..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ölümden sonra yeni birşeylerin olduğu konusunda umutluyum. -Platon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




23 Haziran 2013
Yaşanılaşma 1  
Bayram Kaya
Yaşanılaşma da, inanç mı, bilgi mi önceydi? Kuşkusuz ki arkaik bilgi, kategorize olmayan bilgiydi. Kişi sosyal yapılarla birlikte iki bilginin içinde doğuyordu. İki bilgide insandan öncedir. Birinci bilginin kaynağı insandan önce oluşla arkaik olan, bio genetik devralınan, duygular kaynaklıydı. Duygular da, asıl olan şey; bencilliğimizi tarif etmesiydi. Bilginin iikinci kaynağı bencilliğimize sosyal ilişkilerlen dışta tevhidçi (birleştiricisi) oluyordu. Başka benlerle bizim bencilliğimizi yine bencillik adına, birlik özellikli kılan şey; sosyal yapı kaynaklı duygudaşlıklardan, totemi aktarımlı olan ve giderek inancı düzenlemeye dönüşen atalar deneyimli sosyo nesnel özneli, sosyal genetik aktarımlı bilgidirler. İkinci tür bilgi inanç ve imani tutum gibi olsa da, erken dönem içinde bugünkü gibi bir inanç olmayıp; güvenilir pekin bir yol haritası olmanın, inancıydı. İçinde ne tanrı fikri vardı ne tanrı söylemi vardır. Ne de söylemlerin doğa dışı bir kaynaktan geliyor olma, anlaması vardır.


:AFIB:
Totem düşünce sıfır bir başlangıç referans kararlılık noktasıdır. Bu nokta, osilasyon kaynağı oluşla salınım yapan; taşıyıcı dalga genlik özellikli oluşla da davranır. İnsan sosyal yapıları, yaşantılımları içine kattıkları görsel, izlek sel anlama, öğrenme ve yorumlamalardan oluşan nesnel gerçekliklerle hakikiliğini (zihinsel öznel gerçekliğini), bu totem noktası ile eşleyerek öğrendiler.

İlk başlardaki, insan gelişmesi, kendi emekleme dönemi içinde dış nesnel gerçekliklerin insan bilincine olan basıncından ötürü insanın bir uyarılması ve dışarıya bir tepki verme öğrenilmesi gerçekleşmiş ise de, bu öğrenmeler içinde tam bir neden sel seçicilik pek pek egemen değildi.

Sadece karşılaşmalarına göre bilinen, yönelimden eğilimler söz konusuydu. Yeniden ve plastik edimli simülasyonu yapılışla üretilen ritüeli eğilimler çokça sosyal birlikti alanla ortaya kondu.

Bu nedenle insanlar sosyal yapılar içinde oldukları o düzlemlerle, hayatına girmiş yinelenebilir tutum ve davranışları totem noktası ile öğrendiler. Çünkü şimdiki totem nokta öğretileri, hal içindeki insanın kendilerinden önceki kesikli sürekli ata sal sosyal yapılarının bir hüneridirler.

Sosyal yapıların kendi üyelerine, üyelerin her bir kendi deneyimlerinden önce oluşturmakla saklayıp, yansıttıkları; “sosyal yapılı deney öncesi bilgidirler”. Atalarının deneysel yollarla çıkarımlar yapıp, torunlarına (kendilerine) aktardıkları, torunlara ökülte (gizli) gelen bilgilerdi. Hiç kuşkusuz ki bu özeğe, haldeki torunlarında deney, gözlem ve izlekleri de aktarılıyordu.

Haldeki insan kendisinden önceki bu sosyo ökülte bilgilere ancak hayranlık duyuyordular. Kutsal sosyo totem alanı, meşru yaptırımlarının mutlaklığı kıldılar. İlahi dinler de bu mutlağın üzerine oturuşla, uzun süre daha bu kabil kutsal olurdu (dokunulmaz) demlenişi sürdürdüler.

İnsan sosyal yaşamlarının oluşması içinde başlarda inanç değil, bilgi vardı. Bilgi, insan egosu dediğimiz, insan bencilliğinden olan eğilimlerinden kaynaklı hayati yönelimlerle; dış dünyanın kendisine doğru olan uyaranlarından kaynaklı seçme ayıklama skalalı enformasyon kaydıydı.

Dış ve iç uyarılardan kaynaklı, korunan bencilliğe uygun etkiler girişmesi, insanı kendisine doğru çekişle insanların, seçme ayıklama yapan kendi eksenleşmeleri vardı. Bu girişme insan ekseni merkezini dışarıya doğru eğimleyim yöneltirken insanda; çevresini tanıma, çevresinde olup biteni fark edip, pozisyon alma gibi merakı olan öğrenme amaçlı, faaliyetleri de başlattı.

Sistematik ve pek pek ritüelime olmayan tekil insan sanı kanı izlenimleri haricindeki, inanç eğilimi; bu tutumlardan sonra, ancak sosyal yapılar içinde vardır. Sosyal yapılar içindeki totem öğretmesi olan bilgi ve edimler; sosyal deneyimler olmakla kişi deneyiminden çok büyüktü.

Ve yine totem öğretileri olan bilgiler kişilerine, kişi deneyimlerinden önce kişisine bilişme oluşla yararcı (bilişti) oluyordu. Bu nedenle bu bilişti edim kişiye dokunulmaz oluşla inancı geliyordu. İlerideki dini yapı içindeki kişinin imanı da olacak olan bu biliştiler; tekil kişi sanı kanı envanterleri üzerine eşlenip kodlanıyordular.

Bundandır ki ilk sosyal yaşamların oluşma çekim merkezinde, insanların kendi egoizmlerinin tevhidi vardır. Dünya önce tekil, sonra da bu tevhitti bencilliğin etrafında oluşla; bu bencilliğe göre döner. Göz bu bencilliğin görmesi için. Güneş bu bencilliği ısıtmak ve bencilliğin yolunu aydınlatmak içindi. Yine sel, ateş, yıldırım vs. bu bencilliğe bir tehditti. Tüm algılar bencillik eksenindeki tanıma bilme uyarılmasıyla giderek sosyal yapı içinin inancı düzeni oluyordu.

Dikkat edilirse bu seçicilik ve kişi ben içinci anlama ve yorumlamaları; insan bencilliğine göre uygun veya irite oluşla yaklaşılan; ya da bencilliğe tehdit oluşla kaçınılan bir duygusallıklardır. Bu nedenle sosyal birlikler daha çok duygudaşlıkların çekim eksenli düzenlemesidirler. Eylemlerin ve öğrenmenin kaynağı bencilliklerimizdir. Bu nedenle duygularımız çok büyüktür.

Günümüze doğru geldikçe ancak dünyanın etrafımızda dönmediğini (ego santrik olmadığını) anlamaya başladık. Evrenin, bizim duygu ve bilincimizden bağımsız bir var oluşu vardı. Bizim egomuz da dıştaki olup bitenlere göreydi. Egomuz, evrendeki görece oluşlar içinde bulunup; kimi kısmi olup bitenleri içine alıp, çevredeki olup bitenler dışında bir şeyi istemiyordu.

Egosantrik düşünme ne kadar yanlış olursa olsundu. Bu, bir şeyi başlangıç referans noktası yapışla; iç dış olayları süreçleştirmekti. Nasıl olsa yol kendi kriterlerini ve kendi yürünmesinin nasıl olması gerektiğini ortaya koyacaktı. Ego santrik anlama bunca yanlışlarına rağmen, yine bunca doğrularını da bugünkü yaşantılamalarımıza temel etmişti.

Sürecek



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.