çocukluğumu ziyaret edeceğim az sonra. |
|
69
|
|
|
|
Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatına.
Daha dün doğmuşuz sanki...
Yeni okula başlamışız, yeni sevmişiz
Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatına
Yarın bitecek sanki her şey
Yarın ölecek gibiyiz.
Daha doymamışız yaşamasına
Günlerimiz dün bir, bugün iki
Sakın bir şey bırakma yarına
Yarın yok ki.
ÖZDEMİR ASAF
|
|
70
|
|
|
|
Ne “oyunuzu şu partiye verin” amigoluğu, ne de “vurun bre, indirelim” ucuz kahramanlığı. Hem, yazanları kim ipliyor ki, beni de iplesinler?! Üstelik ne yağ satanla ne de bal alanla alakam var. Alakası, bir bağı olanlar özlerini cırsınlar; belki bir püskevitleri falan olur. Yoksa uzaktan uzağa bana ne?!
|
|
71
|
|
|
|
Beyoğlu’ndaki İstiklâl Caddesi İstanbul için ne ise, İstiklâlî Millî Cadde de Kars için o idi. Diyebiliriz ki kültürün, sanatın merkeziydi. Zamanın tek eğlencesi sayılabilecek sinemaların bu cadde üzerinde olması da caddenin önemini artırıyordu. |
|
72
|
|
|
|
Bayramlarda, gece fener alayını görmek için yapılan tramvay gezintisi |
|
73
|
|
|
|
Bolu'nun Seben ilçesine bağlı Çektikdere Köyü'nde doğdum.
Çocukluğumda Yayla Göçleri köyümüzün en önemli olaylarından biriydi.
Küçük yaşta yaşadığım bir Yayla Göçü'nü sizlere anlatmaya çalıştım. |
|
74
|
|
|
|
Bir ders teneffüsüydü. Mikail, eli yüzü “kıp kırmızı” kanlar içinde okul duvarı dibinde ağlayıp duruyordu. Hemen onu lavaboya götürüp kanlarını ve tozlarını yıka-dım. Fena yaralanmıştı, saatlerce sızlanıp ağladı… |
|
75
|
|
|
|
Galileo'nun kulakları büyükmüş. Bir gün onu
çekemeyenlerden biri yanına gelip: “Efendim,
kulaklarınız bir insan için biraz büyük değil mi?”
demiş.
Galileo: “Doğru, benim kulaklarım bir insan
için büyük ama seninkiler bir eşek için fazla küçük
sayılmaz mı?”
|
|
76
|
|
|
|
Boğazımız düğüm düğüm oluyor
Gönlümüze dem dem hicran doluyor |
|
77
|
|
|
|
Biz, doğmak istemedik. Biz doğduk ve geldiğimiz gezegenin nimetlerinden faydalandık. Biz, işimize geldiğinde soyumuzu inkar ettik. Biz, rüzgarın bize göre estiği istikamete yol aldık. Üzerine basıp geçtiğimiz toprağın helalimiz olduğuna inandık. Vefanın bir semt, vicdanın duygu sömürüsü olduğuna kanaat getirdik. Kelimenin, hatta mucizenin tam anlamıyla İnsan olamadık... |
|
78
|
|
|
|
Masamda eski ve ilgiç bir şiir antolojisi, 1972 basımı okuyucularımla paylaşacak değerde olduğuna inandığım için günümüze taşıdım |
|
79
|
|
|
|
Bolu'nun Kıbrıscık ilçesine bağlı 5 ayrı köye birden Alan Köyleri denilir...
Benim babam bu köylerden en büyüğü olan Alanhimmetler'de doğmuş..
Çocukluğumun Alan Köyleri'nden bir kesiti anlatmaya çalıştım. |
|
80
|
|
|
|
Geçmişine sahip çıkan her insan için anıların gözler önüne bir şekilde serilmesi... |
|
|
|