Seni yalnız görmemeliyim. Yanında benden daha yakışanını görmeliyim. Seni kürkler içinde, yanındakini kabarık cüzdanlı görmeliyim. En lüks arabanın içinde gülmelisin. Saçlarını camdan dışarı sarkıtıp sevgilin seni seyretmeli. Hatta tutkuyla öpüşmelisin onunla. Sana delice aşık olmalı ve seni çiçek demeti gibi yapmalı. Seni prensesler gibi yaşattığını görmeliyim. Onun yanında buz sarkıtları gibi erimelisin. Kar kristalleri gibi parlatmalı seni. Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmediğini görmeliyim. Seni yalnız görmemeliyim. Seni yıldızlar gibi yaşatanın yanında görmeliyim ki farkımı anlayasın. Rakipsiz olduğumu anlamalısın. Kime gidersen git, yüreğinin dönüşü banadır. Neden mi sen bana hastasın, ben de sana uyan tek kanım. Şimdi anla yüreğin kime muhtaç? Senin şairin benim. Sen anca başkalarının yanında aşırma şiir gibi kalırsın. Bilirsin ki, güneş yüksekte olduğu sürece rahmettir. Eğer güneş yerde olsa, bir volkan bir cehennem olur. Senin karşında ben güneşim, yanındakiler ise bir cehennemdir anla. Bir bitki gibi güneşle, yağmurla ve havayla beslenmek isterim. Yüreğim gökyüzü, midem göl, gözlerim güneş olsun. Yaşamak isterim, suyla, havayla ve güneşle. Alabildiğine neşeyle ve seninle. Lakin beni istediğin sürece. Eğer çakılıp kalmak istersen bir çivi gibi tahtaya, saygı duyarım. Zira ben, bir kalem başı gibi oynarım. Ya yazarım ya çizerim. Silmek, benim için bitirmektir. Hiçbir anımı silmem. Sadece nokta koyarım. Eğer bir başkası seni mutlu ederse ne ala. Mutsuzken beni arama. En neşeli anında varsam kafanda, buyur kapıma. Bir gözyaşından beslenecek hiçbir deniz yoktur. Ki senin yağmurlarının üzerimde tesiri bile olamaz. Benden iyisini bulacaksan buyur. Yol senin, kervan senin. Bir şehir yıkıldığında anıtlaşır. Her yıkıntı sütun başlarımı ortaya çıkarır. Sonra bir kum yığını gibi seni yel alır. Benim gibi dağ bulacaksan git, ya da karga gibi daldan dala kon. Ki yüreğini sana çaldıracak, leşini sana yedirecek çoktur. Bir tabletim yüzyıllar öncesinden kalma. Sana adanmış çivi yazılarımla, içimde bir şaheser olarak kalmak istersen, beni hipodrum gibi coştur. Bir aslan gibi çıkmam hiçbir rakibimin karşısına. Yanında olanlar gladyatör değildir; ki diyelim ki öyledir. Onların karşısında ben imparatorum. Ki ben anca bir devletle harp ederim.
Fatih İstanbul'u almıştır; Kanuni dünyayı... Neden ben seni illa alayım. Nesin? Kızıl Elma mısın ki yüreğimdeki Türk ordularını ayağa kaldırayım. Mızraklar neden kuşanılsın, neden kılıçlar çekilsin. Eğer Kanuni'ye Hürrem yetseydi, Zigetvar'da ne işi vardı; yüreği Macaristan'da kalır mıydı? Ki ben anca bir devletle harp ederim. Böyle aşklara mührümü vururum.