"Yazarın şöhreti, okuyucunun tembelliğiyle doğru orantılıdır." - Mark Twain (kurgusal)"

Yûşa Irmak

Edebiyatımızda Halk ve Aydın Çatışması

Tanzimat öncesi Türk toplumunda yönetici sınıfını teşkil eden aydınlar, askerî ve sivil bürokrasi ile ulema sınıfından oluşuyordu. Bir yanda da reaya adı verilen yönetilenler vardı. Bunlar da esnafı, tüccarı ve köylüsüyle geniş bir halk kitlesiydi.

Enstantane

Kalemi elinize alıyorsunuz, başlıyorsunuz düşünmeye Önünüzde duran boş kâğıdın asla merhamet etmeyen beyazlıkları, altı ay devam eden bir kutup gündüzünün sonsuz ve ucu bucağı olmayan hareketsizliği ile büyüyor, kıvranıyor ve asabileşen parmaklarınız saçlarınızı karıştırıyor, nihayet sinir tavan yapınca da yazmak için oturduğunuz masanın başından kalkıp hava almaya gidiyorsunuz

Kim Bilir?

Kaç defadır bitiremediğim romanımı yazmak için bilgisayarımın başına geçmeye çalışsam her defasında önüme aşamadığım bir sürü engel çıkıyor Hatta yukarıdaki giriş cümlesini yazarken bile telefonum çaldı ve yine mi yarım kalacak bu yazım, yine mi isteğimi gerçekleştiremeyeceğim diye hayıflanmaya başlamıştım ki, arayanın bankanın telefonu olduğunu görünce hemen meşgule

Susuz Gözler, Kurak Yüzler

Dudakların kuruluğunu anlarım; susuz kalınca dudaklar kurur ve zamanla çatlamaya başlar. Buna kim ne diyebilir veya kim bir şey söyleyebilir? Terlemeyen alınları da anlamak mümkün; böyleleri de asla yorulmaya gelmez. Çünkü cılızdır bedenleri, güçsüzdür bünyeleri. Belki alınlar kirlenir, cer akıtmaz. Bununla beraber damlaların alıp dışarı attığı lekeler kalır

Milliyetçilik Üzerine Lakırdılar

Her ülkenin içinde yaşayan insanlarının yetişme tarzına göre güzellikleri, tatları ve nevi şahsına münhasır belli çizgileri vardır.
Bu sebeple o ülkenin tüm şehirleri birbirine benzerlik gösterir.
Örneğin, Ispartanın pembe gülü, Bursanın kırmızı gülü, Amasyanın kırmızı elması, Tokatın sarı elması, İzmirin beyaz çekirdeksiz küçük üzümü,

Kimin Hayatı Roman?

Tüm film yapımcıları insanların ciğerlerini delen hayat hikayelerinin peşinde! Geçen gün tanıştığım Müslüm filminin yapımcısı Nurinisa Yıldırım hanım da aynı hikayeyi arıyor olsa gerek ki şimdi yeni filmi Bergeni çekiyor

Gurbettir Bestemin Adı

Yapayalnızsın! Dört duvar arası bir pencereli küçük bir odada. Kilitli kapılar ardındasın. Sen ve sana bakan duvarları seyredip ağlayacaksın. Uzaklardan, ta uzaktan kopup geldin. Ana, baba, sıla ve yardan ayrıldın. Artık garip bir kuşsun bu gurbet odasında. Kanadı kırılmış, mecali kalmamış yaralı bir kuş Bağrına gurbet adlı hançer

Fırtına

Her fırtına içinde bir güzellik taşır. Bu sebeple rahmetin de habercisidir fırtına Öyle görüntüsüne bakıp korkmayın zira hemen yağmur gelecektir ardından; bağrı yanmış toprak, susuz kalmış bitki, dilsiz hayvan ve düşünen insanlar bu bereketten dilediği kadar istifade edecektir. Böylece yer ile gök arasında bir bağ kurmamızı da sağlayacaktır

Doğruluk (Yarım Perdelik Komedi)

Politika kökenli yeni bir müdüre görevi tevdi edilir.
Görev değişimi yaşanmadan önce halka şeffaf olacağını söyleyen yeni müdür kameraların karşısında Mal Beyanında bulunmak ister.
Yeni müdür ile mal beyanını yazan memur arasında geçen bir diyalog
Ve perde açılır

Tasvir-i An

Onun gözleri en güzel
diyor ve o levha-i anın sath-ı bediinden gözlerini ayırarak bana bakıyordun.
O levha hakikatten pek güzeldi, bilhassa o kahverengi gözler
o kadar güzeldi ki, sanki senin gözlerindi.
Sonra ilave ediyordun;

Dil

Müteradif (Eş Mânâlı) Kelimeler

Efendim müteradif yani eş manalı kelimeler ne kadar çok bilirse insan dili de o kadar gelişir ve zenginleşir.
Müteradifler, birbirinin aynı ya da ikizi kelimeler değillerdir. Bu kelimelerin aralarında ince bir çizgi vardır ve bu ince çizgi bize farklı duygular ifade ettirirler.

Başa Dön