..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Mudi Beya




14 Mayıs 2013
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü  
Mudi Beya
Toplantı tıkanarak sonlanmıştı. Ev sahibi olarak işveren tarafından sözcü konumunda olduğu anlaşılan Hüsam Bey, “ Oturun beyler! Sabahın bu saatinde birer sade kahve daha içelim de açılalım biraz. Ondan sonra gidersiniz.” dedi. Aslında bu öneri asla kabul görmeyecek gibiydi. İşte ne olduysa o dakikada oldu! Hüsam Bey, diye anılan işveren tarafı sözcüsü, masada duran kumandayı aldı ve televizyonu açtı!... Gündeme bomba gibi düşen ‘ son dakika!’ haberi, işveren sözcüsünün suratını ekşitmesine yol açtı!... Meğer vekillerimiz, asilleri uyuyunca, kendi maaşlarına yüzde yüz zam yapmamışlar mı!... İşçi sendikası adına görüşmelere katılan sözleşme uzmanı Halim Bey, kendi arkadaşlarına yönelik, “ Arkadaşlar, biz burada işyerlerinde üretim yapan işçilere zam konuşuyor, kuruşların hesabını yapıyoruz! Bakın, neler de oluyor? Gördünüz mü?” dedikten sonra işveren temsilcisine dönerek, “ Hüsam Bey, burası sözün bittiği yerdir! ” dedi. Ve kalktılar.


:ACEI:

Beşinci Bölüm
Bunun üzerine ' koşulları zorlamayalım, pehlivanları daha fazla ezmenin bir yararı yok, gibi görüşler etkili oldu... Bu nedenle görüşme kesildi. İşveren tarafı daha önceki toplantılarda masaya getirdiği sıfır zam önerisini biraz arttırarak somut rakamlarla ifade eder olmuştu bu toplantıda…Genel başkan, “ Siz ‘sıfır’ ı, bize zam diye teklif ediyorsunuz. Şuna doğrudan doğruya, ‘ zam yok! , deseniz ya! , diyerek, görüşünü dile getirirken sinirliydi. İşveren, getirdiği yeni öneriyi işyerlerinde duyurarak üyeleri bölmenin hesabını yapıyor; sendikanın gücünü zayıflatmayı amaçlıyordu... İşçi sendikası ise bu görüşmeye gelmeden önce ilke kararı almıştı. Şöyle: Görüşmelerde yol alınamaması halinde üyesi bulunan işyerlerinde yapılacak üye toplantılarıyla işçilerin gereğinde ‘ üretimden gelen gücün, kullanımı konusunda kararlılık ortaya konacaktı... Hem işveren tarafının, hem de işçi sendikasının kendi içlerinde oluşturdukları taktikler inceden inceye uygulamaya konularak Toplu İş Sözleşmesi'nin bu aşamasında psikolojik savaş oyunları denenecekti... Bir bakıma her sözleşmenin sonlanmaya doğru böyle bir aşamadan geçmesi doğaldır. Bu ve buna benzer aşamalardan geçilerek sonuca gitmeye çalışılır... Sonuç, ama grev olur, ama uzlaşma!... Uzun erimde sonuç illa ki, uzlaşmadır... Bu kaçınılmaz sonucu hiç bir uçağın havada kalmadığına benzetenler var. Doğrudur, uçak havada kalmaz ya, aslolan salimen inebilmektir...
Toplantı tıkanarak sonlanmıştı. Ev sahibi olarak işveren tarafından sözcü konumunda olduğu anlaşılan Hüsam Bey, “ Oturun beyler! Sabahın bu saatinde birer sade kahve daha içelim de açılalım biraz. Ondan sonra gidersiniz.” dedi. Aslında bu öneri asla kabul görmeyecek gibiydi. İşte ne olduysa o dakikada oldu! Hüsam Bey, diye anılan işveren tarafı sözcüsü, masada duran kumandayı aldı ve televizyonu açtı!... Gündeme bomba gibi düşen ‘ son dakika!’ haberi, işveren sözcüsünün suratını ekşitmesine yol açtı!... Meğer vekillerimiz, asilleri uyuyunca, kendi maaşlarına yüzde yüz zam yapmamışlar mı!... İşçi sendikası adına görüşmelere katılan sözleşme uzmanı Halim Bey, kendi arkadaşlarına yönelik, “ Arkadaşlar, biz burada işyerlerinde üretim yapan işçilere zam konuşuyor, kuruşların hesabını yapıyoruz! Bakın, neler de oluyor? Gördünüz mü?” dedikten sonra işveren temsilcisine dönerek, “ Hüsam Bey, burası sözün bittiği yerdir! ” dedi. Ve kalktılar.
İşçi sendikası adına görüşmelere katılan heyet, kendilerini asansöre kadar getirip uğurlayan o ortalıkta dönüşen iki orta kadem yöneticisine teşekkür edip aşağı indiler. Arkadaşlarından ikisi önce inmişti. Zemin katta buluştular… Davranışlarından görevlendirildiği anlaşılan bir kişi de aşağıda beklemekteydi . Merkezi sistemle ısıtılan büyük binanın içinde ılıman bir hava vardı… Ya dışarısı? Aşağı yukarı dışarısının durumunu bildiklerinden sıkı giyinmişlerdi. Palto, kaşkol, kasket, ne varsa takıp takıştırıp öyle çıkmaya hazırlandılar. Görevlilere teşekkür ederek el sıkışıp çıktılar.. Döner merdivenden çıkan kuru ayazın etkisini az çok hissediyordu... Daha bu ne ki, asıl otomatik çıkış kapısının açılmasıyla dışarıdaki havayla yüz yüze gelince kesin fikir sahibi oldular.
O güne kadar, bir şubat gecesini böylesine berbat geçirdikten sonra, bu saatte kendilerini sokağa atmamışlardı!... Zaten bir araçla gelmişlerdi, bindiler. Genel Başkan, direksiyondaki Genel Mali Sekreter' e ' Ahmet Başkan ' İstiklal caddesine sür, dedi…
Çorbacıdan içeri girdiklerinde İçeride birbirinden ayırt edilmesi olanaksız bir koku yoğunluğu egemendi. Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra yoğun koku içinden parfüm ve sarmısak belirginleşmeye başladı.

sürecek
mudibeya@hotmail.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Addesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Akşamdan Yazılan Mektup Sabahleyin Yazanı Tarafından Okunur Mu
İşte Geldi 8 Mart Bakın Neler Olacak
Ereğli Çamlıyayla 2015 Toroslar Geçişi
Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi
Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi
Fanfinfon Çorbası
Abdülrezzak Holding 2
Öylesine Bir 8 Mart Yazısı
Kalleş Avrupalı!
Abdülrezzak Holding 1

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sıradışı Bir 8 Mart Kutlaması [Deneme]
Rabbiş Teyzemin Fanfinfon Macerası [Deneme]
Zevat Zerzevat Fiyat Vesaire… [Deneme]
Tezek İthalatı! [Deneme]
Muhteşem Bir Operasyon! [Deneme]
Günlük: [Deneme]
Milli Piyango Milyonerleri [Eleştiri]
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü [Eleştiri]
Gaz Bombası ve Basınçlı Su İle Saldırılması Olası Eylemlere Katılacak Olanların Dikkâtine! [Eleştiri]
Anlaşıldı Vehpi' Nin Kerrakesi veya Eşekten Düşen Karpuz [Eleştiri]


Mudi Beya kimdir?

Bilgisayar edinip İnternet ile yakından ilgilendiğim zamana kadar ülkemde okurdan çok yazarın varlığını düşünür ve bundan büyük kaygı duyardım. . . Uçsuz bucaksız olanakları bulunduğumuz odaya, ayağımıza getiren İnternetle tanııştıktan sonra, ülkemde okurdan çok yazarın olduğunu düşünmüyor, çok net biliyorum böyle olduğunu. Bunu bilmem, yukarıda sözünü ettiğim kaygılarımın katlanmasına neden oluyor. İçinde debelenmekte olduğumuz sorunların temelinde, okumayan bir toplum oluşumuzun katkısı sanıldığından daha daha çok diye düşünüyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Jack London, Ernest Hemingway, Gogol, Zola, Aziz Nesin, Nazım Hikmet ve daha başkaları...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mudi Beya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.