Dengeli bir rejimde yemeğin yeri çok önemli. -Fran Lebowitz |
|
||||||||||
|
Müslümanların, Osmanlının yıkılmasından sonra siyasi platformda zayıflaması ve var olma mücadelesini siyasi alan kaydırmaları; geleneksel anlayışın, gelişen ve değişsen toplumsal olguları okuyamaması nedeniyle sinemanın önemini kavrayamadılar. Sadece bireysel ya da cemaat olarak değil, Ortadoğu ülkeleri olarak da sinemanın önemini ve gücünü fark edemediler. Müslümanların, boş bıraktığı alanı başkaları çok büyük hırslarla doldurdular ve köşeye öyle bir oturdular ki Müslümanlar kendine yer bulmakta zorlanıyorlar. Bu alanda diğerleri öylesine güçlendiler ki Müslümanlar bu alana girmeye korkar oldular… Peki, günümüzde durum nedir? Müslümanlar hala dile getirilmese de hala siyasi alanda varlığını ispatlama derdin de olduklarından kültürel ve sosyal olayları ele alma konusunda hala gerekeni göremiyor ve önemsemiyorlar. Hala sinemanın içine yolculuk yapma konusunda isteksiz ve mesafeliler. Bunun altında birazda Müslümanların seküler olma korkusu, sinema ortamlarında kişiliklerini ve ahlaklarını koruyamama endişeleri var. Evet, Müslümanlar, filmlerden ve ortamlardan etkilenmekten korktuklarında sadece izlemekle yetinmeyi tercih ediyorlar. Ve insanlarını sinema ortamlarından uzak tutuyorlar… Bu endişe, daha büyük endişelerin önüne geçtiğini bile göremiyorlar. Çünkü sinema, Müslümanları değişime uğratıyor, etkiliyor. Buna rağmen sinemanın gücünü kullanma konusunda cesaretleri yok. Çünkü sinemaya dair projeleri yok. Eleştirmenleri yok. Senaristleri yok. Yönetmenleri yok. Sinema tarihçileri yok. Sinema oyuncuları yok. Sinema yazarları yok. Yok yok yok. Cemaat önderlerin ve önde gelenlerin; Müslüman aydınların, yazarların ve düşünürlerin hala eski kuşak olması, hala eski düşüncelerle olayları ele almaları; günümüz sosyal ve kültürel gelişmelere yabancı kalmaları, sadece siyasi alana yoğunlaşmaları; yeni kuşağı anlamak istememeleri ve gençlerin bu konularda önlerini tıkamaları, bu alanlarda okumalar yapılmaması; eski ve öncü kuşağın okumaması ama kendini yeterli görme egoları gibi nedenlerle sinema gibi konulara eğilim olmamakta. Hala eski konular konuşulup, tartışılmakta ve eski yöntem, anlayışlarla topluma yön vermeye çalışılmakta. Durum böyle olunca ilerleme kayıt edilmemekte ve kuşak çatışması yaşanmaktadır. Peki, ne yapmalı? Bu sorunun cevabı kolay ama eyleme geçilmesi zor bir cevabı vardır. Müslümanlar yavaş yavaş sinemayla ilgilenseler de daha önce dediğim gibi sadece izlemeyle sınırlı kalan bir ilgidir. Ötesine yönelik bir eylem ufukta görünmüyor. Öncelikle Müslümanların, sinemayı bir hobi olarak görmeyi bırakmaları lazımdır. Olayı amatörü değil, profesyonel tarafında yer almaya başlamalıdırlar. Sinema bir hobi değil. Her iş gibi bir uzmanlık alanıdır. Müslümanların uzman sinema adamları olmalıdır. Hobi olarak görülmesi bırakılan sinemanın, ciddiyeti daha çok sorgulanacaktır. Ve projeler üretilecektir. Sinemanın kendisinden ve ortamından korkulmamalıdır. Korku, uzak kalındıkça kâbusa dönüşür. Sinema, Müslüman’ın kabusu olmadan, korkunun önüne geçilmelidir. Müslümanların, izleyici koltuğundan kalkıp, yönetmen koltuğuna oturmaya başlamalılar. Gençlerin bu alanlarda önleri açılmalı ve teşvik edilmeliler. Sinema alanından ya da sanattan soğutulmamalı ve bu alanlarda önleri tıkanmamalıdır. Sinema dün olduğu gibi bugün de yarınlar da kültürel ve sosyal alanında en önemli ve en büyük silahtır. Bugün bu silah Amerika’nın elinde olduğu için Amerikalaşıyoruz. Bu tehlikeyi görmek lazım. Osman Tatlı osmantatli@gmail.com www.osmantatli.com.tr
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman tatlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |